Virüs sayesinde öğrendiklerimiz

Ölümden gizleniyoruz. Bu yüzden kapı, pencere, balkon, bacalarımızın tümü kapalı. Nereden geleceği belli olmayan bir düşman var dışarıda. Soluduğumuz havadan, elimizden, gözümüzden ürker olduk.

Ölümden gizleniyoruz. Bu yüzden kapı, pencere, balkon, bacalarımızın tümü kapalı. Nereden geleceği belli olmayan bir düşman var dışarıda. Soluduğumuz havadan, elimizden, gözümüzden ürker olduk.

Elimizde tüm dünyayı cam fanus içinde gösteren telefonlarımıza kilitlendik. Bir sosyal medya var ki hem dost başına hem de düşman başına.

Amerika'yı, İngiltere'yi, İtalya'yı, Fransa, Almanya, Yunanistan, İran velhassılı tüm dünyayı bu cihaz üzerinden görüyor, izliyor, takip ediyoruz.

İnternetten kitap okuyor, müzik dinliyor, bildiğimiz bilmediğimiz insanlarla muhabbet geliştiriyoruz. Böyle yaşamanın kötü tarafları olduğu gibi iyi tarafları da var elbette.

Kötü, çünkü insan olarak gerek zihinsel gerekse bedensel olarak üretken bir halden işlevsiz bir hale evriliyoruz.

Gelişen teknoloji biz insanları bedensel olarak işlevsiz olmaya zorluyor.

Beş yıl önce on kişinin yapabildiği bir işi şimdi tek bir kişi yapabiliyor hem de bilgisayar başında oturarak.

İşlevsiz kalan beden zihinsel olarak kendini ortaya koymaya çalışıyor. Ancak o kadar çok üretken beyin var ki artık kimse kimsenin bilgisine, fikrine, tecrübesine ihtiyaç duymuyor. Bu da giderek insanları yalnızlaştırıyor ve psikolojik sorunlardan tutun bedensel sorunlara kadar her türlü sağlığımızı tehdit ediyor.

İşin ekonomik girdabına girmiyorum bile.

Benzeri birçok şey sıralamak mümkün.

İyi tarafına gelince, mutlaka bir çok olumlu tarafı var ancak tek bir pencereden gördüklerimi paylaşmak isterim.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme