Yalan Rüzgarı
15 Temmuz FETÖ kalkışmasından sonra hemen her gece muhtelif televizyon kanalında FETÖ lideri Fethullah Gülen ve cemaatin ininsanları nasıl kandırdığı ve topluma nasıl yalanlar söylediğini milyonlarca insan şaşırarak öğreniyor. Adeta 'Yalan Rüzgarı' dizisi seyrediyoruz gibi.
Meğer her şey yalanmış.
Bazı Türk filmlerinde vardır, genç kız ya da oğlan 20 li yaşlarda evlatlık olduğunu öğrenir ve 'tüm hayatım bir yalanmış' der ya. İşte öyle bir durum.
Son 14 yıldır her şeye egemen olduğunu sandığımız, neredeyse diktatörlüğünü ilan edecek dediğimiz güç, meğer hiç bir şeye egemen değilmiş.
Bırak, 10 yıla yakın ortağı olan Fethullah Gülen ve cemaatini, kendi partisine, yakın çalışma arkadaşlarına bile, egemen değilmiş.
17-25 Aralık 2013 den beri inlerine gireceğize samimi şekilde tek inanan, meğer yalnızca sn. Recep Tayyip Erdoğan'mış.
Bu tarihten itibaren, Fethullah Gülen hakkında dosya hazırlayıp ABD'ye gönderdik sözü bile, yalanmış.
Şimdi bile kandırıyorlar, ABD'ye yeterli bir iade dosyası göndereceklerine, 85 koli zerzavat gönderiyorlar ki, kimse işin içinden çıkamasın.
Düne kadar TBMM'de ya da televizyonlarda, Fethullah Gülene övgüler düzenlerin, bu gün şiddetle saldırmaları hiç de inandırıcı gelmiyor insana.
Yıllardır soruları çalarak başarı elde ettiklerini,' bilmiyordum' yalanına sığınarak affettirmek size saçma gelmiyor mu?
61. sıradaki birini göreve getirmek için, 60 kişiyi harcamak yalanını kime yutturacaksınız? Kalkışma olmasa belki yutardık...
Sahte tezlerle akademik kariyer yapanları da mı görmediniz? İstemediğiniz bir kişinin tezini noktasına kadar irdeliyor, tek satır için adamı 'intihalci' diye suçluyordunuz...
Haftalardır, onlarca yıl bu ülkede mobil tez jürileri olduğu söyleniyor, dikkate bile almadınız, yani gene yalana devam mı?
Sadece askeri okullara, harbiyeye değil, polis okullarına ve özel sınav gerektiren her yere, sorular çalınarak kendi nesillerini yerleştirmişler, hak yiyerek, başkasını ekmeğinden ederek, emek çalarak yeni mi haberiniz oldu? Bu yalana da kimseyi inandıramazsınız.
Onca generali YAŞ'da önce terfi ettirip, sonra en kritik yerlere siz atamadınız mı? Dudağında dua var, alnı secdeye değiyor yalanını kim söyledi...
2.3. sırada adı belirlenen kişiler, rektör olarak üniversitelere atanırken o yalanı size kim söyledi bir düşünün hele.
12 Eylül 2010 referandumu ile HSYK'yı yeniden yapılandırırken, o kadar militan savcı ve hakimi, mahkemelerde tek yetkili kılarken bir yalan rüzgarı daha estirilmişti... Unutmadık...
Fethullah Gülen'in gazetesi 'Zaman' 1.5 milyon tıraj yalanıyla o kadar yüklü parayı Basın İlan kurumundan aldı. Bunun yalan olduğunu onca çabaya rağmen size anlatamadılar... Bu yalanın ortakları şimdi bunun bedelini ödemeli.
Fethullah Gülen'in televizyonlarında Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri casusluktan yargılananlara sabahtan akşama yalanlarla saldıran gazeteciler, baş köşe ediliyordu. O yalanları da mı görmediniz?
Sokaktaki vatandaş bile, Hakan Şükür'ün Fetocu olduğunu biliyordu, hangi yalanla milletvekili oldu. E bi açıklayın bize.?
Fethullah Gülen'e övgüler düzen sanatçılar hangi yalanla size yanaştılar?
1980'den beri,başarı kazanmış herkes, ataması yapıldığı halde orayı haketmediği ortaya çıkan herkes, Anadolu kaplanı diye yutturulan şişirme iş adamları, bu yalan rüzgarına kapılmışlardandır. Himmetin, örgütün eseridir diye göreceğiz.
Aniden elde edilen bol kazançlar, bir yıl içinde köylülükten villaya geçişler, Murat veya Renault'tan ciplere terfi edenler, başı açıkken aniden kapananlar bu yalan rüzgarının figüranlarıdır...
Ya o terfiler bol ya da kareli ceket uğruna alınan makamlar...
Milletvekillikleri, bakanlıklar hasılı her başarıdan kuşku duyar hale geldik, açıklamalardan.
Her şey yalanmış. Tüm topluma 1980'li yıllardan beridir bir 'yalan rüzgarı' dizisinin Türkiye versiyonunu seyrettiriyor muşsunuz da, 15 Temmuz'dan sonra aşikar oldu.
Şimdi, hata yapmışız, 'Allah affetsin, halkımız bizi affetsin' demekle olmaz. Her hatanın, yanlışın, yalanın bir bedeli olmalı.
Yoksa yol olur. Bu gün sn. Cumhurbaşkanı, yarın Genelkurmay eski başkanı, TBMM eski başkanı ve daha niceleri.
Bu af dilemeler, helallik istemeler, hakkınızı helal edin saflığına da yatmayın artık.
Af da etmiyoruz, helallik de vermiyoruz, helal de etmiyoruz. Bedeli ödenmeli....
Bir soru;
Sizce, Devlet herşeyin sahibi, tek hakimi mi olmalı? yoksa;
Devlet her alan için, her şeyi özele açıp, ayrıntılı ve kesin kurallar koyarak sahip olduğu her şeyin iyi işletildiğini denetlemeli mi?