YYÜ Fakültenin Adını Değiştirmek İçin Kampanya
Türkçenin en büyük bilgesini kaybedeli sadece iki ay oldu ama dallarının, yapraklarının gölgesi hemen üstümüzden çekildi sanki unutuyoruz... İşte bununla ilgili anlamlı bir çağrı var: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin akademisyenleri, okuldaki edebiyat fakültesinin adının 'Yaşar Kemal' olmasını talep ediyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin akademisyenleri, üniversitenin Edebiyat Fakültesi'nin adının “Yaşar Kemal Edebiyat Fakültesi” olmasını talep ediyor ve bu amaçla bir kampanya başlatıyor.
Edebiyatının en önemli isimlerinden birini 2015'in kara kışında kaybetmiş, Yaşar Kemal, uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra 28 Şubat günü göçmüştü.
Âdet olduğu üzere ilk iki-üç gün ‘gündemin yüzeyinde' bir Yaşar Kemal fırtınası esti. 2 Mart günü cenazesi uğurlandı ve yine âdet olduğu üzere konu unutulmaya başlandı.
Elbette toplum, bir edebiyatçının ya da bir başkasının yasını aylar yıllar boyu tutmaz, tutmamalı. Ama ansiklopedik tanıtım fragmanları ve üzüntü bildiren basmakalıp mesajlar dışında; yaygınlık kazanan, topluma nüfuz eden bir ‘Yaşar Kemal rönesansı' görünmedi. Yaşar Kemal'in ölümü, tam da onun benimseyeceği şekilde, bir okuma-anlama-anlatma ‘bayramı'na vesile olabilecekken; bürokratik taziye metinleriyle, çoğu “Ctrl+C” tarafından yazılmış kısa ve sulu göz biyografiler arasında sıkışıp geçti, gitti.
Birçok edebiyatçı, akademisyen ve gazeteci önemli ama maalesef etkisi sınırlı yazılar yazdılar, araştırmalar yayınladılar tabii ki... Ama Türkçenin en büyük söz ustalarından birini kaybetmiş, ‘dilinden yaralanmış' Türk devletinin ‘otoriteleri' bu yarasını fark etmedi; yukarıda anılan bir yüzeyselliğin ötesine geçemedi. Yaşar Kemal için dökülen yas sularının boyu bileği geçmedi, sığ kaldı.
28 Şubat günü sosyal medya profillerini ‘karartan', ‘genelgeçer'in çekim gücüyle Yaşar Kemal'in arkasından yas tutan birçok insan, biraz da bu yüzden, sadece iki ay sonra “Kürtlerle didişmeye”, “Ermenilere sataşmaya” başlayabildi.
Oysa bilge Kemal, ailesinin Muradiye'deki bir Türkmen köyünden göçerek geldiği Çukurova'da doğmuştu; ama kökleri, Van Gölü'nün sularıyla bereketlenmiş bir başka ovanın, bu Ermeni-Kürt-Türkmen yurdunun derinlerindeydi. Her birindendi. Süleyman Demirel'in Fransa'dan ‘ithal' bir klişeyle “Yaşar Kemal Türkiye'dir” demesinden öte; Ermeni, Kürt ve Türk idi; Türkiye'ydi.
Şimdi anlamlı bir çağrı var Yaşar Kemal'in köklerinin yükseldiği topraklardan… Radikal'den Hakkı Özdal'ın Haberine göre Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin akademisyenleri, üniversitenin Edebiyat Fakültesi'nin adının “Yaşar Kemal Edebiyat Fakültesi” olmasını talep ediyor ve bu amaçla bir kampanya başlatıyor. “Yaşar Kemal” diyorlar, “Van Gölü kıyısında başladığı hayat yolculuğunda; yedi kıta, dört iklim geçip dünyanın evrensel vicdanına varan, yüreği insanlık, barış ve kardeşlik duygularıyla atan dev bir çınardır” ve “onun eşsiz ve engin birikimini bizden sonraki kuşaklara aktarmak hepimizin görevi olmalıdır”. Bu amaçla da Edebiyat Fakültesinin isminin Yaşar Kemal olmasını istiyorlar. Çok önemli bir gerekçeleri var: “Yaşar Kemal ismini her gördüğümüzde; öfkeyi değil, kardeşliği, ötekileştirmeyi değil vicdanı hatırlayacağız. Birbirimizin acılarını kanatarak değil; birbirimizin acılarına ağlayarak daha faziletli bireyler olacağımızı kavrayacağız.”
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Akademisyenler Platformu'nun çağrısı şöyle:
“VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİNE YAŞAR KEMAL'İN ADI VERİLMELİ
Malumunuz olduğu üzere ülkemizin ve dünyanın önemli edebiyat ustalarından Yaşar Kemal, kısa bir süre önce ebediyete intikal etti. Yaşar Kemal, Van Gölü kıyısında başladığı hayat yolculuğunda; yedi kıta, dört iklim geçip dünyanın evrensel vicdanına varan, yüreği insanlık, barış ve kardeşlik duygularıyla atan dev bir çınardır. Eserleriyle hem ülkemizin hem de insanlığın kalbinde haklı bir yer edinmiştir. Bundan sonra da Anadolu 'nun kültürel mirasını, kardeşlik hukukunu ve vicdanını asırlar sonrasına taşıyacak, ölümsüz eserleriyle bu evrensel fikirlerin timsali olacaktır.
Tüm kamuoyunun takdir edeceği üzere Yaşar Kemal'in vicdanına ve insanlık sevgisine çok fazla ihtiyacımız olan bir dönemden geçmekteyiz. Bu nedenle onun adını yaşatmak, onu sürekli yâd etmek, onun eşsiz ve engin birikimini bizden sonraki kuşaklara aktarmak hepimizin görevi olmalıdır. Bu bağlamda Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesinin adını “YAŞAR KEMAL EDEBİYAT FAKÜLTESİ” olarak değiştirmenin çok zarif, kadirşinas ve anlamlı bir jest olacağı kanısındayız.
Nitekim Yaşar Kemal ismini her gördüğümüzde; öfkeyi değil, kardeşliği, ötekileştirmeyi değil vicdanı hatırlayacağız. Birbirimizin acılarını kanatarak değil; birbirimizin acılarına ağlayarak daha faziletli bireyler olacağımızı kavrayacağız. İnsana değer katanın kin ve öfke değil, empati ve saygı olduğunu damarlarımızda daha fazla hissedeceğiz. Böylece Yaşar Kemal'in Van Gölü kıyılarından “dünyaya ve insanlığa doğru giden” yolculuğunun daha perçinleneceğini göreceğiz. Nihayetinde Van Gölü, Çukurova'ya akacak, Süphan Dağı Anavarza Kayalıklarıyla kardeş olacaktır. Kürt destanları Türkmen türküleriyle, Yunus ilahileri Bozlak havalarıyla, Alevi deyişleri Varsak koçaklamalarıyla, Arap ezgileri Ermeni havalarıyla buluşacaktır. Gökten bir kardeşlik şimşeği balkıracak, Anadolu'nun tüm gölleri ve denizleri menevişlenecek, özcesi bir başka kardeşlik iklimi doğacaktır.