YALANIN, YARINI!!
Bahri Yıldızbaş yazdı...
Doğru olmadığı halde, aldatmak için yapılan bir eylemdir.
'Kötü niyet, uydurma, üstünü örtmek, abartmak, saklamak, aldatmak, örtbas etmek, ihanet etmek, aptallık, abartı, yarım gerçek, dürüst yalan, büyük yalan, yanıltma, patolojik yalan, yalan yemin, kibar yalan, sinsi sözler, PEMBE ve BEYAZ yalan.' diye giydirilir.
Reddedilme, ceza, korku ve çaresizliğin sonucudur.
En çok bebekler (yaradılışları gereği sahte ağlama ve gülmeler) küçük çocuklar ve hayvanlar, yalan eyleminde bulunurlar. Özgür, sevgi dolu ve düzenli ailede yetişen çocuklar, yalanlarını yavaş yavaş azaltarak, doğru konuşan ve sözüne güvenilir bireyler olurlar. Bebeklere doğruyu aile, çocuklara ise; aile, okul ve çevre öğretir. Hayvanların, doğaları gereği doğruyu öğrenme şansları yoktur. Sahte ses ve davranışta bulunamayan hayvanlar aç kalırlar.
Zarar görme, ceza, reddedilme, kayıp korkusu ve özgecil (başkalarını düşünen) amaçlı yalanlarımız var. Nedenler de, yalan tanımları gibi çok çeşitlidir. İlkin, neden bir çaremizin olmadığını düşünerek 'yalan, çaresizliğin sonucudur' diyebiliriz. Kimse kolay, kolay yalana başvurmak istemez. Çünkü, kendine de yalan söylenmesini istemez. Acizlik, zayıflık ve çaresizlik hissine kapılanlar, yalana müracaat edilebilir. (Sisella Bok-1978),(Ekmen) ve (Larner 1993)
— ALDATMA (ustalar): Yalanı önceden seçme ve dans eder gibi keyifle anlatarak, rahatlamaktır. Yaş ilerledikçe bu komplekse dönüşür ve kişi yalan makinası lakabını alır. Banka batıranlar, bankerler, tefeciler, haksız kazanç sağlayanlar, geçmişi ile barışık olmayanlar (eziklik) ve hak etmediği makamları işgal edenler, somut örnekleridir.
— YALANI ÇÖZENLER (ızdırap çekenler): Yalancıyı tanımak, çok zor olsada; psikoloji, beden dili, davranış gelişimi, etkili iletişim ve sosyolojik alanlarda eğitim alan, alanda yetişen uzmanlaşmış kişiler, yalancıların çoğunu hemen tanıma yeteneğine sahip olduklarından, iletişim kurdukları tüm yalancılardan olumsuz etkilenerek, çok mutsuz olurlar.
— DİĞER ( ortaklar ): İzleyici, dinleyici, okuyucu ve sosyal paydaşlar, yalanların çoğunu anlamadığımızdan, bir kısmımız da yalan konuştuğumuzdan, toplum çekilmez bir hal alarak, sonrasında; kavgalara ve kargaşaya sebep olduğu gibi, telafisi olmayan güvensiz bir toplum oluşturmuş oluruz.
Öyle bir hal alır ki: Olağanmış gibi benimsenir ve alkışlanır. Alkışlananlar, yalancılar ve yalanları ile insanların kendi iç dünyalarındaki yalanlarının, ortak alkışlamasıdır.
Ebeveynler, öğretmenler, yöneticiler ve eğitim aktörlerinin tümü, çocuklarının bebeklik ve çocukluk dönemlerinde; zorbalık yapmadan, dövmeden, emsal göstermeden, dinleyerek, arkadaşlarını önemseyerek, birlikte yaşayanlara önem vererek, ekonomik (harçlık), not korkusu ve kaygısı yaratmadan, her istenene evet demeden ve çocuğu şikayet etmeden, kendimizden daha doğru söyleyen bir toplum oluşturabiliriz.
İnsanlar, ilk çağlarda konuştukları yalanları işbirliği ve düşünme gücüyle azaltarak, savaşları en aza indirmişlerdir.
Kesinlikle ve şartsız olarak, beynimize 'yalan konuşmayacağım ve yalan konuşulmasını kabul etmeyeceğim' gerçeklerini yerleştirip, gelecek Türkiye'sini yalan konuşmayacak ahlaklı bireylere teslim ederek; modern, çağdaş ve barış içinde yaşamaları sağlanmalı, çocuğa sevgiyi ve övgüyü satmamalıyız.
Yalanı çözmenin en önemli yöntemlerinden (stiller) biri; çocukların veya gençlerin ortamlarındaki paydaşlarına söylemiş oldukları yalanlardaki (benim çocuğum söylemez ve yapmaz diye düşünmeden) kahramanın, maddenin veya kişilerin adlarını değiştirerek 'nasıl' senaryolarını yazıp, oyun oynamaktır.
Özellikle, ebeveynler, aile bireyleri ve öğretmenler: Olmayacak hiç bir konuya 'tamam, evet, hayır veya bakarız' gibi cevaplar ile 'babana, annene, öğretmenine, polis amcaya söylerim, müdüre gönderirim, okuldan atarım, döverim, gidip sorarım' deyimlerinden uzak durmalıdırlar. Aksi takdirde, yalandan beter olan ve yalanı meşrulaştıran daha beter bir davranış bozukluğu ortaya çıkar. 'Yeminli yalan.'
Suçlanmadan uyarıldığını, önemsendiğini, sevildiğini fark eden çocuklar ve gençler, yetişkinlerden utanarak yalan konuşulmaması gerektiğini benimser; karşısındakilerin kendilerinden daha zeki ve uyanık olduklarını anlayarak, yalanlarını azaltır ve bitirirler.
'Vefa, sadakat ve haysiyet duyguları devreye girer.'
YALANIN:
PEMBESİ: Kulak Kirliliği,
BEYAZI: Beyin Kirliliği
Ve EN SON HALİ: İTİBARSIZLIKTIR!
Selam, sevgi ve saygılarımla...