Yabancı sermayeye özel ekip

Yeni kurulacak 'Yatırım Ofisi' ile 'Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı' birlikte çalışacak. Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesi konusunda özel bir ekip oluşturulacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yemin edip resmen göreve başlaması ile birlikte kurulacak kabinenin ilk işi, ekonomi alanında atılacak adımlar olacak. Özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesi konusunda yeni bir eylem planının devreye sokulması bekleniyor.

Yüksek Seçim Kurulunun 5 Temmuz'da seçimlere ilişkin resmî sonuçları açıklamasından sonra, 8 Temmuz'da milletvekilleri, aynı gün veya 9 Temmuz'da da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'te yemin etmesi öngörülüyor. Erdoğan'ın hemen sonra yeni kabinesini oluşturması beklenirken, bir yandan da hükûmetin ilk etapta uygulamaya koyacağı adımlar belirleniyor. Erdoğan'ın sık sık gündeme getirdiği bu adımların başında, toplumsal refah düzeyinin yükseltilmesi ve yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesi öncelikli olacak. Bu amaçla, yeni hükûmet sistemi yapısı içinde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulacak ‘Yatırım Ofisi'nin yanı sıra, şu anda Başbakanlık bünyesinde bulunan Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın yeniden yapılandırılacağı ve daha aktif hâle getirileceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığına bağlanması planlanan ajans, Yatırım Ofisi ile koordineli çalışacak ve yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesi konusunda özel bir ekip oluşturulacak. Yeni finansman modellerinin hayata geçirilmesi ve yurtdışından yatırımcı çekilmesi için hazırlanan eylem planı da bu kapsamda hızla devreye sokulacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yıl sonuna kadar önemli yurt dışı ziyaretleri yaparak, dış dünya ile entegrasyona hız vereceği, bu ziyaretlerde yer alacak ekonomi kurmaylarının yatırımcılarla bire bir temasa geçeceği belirtiliyor.

GÜVEN ORTAMI OLUŞUYOR
AK Parti'nin ekonomi kurmayları da OHAL'in kaldırılacak olması, güçlü bir hükûmet yapısı ve kalıcı istikrarın, yatırımcılar açısından güven ortamını oluşturacağını ve belirsizlikleri kaldıracağına dikkat çekerek, “Ekonomide belirsizliklerin kalkmasıyla birlikte yatırım kararları daha rahat bir ortamda alınacak. Öngörülebilirlik arttı, belirsizlikler azaldı. Türkiye hem yurtiçindeki hem de yurt dışındaki yatırımcılar için artık daha cazip konumda. Toplumsal refah düzeyi de bu yatırımların artması ile paralel olacak. Artan yatırım büyüme ve istihdamı beraberinde getirecek” değerlendirmesini yaptı.

Yılın ikinci yarısı akış hızlanacak
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut, kısa süre önce yaptığı açıklamada, son 15 yılda yapılan reformların en önemlisinin yeni sistem değişikliği olacağını belirterek, “Bunun doğrudan yatırımlara etkisi hızlı bir şekilde gözlenecek. Yılın özellikle ikinci yarısını çok daha pozitif kapatacağız” demişti. Ermut “Ülkemizde katma değeri yükseltecek, ithalata bağımlılığımızı azaltacak, ihracattaki gücümüzü artıracak ve istihdam oluşturacak yatırımları çekiyor olmamız lazım. Doğrudan yatırımlarda önceliğimiz bu” ifadelerini kullanmıştı.

Küresel yatırımcı ne ister?
Dünya Bankası raporuna göre yatırımcıları farklı ülkelere yatırım yapmaya yönelten faktörlerin başında; pazar ve etkinlik arayışı geliyor. Yatırımcılar sırasıyla; siyasi istikrar, kamu politikalarının uygulanmasında şeffaflık, öngörülebilirlik ve elverişli yatırım ortamı (yatırım koruma garantisi, işe başlama kolaylığı, yatırım teşvikleri gibi) arayışındalar. Üretimde etkinlik arayışı arttıkça; ucuz ve kalifiye iş gücü, fiziksel altyapı, makroekonomik istikrar, kur istikrarı, düşük vergi oranları, düşük girdi maliyetleri gibi bileşenlerin de önemi artıyor. İşletme dostu politikalar ve yerli tedarikçilerle güçlü bağlantılar kurulabilen ülkeler de öncelikli oluyor. Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Yatırım Ofisi, bunları dikkate alarak yabancı yatırımcıya güven verecek.

Son dönemde giriş azaldı
Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım (DYY) akışında, 2005 sonrasında belirgin bir artış yaşandı. Yabancı sermayeli şirket sayısı 2006'da yaklaşık 15 bin seviyesindeyken, 2017'de 58 binlere ulaşmış durumda. DYY girişlerinin GSYİH'ye oranı, özelleştirmelerin görece yoğun olduğu 2006-2008 döneminde yüzde 3'e yakınken, küresel finansal kriz sonrasında yüzde 1,5 seviyesinde gerçekleşmiş. Türkiye, küresel kriz sonrasında, Dünya Bankası tanımına göre içinde olduğu “orta-yüksek gelir grubu” ülkelere giden toplam DYY'lerin yüzde 3'ünü çekebilmiş.

Bakmadan Geçme