Van Gölü İncileri

GECEYİ SEVMEDİM Kİ

HALİS CAN KARA

Belirsiz rüya gibi, bende duygular hisler

Yalnızlığıma çöken, geceyi sevmedim ki

Hasretin denizinde, başımda dönen sisler

Kör karanlığa çeken, geceyi sevmedim ki

Sürüklüyor dalgalar, yoktur ucu bucağı

Çekiyor girdabına, dönen hasret kucağı

Kör düğüm oldu yollar, yakıyor çöl sıcağı

Göğsümde kâbus olan, geceyi sevmedim ki

Masumiyet tül gibi, örter insan yüzünü

Feraset hassas tartı, hemen ölçer sözünü

Gece gündüz demeden, hep aradım izini

Gözüme perde olan, geceyi sevmedim ki

Gönül ister seninle, gökyüzüne bakmayı

Şimşek olup yeryüzü, tabuları yıkmayı

Karanlık zindan yerden, çekip alıp çıkmayı

İçinde şer saklayan, geceyi sevmedim ki

Hasret yürekte mumdur, her gece biraz erir

Yapıştıkça bedene, dinmeyen acı verir

Kör karanlık gecede, görmeyen gözler görür

Azrail gibi gelen, geceyi sevmedim ki

Akşamlar ecel vakti, geceyse donar buzlar

Yüreğimi dövüyor , içimdeki yalnızlar

Gece yanığı gibi, tüm bedenimde sızlar

Zebani gibi gelen, geceyi sevmedim ki

Sevgin lâl etti dilimi, yenik düştüm arıma

Müteessir olma sen, bakma ahu zarıma

Bir gün fırsat bulursan, gelirsin mezarıma

Karanlığa bırakma, geceyi sevmedim ki.

DÖNDÜM

MEHMET AKÇAY

Ne gidecek ne kalacak yerim var

Dört yanı kapalı zidana döndüm

Bunca yıl boşuna eylemişim kâr

Yükünü boşaltmış kervana döndüm

Öksürük gelende rengim sararır

Yüzün çirkinleşir gözüm kararır

Yine beden gayret eder direnir

Cencere dolamış harmana döndüm

Ağrıdan sızıdan nahoş bedenim

Daha bilen olmaz nedir nedenim

Ne gelenim olur ne de gidenim

Sürüyü yitirmiş çobana döndüm

Eşim dostum nedir halimi bilmez

Akan göz yaşımı yaranım silmez

Gönül arzu eder gayretim gelmez

Miladi tükenmiş dermana döndüm

Geceli gündüzlü ediyorum ah

Gündüz güneş küstü gece ise mah

Feryadım figanım akşamla sabah

Dertli dertli öten kemana döndüm

Bir türlü bitmiyor gönlümün yası

Önümde bekliyor çorbanın tası

Doktorun ilacın yoktur faydası

Arı uğramayan kovana döndüm

ÇAĞLARİ'yim sazı astım duvara

Zaten ezelden bu bahtım kara

Yolun sonu varır gider mezara

Deşilmez sızılı çıbana döndüm.

ÂB-I HAYAT

OSMAN ERDAL

Safi aşktır buna neden

Dâr-ı dünya dar gönüle

Aşkı her dem tezyin eden

Bir müzeyyin var gönüle

Her gönüle

Fani hazla sezilemez

Muammadır çözülemez

Ona hudud çizilemez

Hiç olur mu ar gönüle,

Dâr gönüle

Notaların esidir aşk

Bestelerin sesidir aşk

Asumanın süsüdür aşk

İsmi cismi kâr gönüle

Yâr gönüle

Şairlere mülhem odur

Geçer akçe dirhem odur

Yaralara merhem odur

Aşk emini sar gönüle

Sür gönüle

Engelleri yıka yıka

Bir gün çıkar ses ayyuka

Tövbe suyu ile yıka

Yakışır mı şer gönüle

Kir gönüle

Âşık Benli yol ver cana

Gıdasını bol ver cana

Âb-ı hayat gel ver cana

Güllerini der gönüle

Gir gönüle.

SEN

İBRAHİM HALİL AKBOYUN

Bazen bir güvercin gelir konardı pencereme

sana götürmesi için şarkılar söylerdim…

sonra sırma saçların,

kahverengi gözlerin gelirdi aklıma

Ve ben o zaman unuturdum kendimi

unuturdum yaşadığımı

yalnız sen olurdu hayat, yalnız sen olurdu zaman

ah… bitmese derdim bu yolculuk hiçbir zaman…

Hayalin gecelerime inat güneşler çıkarırdı

ve su olurdun, toprak olurdun

kan kırmızı çiçeklerime…

bir tek ben olmazdın her şeyden başka

bir tek ben…

Yani hayatın en acımasız işkencesi,

yani perişanlık, yani avarelik…

yani sensizlik olurdun gülüm…

artık anlamıyor musun seni seviyorum…

seni seviyorum gülüm…

AZELYA

İSMET BOZKURT (DİLSİZ KALEM)

Öyle gözün süzüp de durma benim karşımda

Gülüşlerin başımı döndürüyor, Azelya

Sanki sesin duyulur yedi göğün arşında

Derman olup sızımı dindiriyor, Azelya

Unutamam seninle fasıl geçen sazları

İşve ile edalı, nefes kesen nazları

Işık saçan gözlerin gökteki yıldızları

Karanlığa inada söndürüyor, Azelya

Aşk'a giden bu yolda benim en son durağım

Isıtsın benliğini odda yanan çerağım

Kuş gibi çırpınıyor kafesteki yüreğim

Tel tel olmuş zülüfler öldürüyor, Azelya

Bırak geçmişi yerme dursun dikenli sözün

Canın asla yanmasın sarmasın kara hüzün

Bir damla yaş dökmesin siliver maral gözün

Damla damla eriyip solduruyor, Azelya

Rüzgârlar kokun verir gecenin tam üçünde

Kelebek rengi almış papatyalar saçında

Muhabbetin dem vurur pembe hayal içinde

Bu hoş seda gönlümü dolduruyor, Azelya

Kanatlanır bu sevda verir yele derdini

Hangi civan yıldırır aşk yolunun merdini

Ahir-i ömür bildin "Dilsiz Kalem" Yurdunu

Son deminde kaderim güldürüyor, Azelya.

DÖRT MEVSİM

MEVLÜT EŞGÜNOĞLU

Bir yıl on iki ay dörde bölünmüş

Her mevsimin farklı güzelliği var

Tekrar eder durur bitmez bu dönüş

Her mevsimin farklı güzelliği var

Nereden başlasam bilmem ki söze

Duygularım olmuş kaynayan göze

Gölgeler düşüyor üzerimize

Her mevsimin farklı güzelliği var

Toprak, ana olur bahar ayları

Çekilir dağlara ak kışın karı

Uyanır karınca kelebek arı

Her mevsimin farklı güzelliği var

Martta Nevruz'um var gece gün eşit

Nisanda çiçekler var çeşit çeşit

Altı mayıs Hıdırellez'dir işit

Her mevsimin farklı güzelliği var

Yaz gelince dağa ova bayıra

Gönül gitmek ister dostlarla kıra

Dallarda meyveler bal sıra sıra

Her mevsimin farklı güzelliği var

Bir hararet gelir güneşe aya

Girilir denizde ırmakta suya

Davete gidilir düğüne toya

Her mevsimin farklı güzelliği var

Son baharda toprak verir bereket

Tarladan toplanır çok çeşit nimet

Yeter ki önceden edesin hizmet

Her mevsimin farklı güzelliği var

Anılar girmekte uykuda düşe,

Her yerde eğlence keyfler dört köşe.

Bitmiştir tatiller dönülür işe

Her mevsimin farklı güzelliği var

Sararıp dökülür ağaçtan yaprak

Yorulmuştur artık dinlenir toprak

Karda kışta canlar edilir merak

Her mevsimin farklı güzelliği var

Dışarıda kar var ne yapar hayvan

Onlarda taşıyor bizim gibi can

Vicdan der yiyecek vermeli insan

Her mevsimin farklı güzelliği var

Bebeklik, çocukluk bahar insana

Yaz ayları gençlik kaynayan kana

Sonbahar yaşlanmak yer yok gümana

Her mevsimin farklı güzelliği var

Emaneti teslim etme vakti kış

Göçene dua var, edilmez alkış

İnançtan inanca değişir bakış

Her mevsimin farklı güzelliği var .

BİZİM DEĞİL

SABRİ CEYHAN

Yıllara baktım benim değil

Yollara düştüm varan belli değil

Hayata baktım can benim değil

Göğe baktım gök benim değil

Güne baktım gün benim değil

Toprağa baktım sin benim değil

Dosta baktım dost, dost değil

Söze baktım yerinde değil,

Kadere baktım gülen belli değil

Tartıya baktım kefe kefe değil

Maziye baktım kaybolan ben değil

Arşa baktım varılacak gibi değil

Göze baktım söz yalan değil

Yüze baktım yüz bir değil

Hesaba baktım ödenecek gibi değil

Kaleme baktım yazan o değil,

Şiire baktım kelimeler tam değil,

Şaire baktım naatsız bir şey değil

Kitaba baktım okuyan doğru değil

Zamana baktım harcadığımız hak değil

Sıraya baktım ecel sıralı değil...

SANA BENZER

ŞERİFE YEŞİL

Sana benzer kışın karın yağmasını

şevkle bekleyen çocuğun masumluğu

bir yaz akşamı dışarıda

neşeyle dolaşan gençler sana benzer

Sana benzer dağın tepesinde açan

en nadide çiçek

sana benzer aşıkların buluştuğu

kuytu sokaklar

Bir kar tanesinin eşsizliği sana benzer

sana benzer denizdeki mavilik,

gökteki kara bulutlar…

sana benzer yağmurda zıplayan çocuklar

yüzüme çarpan ılık rüzgârlar

sana benzer.

Bu dağ, taş, gül, diken...

her şey sensin,

baktığım tüm güzelliklerin kaynağı,

yurdu, vatanı sensin

ellerinin dokunduğu yer çiçekleniyor,

o çiçekli yerlersin…

en sevdiğim şiirin en güzel dizesisin

dünyanın neresine gidersem gideyim,

tüm güzelliklerde seni bulurum, eminim.

AL BENİ HAN'IM

SAİM KAYA

Kirpiğin ucunda, çiğ damlasıyım

Sür serçe parmağın al beni HAN'ım

Gözünü kızartan tüy dönmesiyim

Yokla tırnağınla bul beni HAN'ım

Düşürme toprağa kurban olayım

Kaydır(ı)ver kenara orda kalayım

Kelebek ömrünce murat alayım

İstersen sonrası sal beni HAN'ım

Kulağından küpen olsam nihana

Yansıtsam şimşeğin indi cihana

O kölelik şeref sen HAN'dan bana

Lütfundur nailsem bil beni HAN'ım

Konsam gerdanına ayan bulunsam

Sendeki beni ben beyan bulunsam

Yanında bir tek ben uyan bulunsam

Döndürme kabul et kul beni HAN'ım

Süzülüp saçından, su gibi aksam

Akıp akıp dönüp boyuna baksam

İnsem topuğuna halhalın taksam

Muradıma mazhar kıl beni HAN'ım

Koparma saçında bir tek ak isem

Anla ki yokum ben orda yok isem

Yanağında gamzen piru pak isem

Artık say dönülmez yol beni HAN'ım.

Bakmadan Geçme