Van Gölü İncileri

YENİ TİRYAKİYE SON SÖZLER REÇETESİ

BAHTİYAR BURAK

-Susuzdu ya bu yaz / gönlüme ince bulut asaydın

Ben de ölen biri

Penceresinde kaldı iki kitabım

Kime açıldığı bilinmeyen

Zulada uzayan konuşmalar

“tırnağımla kazıdığım” dehlizime

Öyle edebi çakıdan sözler işte

Hamiş biri sakallı Celal'a aittir

Terk etmiş gölgesinin sesi ki

O bile yetiyor yeni başlamalara

Yelkovan aralandı bir ara

Hayat belirtisi şu tıkırtı ben de

Bende azat edili anılar bohçası

Gözlerim o yüzden naftalin kokuşlu

“akrep güneşi sevmez” ama

Âmâ gözler kamaşır

Eskir

Bir sözü nereye koysan

Dudaktan bırakılan kulakta pastır

Tiryakilikti bizimki

Ucu köz külü yere ulaşmayan

Bir mektubu dumanla yazmak gibi.

GİT

FAHRİ HARİS DOĞAN

Neredesin

Mesken tuttum bu yolları

Kaç kere geçeceğimi sorma

İzle nasıl öldüğümü

Bakmazsın bile yüzüme

Yavaş yavaş giderken sonlara doğru

Gördüğün yaşayan bir cesedim

Kokum senin kokun

Çıkartamadım üstümden

Çitilemedim yıkarken kıyafetlerimi

Hep aynı şeyleri giyerken

Neden değiştirirdim her şeyi

Durma şimdi artık

İlk defa git diyorum ya sana

Git işte, o günkü gibi git

Bakmadan arkana

Beni öldüre öldüre git

Gözüm görmesin seni

Nefretimden değil

Sakın yanlış anlama

Sevdiğimden seni halen

Daha aşık olmayım diye

İstemezsin, neyi istediğini bilmeden

Sadece gidersin

Bir tek gitmeyi bilirsin

İlk defa git diyorum sana

Ama bu gidiş son olsun gidişimde

Fakat bu dünyadan.

GELSİN

MUHAMMED GÜRCAN

Bu çorak devrana kimse gelmesin

Gönlünde baharı var eden gelsin

Kazancı kayıptan ayrı bilmesin

İşinde zararı kâr eden gelsin

Bir dirhem altını gözü almayan

Vadiler dolusu kalbi solmayan

Dikenli yollardan asla yılmayan

Belayı kendine yâr eden gelsin

Yeryüzü önünde nimetten tepsi

Değişmez davayı, verilse hepsi

Kıyamet kopsa da görmeyen nefsi

İblis'e dünyayı dar eden gelsin

Anadan, atadan, türlü hatırdan

Vebali bırakmış bütün yatırdan

Sayfalar dolusu yüklü katırdan

İçi boş satırdan ar eden gelsin.

EYLÜL

ZEKİYE ZÜMRA AK

(NAZENİN)

Hazan güz mevsimi koyulmuş adı

Gönüllerin nazlı kızıdır Eylül

Altın sarısında saklıdır tadı

Yürekte mühürlü sızıdır Eylül

Kimine huzurdur kimine hazdır

Kimine yokuştur kimine düzdür

Özlemin yürekte yanışı közdür

Türkülerin yanık sazıdır Eylül

Doğanın yükünü sarmış sırtına

Ardından kopacak karlı fırtına

Kalemler düşecek kağıt ardına

Şairin duygulu sözüdür Eylül

Bağın rengi olur yeşilden sarı

Sararır tarlada buğday ve darı

Ayrılır sıcaktan kucaklar karı

Kainatın yaşlı gözüdür Eylül

Meyveler saklanır sarı samana

Bırakılır dertler tüllü zamana

Dağlar teslim iken sise dumana

Kırlarda otlayan kuzudur Eylül

Kapıyı aralar kış yavaş yavaş

Turşu kuru pekmez sac ekmek lavaş

Tarhana konserve hazır olur aş

Ocakta mangalın közüdür Eylül.

YAKAZA

EMİNE GÜLDEN GÜZEL

Kalbime atılan bir olta mıydın

Yönelince kaybolan

Bir ışık çakması

Tam vazgeçecekken beliren

Bir yediveren

Bir gonca uykusu

Kaçtıkça kovalayan

Kovaladıkça kaçan

Bir kelebek türküsü

Mısralarım yarım

Sevincim kursağımda

Tebessümüm dudağımın kenarında

Ben artı sen ne ediyor

Bilmiyorum ama

Elde var hüzün

Ne söylesem eksik

Bu ayrılık çok fazla

Beni bilinmezlere bölme

Tanımla ve tamamla

Gülden

Bir yakaza sayıklayışı ...

ANA

ÖMER EKİNCİ MİCİNGİRT

Hak rızası kalbimdeki tek tasa

Biri gelip günahıma ağlasa

Cennet bize bilmem helâl olur mu

Anaların duaları olmasa

Son güzü karakış ilaçların nem

Ne kadar gözyaşı defnetti annem

Bakışları titrek yaşı silerken

Acımasızların canı cehennem

Şefkat pınarım o dinmez türküm o

İmgesi şiirin şuur hırkam o

Ölümsüz sevdadır bütün anneler

O hem cennet tadı ziynet farkım o

Medine kokusu annemin eli

Efkârla öperim o cennet gülü

Öperim her daim geçer efkârım

Ruhum cennet olur Firdevs örgülü.

HAYALLERE DAİR

RAMAZAN ALKAN

Hayallerimi darağacına astım gün doğmadan

İn cin uykudayken kimseler uyanmadan

Daha neler neler yapacaktım oysa bu Dünya'da

Gerçekte mi bilemedim, belki de rüyada

Çiçekler ekecektim bahçeme, taze rengarenk çiçekler

Her halükârda ekerdim bilsem de kirlenecekler

Kuş sesleri cıvıldayacaktı penceremde

Sessizce, usul usul akan deremde

Dere kenarı su sesiyle uyanacaktım her sabah

İşlemezdim ne bir sevap ne de bir günah

Huzur dolacaktı içim her an

Sıcak akacaktı damarlarımda kan

Ferah ve derin nefesler çekecektim içime ter temiz

Kalmazdı ne düşüncede ne de gönülde kirli iz

Pencereyi açtığımda güneş dolacaktı odama ışıl ışıl

Kedimiz ayak dibinde uyur olurdu mışıl mışıl

Huzur içinde uyuyacaktım oysa gözlerimi kapar kapamaz

O gözler ki hep güler hiç ağlamaz

İnce, narin elleriyle bir kalem kaş yar alacaktım evime

Hatta aklıma, fikrime ve tabii ki kalbime

Her sarıldığımda kokusunu içime çekecektim

O kokuyla küllerimden yeniden dirilecektim

Tıpkı pencere kenarındaki çiçekler gibi

Her kış ölüp de baharda dirilecekler gibi

Minik bir yavrumuz olacaktı

Bizi gecede ağlayarak uyandıracaktı

Oyunlar oynayacaktık eşikte

Yerlerde, kumlarda ve beşikte

Olmadı işte sadece hayalde kaldı

İnatlar, öfkeler onları ellerimden aldı

Hayaller, bu tan vaktinde göçtüler

Çok yoktu zaten, büyük değildi küçüktüler

Çünkü kendi ellerimle astım hayallerimi

Düşüncemi, kalbimi, sessiz dillerimi

Hem de bu sabah gün doğmadan

Kimseler duymadan, kuşlar dahi uyanmadan

Sessizce darağacına götürdüm

Hayallerin gözlerine baksam ölürdüm

Geceyi ve gölgeyi kolladım

İpi boynuna doladım

İskemleyi tekmeler tekmelemez uçtu hayallerim

Sözlerim, düşüncelerim ve kelimelerim

Nefessiz ve halsiz kaldı

Kıpraştı kıpradı mecalsiz kaldı

Gözleri açık gitti oysa hayallerimin

Feri söndü kalbimin ve gözlerimin

Şimdi asılma sırası kimde acaba...

Bende mi benlikte mi? Bir sor ahbaba.

SENİ SEVMEK

AYŞE GÜL AYAZ

Seni sevmek

Bir direnişti, bir haykırış

Çığlıktı, yana yakıla bağırılan

Bozkurt'ta çiçekti

Kar altında taze gelincik

Seni sevmek

Özgürlüktü demir parmaklıkta

Özlemdi ananın evladına

Züleyha'nın Yusuf'a

Yakup'un gözyaşıydı

Seni sevmek

Ateşten gömlek, boğazda hıçkırık

Darağacına getirilen mahkumdu

Seni sevmek

Fırtınalara gebe, sessiz bir deniz

Fenerini kaybetmiş kaptandı

Ey, kendine geç kalmış kadın

Seni sevmek

Derin bir meseleydi.

EY SEVGİLİ

GAMZE NUR ÜNAL

Tüm bu zafiyet birdir

Zaaflarım arasında cansın

Tüm sevinçlerim senindir

Bırak dertlerim bana kalsın

Naçiz vücudum da şah sende dursun

Dudağın bana kâfi

Dünyadaki tüm gülüşler senin olsun

Gözyaşlarının hepsi bana tâbi

Bırak başkaları hayal kursun

Zaten bizimkisi gel git

Bütün ömrüm senin olsun

Dileğimdir, tek saniyen bana ait olsun.

Bakmadan Geçme