Yolsuzluk, hırsızlık sorunu

Bütün dinlerde suç ve günah olan, Türk Ceza Kanunun 'Mal Varlığına Karşı Suçlar' başlığında karşılığı bulunan yolsuzluk, hırsızlık sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı etkileyen yapısal bir sorun olarak görülüyor.

Yolsuzluk "Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma, yasaya, kurala, yönteme aykırı iş yapma" olarak tarif ediliyor. Hırsızlık ise yazılı kanunlar ya da toplumsal meşruiyet düzeyinde mülkiyeti kendine ait olmayan bir taşınır malı, izinsizce alıkoyma, kullanma, nesneden menfaat temin etme işidir.

Kamu yatırımlarında, alım satımlarda, kiralamalarda, ihalelerde milletin parasını çalan ayıp, günah ve suç olan yolsuzluk, hırsızlık ülkemizin kanayan yarasıdır. Ülkemizde yolsuzluk, hırsızlıkta birleri zenginleşirken halk hep yoksullaşmıştır. Haksız, emeksiz zenginler yaratan yolsuzluk sistemi kendi politikacılarını da yaratıyor. Her yerde söz sahibi olan bu adamlar hiçbir zaman bitmedi bitmiyor.

Halka hizmet, yolsuzluk ve hırsızlıklarla mücadele etme sözü vererek iktidara talip olan siyasi partiler iktidara geldiklerinde bu sözlerini çabuk unutuyorlar. Çünkü her iktidar, her belediye kendi hırsızlık ve yolsuzluk yapan yandaşını kollayıp koruyor. Yolsuzluğa adı karışan siyasi bir kişiyse göstermelik olarak ya bir daha aday yapılmaz veya partiden ihraç edilir. Bürokrat ise görev değişikliği yöntemiyle acıtmadan incitmeden korunarak sözde cezalandırılır.

Geçen zaman içinde ülkemizde hırsızların, yolsuzluk yapanların sayısı hızla arttı ama yolsuzluk hırsızlıktan yargılanarak ceza alanları sayısı artmadı! Bu konuda denetleyici, sorgulayıcı sorumluluğu olan toplum da görevini yerine getirmiyor. Kaypak, korkak tavır sergileyen toplumumuz bir yandan yolsuzluklardan, hırsızlıklardan şikâyet ederken diğer taraftan "Çalıyor ama çalışıyor" klişeleşmiş sakat bir anlayışla hırsızlıkları, yolsuzlukları adeta onaylarcasına hoş görebiliyor. Örneğin bir din hocası ve gazete yazarı "yolsuzlukla hırsızlık aynı şey değil" diyerek hırsızlık ve yolsuzluğu teşvik ediyor.

Maddi ve siyasal her türlü yolsuzluğun yapılabilmesi için eylemin "kitabına uydurulması", yani meşru süsü verilmesinin gerekli olduğuna dikkat çeken Gazeteci Yazar, Prof. Dr. Emre Kongar bu konuda, "Her zalim hırsızdır... Her hırsız zalimdir! Hırsızlığın ve zulmün egemen olduğu toplumlarda Hukuk Devleti de çöker. Toplumun her kademe ve aşamasında hırsızlık ve zulüm yaygınlaşır; kaba kuvvet egemen olur... Zulüm ve yolsuzluk, zalimler ve hırsızlar iktidardan gidene kadar devam eder "diyor.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme