Yün çorapları
Kış mevsimi çetin geçerdi, dam boyu kar yağardı eskiden memleketimize.
Kış mevsimi çetin geçerdi, dam boyu kar yağardı eskiden memleketimize.
Neredeyse unutulmaya yüz tutmuş yün çoraplarımız. İlmek, ilmek, desen, desen örülürdü çoraplar. Yün çorapları ören kınalı eller yünü hazırlarken ne zahmetlerle hazırladıklarını anlatan Zeliha teyzemi dinlemeye koyuldum.
Davarlarımız, koyunlarımız vardı diye başladı konuşmasına, zamanı geldiğinde koyunun yününü kırpıp yıkarız. Yıkanan yünü taraktan geçirir eğirdikden sonra ip haline getiririz. Küçüklüğünden beri bu işe heves ettiğini o kadar güzel anlatıyordu ki annem yünü eğirmek için hazırladığında ona yardım ederdim. Birlikte yünleri yıkardık. Çok hevesliydim onu izlerdim. Yün eğirirken alırdım eğirmeye çalışırken iple eğirdeği dolaştırır çözülmez hale getirince de azar işitir tekrar tekrar yapmaya çalışırdım. Yün çorabı örmek öyle kolay değildi,beş şişte örmek gerekirdi.Beş şişi elde tutmak basit değildi.
Çorabın önce burun kısmı arttırılarak örülür. Desenleri verilir, gerekirse farklı renkler kullanılırdı.
Daban kısmına gelince kesilir, bileğe kadar düz örülürdü.
Elektrik yoktu, gaz lambası ışığında oturur, bir gecede birini örer diğerini ertesi gece örerdik.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ