Van’ın 100. Yılı fırsata dönüştürülmeli

Alman Meclisinin Ermeni iddialarına ilişkin kararı Ermeni meselesini yeniden güncelleştirdi. Karar Türkiye’nin konuyu ciddiye alması, yurttaşların özellikle de Vanlıların tarihlerini doğru öğrenmeleri açısından uyarı oldu.

Türkiye ile siyasi sorunu olan, Türkiye'ye çelme takmak isteyen ülkeler Ermeni meselesini şantaj aracı olarak kullanıyorlar. Bu soruna karşı içerde ve dışarıda çok yönlü sürdürülebilir etkin proje geliştirmediği sürece Ermeni meselesi Türkiye aleyhine kullanılmaya devam edilecektir.

2018 Van'ın Kurtuluşu'nun 100. Yılı.

Türkiye Ermeni meselesinde gerçekleri belgeleriyle dünyaya anlatmak üzere Van'ın 100. Yılı değerlendirebilir.

Van'ın 100. Yılı olan 2018'de merkezi Van olmak üzere Ermeni sorunu ile ilgili bir dizi etkinlik ile Avrupa'nın kurguladığı kirli Ermeni oyunu bozabilir.

Türkiye başata ABD'li tarih profesörü Van üzerine çalışan Justin McCarthy, Prof İlber Ortaylı gibi ünlü tarihçiler olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden hatta Ermenistan'dan davet edeceği tarihçilerin katılımıyla Ermeni meselesini bütün boyutlarıyla Van'da masaya yatırarak kısır döngüyü kırabilir.

On binlerce Vanlının Ermeni çetelerince katledildiği yakılıp yıkılan Van'da 2018'de sorunun tartışılması soruna mekânsal tanık kazandırarak dikkatleri Van'a çekecektir.

Batının “soykırım” iddiaları yalandır, iftiradır.

Şu gerçeğin bilmesi gerekir:

Yüzlerce yıl birlikte yaşadığımız ortak değerlerimiz olan Ermeniler kadim komşularımızdı. Bu birliktelik 1915'e kadar sürdü. 1800'lü yıllarda Batı tarafından emperyalist amaçlarla imal edilen milliyetçilik hastalığına tutulan Ermeniler, Osmanlıyı en güç zamanda arkadan hançerleyerek devlet kurma hayaliyle Ruslarla işbirlikçiliği yaparak isyan ettiler. Birinci Dünya Harbi sırasında Osmanlı cephelerde savaşırken Rusların teşvik ve destekleriyle Van'ı yakıp yıkan isyancı Ermeniler, Rusların masasında “ Rus ruleti” oynadılar ama kaybettiler.

Rusya'da 1917 Bolşevik İhtilali patlak vermesi üzerine “önce can” diyen Ruslar kullandıkları Ermenileri yüzüstü bırakarak işgal ettikleri Van'dan çekilerek Rusya'ya geri döndüler. Ermeni çeteleri de isyan kumarını kaybettiklerini anlayınca Ruslar ile birlikte Van'dan çekildiler. Şimdi ağlıyorlar.

Ermeniler, Anadolu'da özellikle de Van'da yaptıkları katliamları ayrıntılarıyla gizlemeden anlatıyorlar. Türkiye karşıtı propaganda amacıyla amaçlarla kurulan Ermeni sitelerinde isyanda rol alan isimler kahraman olarak değerlendirilirken katliamlarının öykülerinden övgüyle söz edildiğini görmek mümkündür.

Ermeniler 1915'te isyan kumarını kazanmış olsaydılar bugün mağrur konumunda olacaklardı. Kumarı kaybeden Ermeniler tarihi hatalarını görmezden gelerek Osmanlı'nın kendilerine “ soykırım” uyguladığı yalanına sarılarak mağdur olduklarını, Osmanlı'nın bakiyesi olan Türkiye'nin “ soykırım” iftirasını kabul ederek kendilerine tazminat, toprak verilmesini istiyorlar.

Ermeniler tüm enerjilerini Türkiye karşıtı düşmanlık, kin nefret politikaları için harcayacaklarına öncelikle 1915'te kendilerini kullanıp sonrada yüz üstü bırakan Rusya ve diğer ülkelerden sonrada buna neden olan Ermenilerden hesap sormaları gerekir.

Tarihte yaşananları adilce değerlendirerek “ soykırım” ithamlarına tepki gösteren Ermeni gazeteciler, aydınlar var. Bunların sayısı aslında az değil. Ama sesleri duyulmuyor. Bu Ermenilerden biri öldürülmesine şahsen üzüldüğüm ülkenin öz evladı olan değerli aydın gazeteci Hırant Dink'ti. “Dünyanın Ermeni soykırımını tanıması benim için beş para etmez” diyen rahmetli Dink, 2014'te şöyle diyor: “Bu olayı zaten uluslararası politik arenada her zaman bir sermaye olarak kullanmaya hazır kesimler var ve halen de kullanıyorlar. Örneğin, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini istemeyen Avrupa'daki çevreler, soykırımın tanınmasını da Türkiye'ye dayatabiliyorlar. Bir koz olarak kullanıyorlar. Şimdi ben de Ermeni dünyasına şunu söylüyorum: Bizim bu trajedimizin, politik alanlarda sermaye olarak kullanılmasına izin vermek bize yakışmaz. Bu doğru bir tutum değil.”

Taşnaktsutyun Ermenilerinin yüzyıl önceki sakat anlayışı bugünde devam etmektedir. Örneğin, Suriye'de yaşanan iç savaş ortamından canlarını kurtarmak isteyen Halep'teki 40 bin Ermeni Türkiye'ye gelmek istediklerini temsilcileri aracılığıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e iletiliyorlar. Cumhurbaşkanı Gül, “İnsan hayatı söz konusu. Bu işin siyaseti, istismarı olmaz.. Elimden geleni yapacağı' diyor. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Ermeni göçmenleri kabul edeceklerini söylüyor. Bütün hazırlıklar yapılıyor. Ancak 1915'in sorumlusu Ermeni Taşnaktsutyun Partisi'nin engellemesi sonucu Ermenilerin Türkiye'ye geçişi gerçekleşmiyor. Aktardığım olay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Danışmanı Ahmet Sever'in 'Abdullah Gül İle 12 Yıl' kitabında geniş şekilde anlatılıyor.

***

Kültür Bakanlığı tarafından yapılan restorasyon sonrası 2007 yılı Mart ayaında Akdamar Kilisesi'nin açılışı yapılacaktı. Açılışa Ermenistan'dan Kültür Bakan Yardımcısı Gagik Gyurjyan ve danışmanı da Van'a gelmişlerdi. Danışman Ermeni televizyon ekibiyle birlikte 1915'te ailesi katledilen acı yaşayan Vanlı bir Müslüman aile ile görüşmek istediklerini bir dostumuz aracılığı ile bana ilettiler. Van'da uzun yıllar gazete başbayiliği yapan Alaattin Şen ağabeyimizi arayarak durumu kendinse aktardım. Buyurun gelin dedi. Ermeni televizyon ekibiyle birlikte evine gittiğimiz, pek çok aile büyüğü şehit edilen Alaattin abi misafirlerini mahcup edecek şekilde karşılayarak çay, pasta, kahve ikram etti. Sohbet sırasında sürekli gözyaşı döken bir ara kalbi sıkışan Alattin Şen abi şöyle dedi:” 1915'te Van ve Vanlılar çok büyük acılar yaşadı. Van kadar acı çeken bir şehir ve ahalisi yoktur. Biz acılarımıza, mağdur olmamıza rağmen kin, nefret, düşmanlık duyguları ile büyütülmedik... Van'a ve evime hoş geldiniz... İçinizden biri bana senin yakınlarını şu arkadaşın dedesi öldürmüştür dese yüreğim yanmasına rağmen vallahi billahi kin ve düşmanlık hissetmem. Bizde ‘kanı kan ile değil su ile yıkarlar' diye bir söz vardır. Keşke acılar yıkımlar yaşanmasaydı. Ama ‘soykırım' suçunu ithamını asla kabul etmeyiz” demişti.

1915'in savaş ortamında ortak acı yaşadığımız masum Ermenilere karşı bizim düşmanlığımız, kinimiz dünde bugünde olmamıştır.

İddia edildiği gibi Ermenilere “soykırım” yapılmamıştır. Kim ‘yapılmış' diyorsa yalan söylüyor. Kim “ soykırım” ithamını kişisel ve kurumsal olarak ‘kabul ediyorum' diyorsa bilinsin ki Türkün de, Kürdün de düşmanı, Türkiye düşmanlarının dostudur.

Tarih yazan şampiyon!

ABD'li efsanevi boksör eski ağır sıklet dünya şampiyonu müslümanların gururu Muhammed Ali, 74 yaşında yaşamını yitirdi.

1964 yılında Sonny Liston'u yenerek Dünya Şampiyonu olan aynı yıl 'Malcolm X'ten etkilenerek Müslümanlığa geçen ve 19. Yüzyılda köle ticaretine karşı olarak bilinen Cassius Marcellus Clay olan adını Muhammed Ali olarak değiştiren efsaneyi 1970'li yıllarda tanıdım.

Nefes kesen maçlarını ailece dua ederek heyecanla önceleri radyo başında sonra da ekranlarda takip ettiğimiz Muhammet Ali Müslümanların mazlumların, ırkçılığa karşı olanların demir yumruğuydu.

Özellikle Joe Frazier, George Foreman, Leon Spinks'e maçlarını izlemiş gibi bugünde unutmuyorum.

Camilerde namazlarda onun başarısı için dua ediliyor, zafer sevincine gözyaşı dökülüyor Ali'nin kazandığı her maç Müslümanlar arasında sevinç yaratıyordu.

Üç kez dünya şampiyonu olan Muhammed Ali, Van Çaldıran depreminin meydana geldiği, bizim de ortaokul sıralarında bulunduğumuz 1976 yılında Türkiye'ye gelmişti. Dönemin Milli Selamet Partisi Genel Başkanı merhum Necmettin Erbakan tarafından Atatürk Havalimanı'nda karşılanan Muhammed Ali, burada kendisini bekleyen binlerce kişiyle birlikte Sultanahmet Camisi'ne gidip Cuma namazı kılmıştı.

Hollywood bulvarına konulmak istenen ismi yazılı yıldızla ilgili, “Ben peygamber ismi taşıyorum, ismimi yerlere yazdırmam” diyen Muhammed Ali için bir ilk gerçekleştirilerek efsanenin yıldızı duvara yerleştirilerek ölümsüzleştiriliyordu. Ve bugün 'Şöhret Yolu'nda duvardaki tek isim Muhammed Ali'dir. Allah rahmet etsin, ruhu şad olsun.

Türkiye ile Ermenistan arasında diyalog

Avrupa'da Türkiye düşmanlığına kapılmadan tarihte yaşanan olaylar karşısında adil, namuslu davranan ülkeler politikacılarda var. Hollanda Başbakan yardımcısı Lodewijk Asscher, bir radyo programında yaptığı açıklamada, hükümetin 1915 olaylarına ilişkin, 'soykırım' ifadesini kullanmayacağını, 2004 yılında meclislerinde kabul edilen 'sorun' ifadesini kullanmayı sürdüreceğini söyledi.

Geçmişte kötü şeyler yaşandığını, binlerce insanın öldüğünü ve bunun acısının hala hissedildiğini öne süren Asscher, olayları tanımlamanın soruna katkı sunmayacağını ifade ederek her iki ülkede de bu sorunun yol açtığı yaraların hala kapanmadığını vurgulayarak, Hollanda'nın, hukuksal tartışmalar yerine Türkiye ile Ermenistan arasında diyalog için çaba harcaması gerektiği düşüncesinde olduğunu söyledi. Batı 1915'te yaşananları bizden iyi biliyor. Ama işine geldiği gibi değerlendiriyor.

1915 ile ilgili anlatmaya çalıştığımız budur.

Ramazan

Ramazan hoş geldi. Ramazan günleri Van'da bir başkadır. Her ne kadar belediyeler Ramazan ayının kültürel boyutuna yakışan insanları mutlu edecek etkinlikler düzenlemeseler de Ramazan bizim ellerde başka bir lezzete bürünür. Bütün okurlarımızın ve Müslüman kardeşlerimizin Ramazanını kutluyorum. Ramazan'ın barış, huzur, kardeşliğe vesile olmasını diliyorum.

Bakmadan Geçme