Van ve Şamran Kanalı

Van artık bir anakent gittikçe büyüyor, büyüdükçe değişiyor çoğu yerde bahçeleri, bostanları, tarlaları beton yapılara kaptırıyor.

Van artık bir anakent; gittikçe büyüyor, büyüdükçe değişiyor; çoğu yerde bahçeleri, bostanları, tarlaları beton yapılara kaptırıyor.

Eski doğal günlerinin kerpiç evlerini, kerpiç evlerindeki sıcakkanlı insanlarını, soba kurulan, sobalarının üzerinde çaydanlıklar cızırdayan uzun soğuk kışlarını başka evlere, başka insanlara, başka ısınma araçlarına, başkalaşmış kışlara bırakıp dönüşüyor.

Çocukluğumuzda gitmek için can attığımız ve Edremit'e, Mollakasım'a nispeten daha yakın olan o tamamen doğal mesire yerlerinden İskele Köy sahili bahçeleri de, Fidanlık da bugün yok. Son yirmi yıl içinde Van'dan ayrılıp güzel ülkemizin başka kentlerine göç etmiş olan güzel hemşerilerimiz gibi yok.

Onlar yok ama o günlerin ve hatta üç bin yıl öncesinin Şamran Kanalı bugün de var; biraz yorgun, biraz durgun ve biraz kirli de olsa akmaya devam ediyor. Güneşini apartman bloklarına kaptırmış, eski coşkusunu yitirmiş olsa da zamana direniyor.

Biz çocuktuk o da deli doluydu. Ne zaman yolumuz düşse hep gümbür gümbür akarken bulurduk onu.

Köprü başlarında büyülenip durur, akışını seyreder, sesini dinlerdik. Kimi gün bir süre o coşkulu akışını izleyerek toprak yoldan yürürdük. Bir yanımızda kanal, öteki yanımızda çalılarla ya da möhre duvarlarla çevrili bahçeler ve kimi bahçelerin içinde evler görürdük.

Belki Şamran Kanalı'nın ne kadar önemli olduğunu bilmezdik. Yüz yıllar önce bizim dilini dinini bilmediğimiz insanlar tarafından inşa edildiğini bilmezdik. Yüz yıllarca bölgeye can verdiğini bilmezdik. Şamranaltı Mahallesi başta olmak üzere pek çok yerdeki meyve sebze bahçelerini, tarlalarını suladığını; birilerine kazanç, başka birilerine doğal ürün olarak geri döndüğünü bilmezdik ama o bölgedeki kendi derin yatağında durup dinlenmeden aktığını bilirdik.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme