VAN'I GÖR!
Bahri Yıldızbaş yazdı...
Gidelim Van'a doğru.
Bakalım gölün sularına.
Hele bir Edremit'e sürelim,
Seyir Tepe'den Van'ı görelim.
Ganisipi de karpuz keselim,
Çatak'ta gırtlama içelim.
Mülküsün dağlarından bakalım,
Organik balından tadalım.
Gevaş'ın bağlarından geçerken,
Akdamar bizi beklesin.
Martıların dansları ve sesleri ile
Denizde oynayan balıklar.
Tamara'dan çobana,
Çobandan Tamara'ya selam söylesin.
Hele bir İskeleyi görelim,
Semaver suyu ile gırtlama içelim.
Kale bizi selamlasın.
Gün batışında surlardan,
Van Gölünü seyrederken,
Gökler, dağlar ve sular buluşsun.
Güneş onlarla ağlarken,
Nemrut'tan turuncu,
Dağlardan alevler,
Güneşin batışının dansı,
İnsanın yüreğini dağlar.
Coşup gidersin sonsuzluğa.
Kaleden görünen koca bağlar.
Van'ın lezzetini ve sevgisini sağlar.
Cumhuriyet caddesinin heyecanı,
Kahvaltıcılardaki lezzet sofraları,
Yusuf Konak'ın fıkraları,
Peynirciler çarşının mis kokusu,
Meydanın unutulmaz coşkusu.
Erek Dağı'ndan güneşin doğuşu,
Uşgunla Mayıs günaydını,
Sıhkenin şeker gibi kavunu,
Alaköy'de bulmuş sonunu.
Pişik evinin tekgözleri ile pozlar,
Eblanganıstaki kumlar,
Bendi Mahi'nin sunaları,
İnci Kefalinin yumurta dansı,
Erciş'in üzüm bağları,
Muradiyenin Şelalesi,
Çağlayanın Şeytan Köprüsü.
Çavuştepe ile Hoşap Kalesi,
Gürpınar'da Alabalık ziyafeti.
Döndük geldik Van'a,
Maraş'tan çıktık yola,
Bahçivan mahallesinde verdik mola.
Arkları kapatmışlar,
Suları kurutmuşlar,
Bizim bağlara bina yapmışlar,
Vanımıza kıymışlar.
Hadi yine gelin gidelim Van'a.
Doymazsınız muhabbetine selamına,
Hor horda yediğimiz tavasına,
Buz gibi iştah açan suyuna,
Denizimizde günlerce yüzsek bile,
Şifalı sodalı suyuna.