Vesikalı Vatan 11

Her zaman olduğu gibi yine geç saatlerde yatağa giren Kerem, sabahın erken saatlerinde avludan gelen at kişnemeleriyle uyandı. Kalkıp pencereden baktığında arabadan Hayri ve Sermet Beylerin indiğini gördü.

Her zaman olduğu gibi yine geç saatlerde yatağa giren Kerem, sabahın erken saatlerinde avludan gelen at kişnemeleriyle uyandı. Kalkıp pencereden baktığında arabadan Hayri ve Sermet Beylerin indiğini gördü. Bir önceki gece okuyup rastgele etrafa saçtığı günlük gazetelerle Fransızca mizah dergilerini çabucak topladıktan sonra hemen giyindi ve selamlığa geçip arkadaşlarını karşıladı. Hayri Bey'i oldukça sevinçli, Sermet Bey'i ise bir parça hüzünlü gördü. Daha selam bile vermeden Hayri Bey atıldı.

"Şükürler olsun ki tayinlerimiz gerçekleşti Kerem! Yarın sabah üçümüz de Haydarpaşa'dan Anadolu'ya geçiyoruz! Aha da resmi yazılarımızla biletlerimiz!"Payitahttaki son günü, aileleri ile geçirmek isteyen arkadaşları, Kerem'in ısrarına rağmen oturmadılar. Ayrılırlarken Hayri Bey, Kerem'in tayin yazıları ile biletini uzattı ve "Sakın uyuyakalma Kerem! Yarın sabah erkenden hareket ediyoruz!" diyerek sıkı sıkı tembih etti.

Kerem arkadaşlarını uğurlar uğurlamaz güzelce giyindi ve Alibeyköy'e doğru yola çıktı. Vakit kaybetmemek adına bir faytona binmiş ve ona acele etmesini tembihlemişti. Olivia'yı görecek olmanın heyecanı ile yarın sabah ondan ayrılacak olmasının üzüntüsü birleşmiş; ruhunda tam bir hercümerç yaşanırken, hisleri de Anemas zindanları gibi karmakarışık olmuştu. Arabanın koltuğunda bir türlü oturamıyor, devamlı kalkıp yola bakıyor ve daha ne kadar kaldığını anlamaya çalışıyordu. Neredeyse arabacıdan dizginleri alıp kendisi sürecek, kamçıları kendisi şaklatacaktı.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme