Yırtık Gömlek

Uzunca koridorda yürürken endişeliydi. Nice zamandır efendisinin kendisinde gönlü olduğunu biliyor ve kaçabildiği kadar kaçıyordu. Ancak daha nereye kadar kaçabilecekti? Altı üstü bir köle değil miydi? Bir meta gibi pazarlarda satılan, değil asgari insan hakları, yaşama hakkı bile olmayan bir köle…

Uzunca koridorda yürürken endişeliydi. Nice zamandır efendisinin kendisinde gönlü olduğunu biliyor ve kaçabildiği kadar kaçıyordu. Ancak daha nereye kadar kaçabilecekti? Altı üstü bir köle değil miydi? Bir meta gibi pazarlarda satılan, değil asgari insan hakları, yaşama hakkı bile olmayan bir köle…

İçeri girdiğinde, kandillerin ışıkları ile kızıl bir renk almıştı L şeklindeki odanın duvarları. Hem sadece duvarlar da değil tüm eşyalar da bu geceye has olmak üzere kızıl bir renge bürünmüş gibiydiler. Yine çok güzeldi efendisi. Herhalde Mısır'ın en güzel kadınıydı. Yarı üryan uzandığı yatağında, tüm çekiciliğiyle yanına çağırıyordu. Bir yolunu bulup çıkmalıydı bu odadan ama nasıl? O dakikada L şeklindeki oda,adeta U şekline dönmüş, sadece bedenini değil ruhunu da sıkmaya başlamıştı.

Efendisi kalktı ve yanına kadar geldi. Bir mabedi tamamlayan iki minare gibi dimdik duruyorlardı. Ancak bir minarede olması gereken sabitlik yoktu her ikisinde de. O birkaç adımlık odada, iki titrek kış kuşu gibi karşılıklı duruyor ve mütemadiyen birbirlerine bakıyorlardı. Saray bandosunun davulcusu gibigüpgüp vuran kalp atışlarını duyacak kadar da yakındılar ayrıca. Hele efendisi kandilleri söndürünce, etraflarını kalın bir yün yorganı gibi çepeçevre saran karanlık, aralarındaki mesafeyi daha da kısaltmış gibiydi.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme