Van Gölü İncileri
BAHAR SERENADI
ZELAL KIRAN
Ümitlerin en güzeli seni beklemek
Baharın kokusu dökülürken dünyaya
Baş başa kalmak bir suyun kenarında
Gökyüzü, ufuk ve denizin mavisi şahitken
Bahar damıtır umudu çiçeğin yaprağında
Gelinlik giyerken dağların eteği, rengarenk
Ve ceylanların sevinci bir çocuk gibi şen
Ah ne diyeyim, özlemin hepsinden güzel
Kuşlar kanat çırpmış, giderler sonsuza
Yeni gün, yeni mevsim, bahar tadı hayat
Sensizliği giymiş ayakkabılar yollara düşer
Gülüşün bulut olup yağmurlar yağdırır.
NE SUÇU VAR
AYLİN DURGUNLU
Erkek üstüne düşeni
yapamıyorsa
kadının ne suçu var?
Erkek âşık olmayı
beceremiyorsa
kadının ne suçu var?
Her babayiğidin
harcı değildir aşk,
hâlâ öğrenmediyse
bunu erkek,
kadının ne suçu var?
Aşkından pişmemiş erkeğe
kadın nimet verildiyse
kadının ne suçu var?
BENİM
AYŞE ARSLAN
Dirilt beni
ölmüşken çokça insanlık
yeniden doğmalıyım
külümden
ateş benim köz benim
bu yangına dönen iç benim
Çıkar beni düşmüşken kuyuya
sultan olmak değil kaderim
yeniden çıkmalıyım aydınlığa
bu zifiri çıkmaz sokak benim
bitmeyen geceler düşer payıma
gecenin rengine bürünen iç benim
Her gece ağlar yüreğim
gözlerimden habersiz
bir damla içine sığarım
yaş olup sel olup akan benim
bilmeyenler çoktur
hep yalnız gecelerde ağlayan benim.
KALDIM İŞTE
AYŞEGÜL AYAZ
Geç kalır mı insan kendine
kaldım işte,
denizin ortasında
rotasını kaybederek
Dümeni bana dönmez artık
geç kalır mı insan sevmeye
kaldım işte,
hayat yitirirken hunharca beni
Mutluluk ne haddime benim
geç kalır mı insan kendine
kaldım işte,
bülbüller konmaz dalıma artık
baykuşlar öter virane avlumda
Gül çoktan kurudu
kanlı ellerin avucunda.
AŞKTAN ÖTE KÖY
AYŞE DURAK KARACA
Yokluğunda yerinde sayıyor zaman
omuz omuza halaya duran cemrelere ne demeli
zambaklar dağlarına küseli
susmuş yediverene sevdalı kekliklerin cümlesi
tüy dökme salgınındaki yorgun leyleklerin
ancak teneşirde diner derdi
Sen denilen günler iple çekilir bilesin
görünmez duvarlar örüyor ikinci çoğul şahıslar
tensel bir dokunuş değildir aşk
seni senden azat et
Acıyı paylaşmak sevmenin asil boyutu
destanlaşan sevdalar da bu düşle yoğrulur
çarşambaların uzamasıyla evhamlanır perşembe
ve bir hüzün bulutu akar sisli mi sisli
gece gündüze yürüme işini ipe serse de zaman
saatler gözeneklerden sızınca kuşluğu vurur
Dünyayı çekilir kılan değişimdir
mevsimler besler birbirini,
güneşi gölgelemeye çalışan
ne ilk ne de son gezginsin
aşka kanat çırptığını gizleme boşuna
beni azat et
Aşerdiğim şey sesimi duyurabilmek
bedeli ne olursa olsun razıyım
aşktan başka tutunacağım dal yok
senden başkasının himmeti zül gelir bana
ince hastalık derler böyle sevdalı olana
Aşktan öte köy vardı da biz mi gitmedik
bizi azat et.
ADIN GÖĞSÜMÜN İLİĞİNDE
ZİLAN ÇELİK
Kayboldu hüzünler, eski sevdalar
deliksiz aşk kokan kör sokaklar
bir yazgım kaybolmadı
nereye gitsem peşimde
her indiğim yokuşta
gölgesi bir adım önümde
yine akşam, başımı gömdüm önüme
hazin düşler kurulur ölüme
terkte değilsin
Yerin muhafaza, yerin derin
önü iliklenmiş göğsümün içinde
bakışlarım kuşların kedilerin peşinde
bütün fikrim hala senin esirliğinde
eğer ölecek olursam memleketin birinde
sana bir mektup vardır, göğsümün iliğinde
yüreğimin tam üstündeki gömleğin cebinde
Neden orası deme
nasıl konulur sevdalar palto ceplerine
oysa adını kazımışken yüreğime
olurda düşerse memleketin bir yerinde
sevdalar kirlenirse başkasının ellerinde
başıma dikilmiş taşta
adım nasıl okunur dilinde
adın muhafaza, adın derinde
adın göğsümün iliğinde
yüreğin tam üstünde
Bekliyorum seni
deliksiz aşk kokan kör sokağın birinde...
SEVGİNİN SONU
GAMZE NUR ÜNAL
MEHMET HALİT BAKİ ANADOLU LİSESİ.11.SINIF
Herkes öldürür sevdiğini
kimisi bir bakışta yapar
kimisi sözüyle
her hikayenin sonunda
mutlaka biri ölür
Kendisi olmasa bile
hayalleri, sevgisi,
umutları ölür
herkes bir gün gider
her şey bir gün biter
Sanırım her şeyin en sonu
her bitiş bir başlangıç değil
her bitiş bir bitiştir
tarih yalnızca mutsuzları yazar.