YYÜ' nün Kadına Yönelik Şiddet Çalışmaları
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Uzman Sosyolog Sema Sancak, toplumun zihinsel bir dönüşüme ihtiyacının olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddetin suç olduğu ile ilgili okul öncesinden itibaren başlayarak anlatılması gerektiğini söyledi.
YYÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kadına yönelik şiddet olaylarıyla ilgili yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Uzman Sosyolog Sema Sancak, merkezlerinin 1997 yılından itibaren kurulduğunu belirtti. Sorunları derinlemesine irdelediklerini, kurulma amaçlarının da daha çok kadın haklarının korunmasına yönelik olduğunu anlatan Sancak, “Biz 1997 yılından itibaren sürekli paneller, konferanslar ve seminerler veriyoruz. En çok çalışma alanımız toplumsal cinsiyet eşitliği konusuydu. Bu konu ile ilgili yüzlerce seminer düzenledik. Hem üniversitemiz öğrencilerine hem de çeşitli kurum kuruluşların personellerine yönelik. Mesela bunların içinde İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebiyle kadına yönelik şiddet ile ilgili ve şiddet mağduru kadınla polisler nasıl ilgilenecekler, nasıl bir prosedür izleyecekler gibi eğitimlerdir. Hastanelerdeki sağlık çalışanları ve personellere de bu konuda eğitimler verdik. Merkezimizin yoğunlaştığı başka konu ise kadına yönelik aile içi şiddet konusudur. Ben 2006 yılından bu yana Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü’nün Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi üyesiyim. İlgili bakanın başkanlığından Türkiye genelinde gelen insanların bulunduğu toplantıda biz her yıl önerilerde bulunuyoruz, kadına yönelik şiddete karşı. Önerdiğimiz birçok konunun daha sonra yasallaştığını görüyoruz. Bu öneriler, erken evlilik, çocukların okullarda alınması gibi konulardı” dedi.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET OKUL ÖNCESİNDEN İTİBAREN ÇOCUKLARA ANLATMAMIZ GEREKİYOR”
Kadına yönelik şiddetin bitirilmemesi nedenlerinin başında erken evlilikler, kızların okutulamaması gibi konuların geldiğini ifade eden Sancak, küçük yaşta evlendirilen çocuğun hem zihinsel hem de bedensel gelişemediğini belirtti. Bu yüzden çocuk yaştaki kadının kendisini ifade edemediğini anlatan Sema Sancak, “Aile içinde biraz geleneklerden de kaynaklanan, özellikle doğu da büyüğün yanında konuşamama, kayınbabanın yanında konuşamama, çocuğunu sevememe, ilgi gösterememe gibi nedenler de bunun temelinde yer almaktadır. 12, 13 yaşında evlenen çocuk, gittiği evde gelinlik statüsüne bürünüyor. O rolü yapması gerekiyor, böylece o onun üzerine dağlar kadar yükler biniyor ve çocuk bunların altında kalkamıyor. Zaman içerisinde şiddete uğradığı zamanda içine atıyor. Bir anda anne oluyor, gelin oluyor, hala oluyor ve teyze oluyor. Bütün bunların temelinde sorunlar çöreklenip kalıyor, sonra biz genç yaşta intiharları görüyoruz. Tabi çalışmalarımız bununla kalmıyor. Biz kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili bakanlığa önerdiğimiz konu şuydu. Çok çabuk yasa yapmak değil, yasaların uygulanabilir hale getirilmesini önerdik. Bizim yasalar çok, yasalar her zaman var ama neden bu yasalar uygulanabilirliği olmuyor. Demek ki bizim zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var toplumsal olarak. Var olan insanların zihinsel dönüşümünü sağlamamız biraz hayalcilik olur. Onlara eğitimler veririz, seminerler düzenleriz ve anlatırız, o an insanlar bundan etkilenirler ama evlerine gittiklerinde yine herkes bildiği alışageldiği yöntemleri uygulamaya devam ediyor. O zaman ne yapacağız. Biz okul öncesi eğitimden başlayarak kadına yönelik şiddetin, hatta şiddetin suç olduğunu, insan hakkı ihlali olduğunu, okul öncesindeki çocuklara görsel materyalleri hazırlayarak anlatmamız gerekiyor. 2006 yılında bile bunları konuşuyorduk, ama ülke olarak hala hayata geçiremedik. En son 17 Aralık’ta şiddet izleme komitesinde de bunları gündeme getirdik. Umarım çok kısa sürede bunlar hayata geçer. Yani bütün ülke genelinde hazırlanacak materyallerle hem okul öncesi hem de ortaöğretim, ilköğretim ve üniversiteye kadar devam eden süreç içerisinde zamana dayalı olarak bu eğitimlerin devamlı verilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.vanhaber, van, haber, van haberkadın, şiddet, yasa, sosyolog, sema sancak
YYÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kadına yönelik şiddet olaylarıyla ilgili yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Uzman Sosyolog Sema Sancak, merkezlerinin 1997 yılından itibaren kurulduğunu belirtti. Sorunları derinlemesine irdelediklerini, kurulma amaçlarının da daha çok kadın haklarının korunmasına yönelik olduğunu anlatan Sancak, “Biz 1997 yılından itibaren sürekli paneller, konferanslar ve seminerler veriyoruz. En çok çalışma alanımız toplumsal cinsiyet eşitliği konusuydu. Bu konu ile ilgili yüzlerce seminer düzenledik. Hem üniversitemiz öğrencilerine hem de çeşitli kurum kuruluşların personellerine yönelik. Mesela bunların içinde İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebiyle kadına yönelik şiddet ile ilgili ve şiddet mağduru kadınla polisler nasıl ilgilenecekler, nasıl bir prosedür izleyecekler gibi eğitimlerdir. Hastanelerdeki sağlık çalışanları ve personellere de bu konuda eğitimler verdik. Merkezimizin yoğunlaştığı başka konu ise kadına yönelik aile içi şiddet konusudur. Ben 2006 yılından bu yana Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü’nün Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi üyesiyim. İlgili bakanın başkanlığından Türkiye genelinde gelen insanların bulunduğu toplantıda biz her yıl önerilerde bulunuyoruz, kadına yönelik şiddete karşı. Önerdiğimiz birçok konunun daha sonra yasallaştığını görüyoruz. Bu öneriler, erken evlilik, çocukların okullarda alınması gibi konulardı” dedi.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET OKUL ÖNCESİNDEN İTİBAREN ÇOCUKLARA ANLATMAMIZ GEREKİYOR”
Kadına yönelik şiddetin bitirilmemesi nedenlerinin başında erken evlilikler, kızların okutulamaması gibi konuların geldiğini ifade eden Sancak, küçük yaşta evlendirilen çocuğun hem zihinsel hem de bedensel gelişemediğini belirtti. Bu yüzden çocuk yaştaki kadının kendisini ifade edemediğini anlatan Sema Sancak, “Aile içinde biraz geleneklerden de kaynaklanan, özellikle doğu da büyüğün yanında konuşamama, kayınbabanın yanında konuşamama, çocuğunu sevememe, ilgi gösterememe gibi nedenler de bunun temelinde yer almaktadır. 12, 13 yaşında evlenen çocuk, gittiği evde gelinlik statüsüne bürünüyor. O rolü yapması gerekiyor, böylece o onun üzerine dağlar kadar yükler biniyor ve çocuk bunların altında kalkamıyor. Zaman içerisinde şiddete uğradığı zamanda içine atıyor. Bir anda anne oluyor, gelin oluyor, hala oluyor ve teyze oluyor. Bütün bunların temelinde sorunlar çöreklenip kalıyor, sonra biz genç yaşta intiharları görüyoruz. Tabi çalışmalarımız bununla kalmıyor. Biz kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili bakanlığa önerdiğimiz konu şuydu. Çok çabuk yasa yapmak değil, yasaların uygulanabilir hale getirilmesini önerdik. Bizim yasalar çok, yasalar her zaman var ama neden bu yasalar uygulanabilirliği olmuyor. Demek ki bizim zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var toplumsal olarak. Var olan insanların zihinsel dönüşümünü sağlamamız biraz hayalcilik olur. Onlara eğitimler veririz, seminerler düzenleriz ve anlatırız, o an insanlar bundan etkilenirler ama evlerine gittiklerinde yine herkes bildiği alışageldiği yöntemleri uygulamaya devam ediyor. O zaman ne yapacağız. Biz okul öncesi eğitimden başlayarak kadına yönelik şiddetin, hatta şiddetin suç olduğunu, insan hakkı ihlali olduğunu, okul öncesindeki çocuklara görsel materyalleri hazırlayarak anlatmamız gerekiyor. 2006 yılında bile bunları konuşuyorduk, ama ülke olarak hala hayata geçiremedik. En son 17 Aralık’ta şiddet izleme komitesinde de bunları gündeme getirdik. Umarım çok kısa sürede bunlar hayata geçer. Yani bütün ülke genelinde hazırlanacak materyallerle hem okul öncesi hem de ortaöğretim, ilköğretim ve üniversiteye kadar devam eden süreç içerisinde zamana dayalı olarak bu eğitimlerin devamlı verilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.vanhaber, van, haber, van haberkadın, şiddet, yasa, sosyolog, sema sancak