YYÜ üzerine düşüncelerimiz (2)
Şimdi değerli okurlarım, bundan sonraki safhada Üniversitenin kuruluncaya kadar Vanlıların ve Van gençliğinin sarf ettiği, birçoğu pek bilinmeyen veya unutulmuş olan çabalardan özetle bahsedeceğim. 1927'lerde gündeme gelen Van Üniversitesiyle ilgili olarak Vanlıların çalışmaları da safha safha adım adım devam etmiştir. Bu çalışmalar bazen şahıslar bazında, bazen siyasi yönden, bazen basın yoluyla, bazen de dernekler kanalı ile yürütülmüştür. Olayın gündeme girdiği 1927 yılında ben hala dünyada yoktum. 1937 yılında ise henüz üç yaşlarında idim. 1950 yılında gençlik çağıma henüz adımımı atmış bulunuyordum. Ancak bizden önceki ağabeylerimiz, büyüklerimiz de kendi çaplarında boş durmamış, hizmetlerini yürütmüşlerdi. Aklımda kaldığı kadarıyla, Rahmetli Hocamız Refik YEĞİNALTAY (ŞAŞIHÜSEYİNOĞLU) Rahmetli hocamız, Mevlüt OKAYER, eski PTT Başmüdürlerinden Sayın Muammer TÜRKOĞLU, Büyük Van aşığı ve tavizsiz bir Türk Milliyetçisi Merhum Üzeyir DAVUTOĞLU, Merhum gazeteci yazar Servet Rıfat MEHTERBAŞIOĞLU, Merhum Kaya KAYAÇELEBİ, Değerli Hocam rahmetli Kerim TUNCER Bey, Değerli Hocam Merhum Dursun UZEL, yine meslektaşım Ferit TAŞ, meslektaşım değerli arkadaşım Nurettin ÖZOK Bey, yine meslektaşım ve arkadaşım Mehmet GÜNDÜZ Bey, birde acizane bu satırların yazarı ve daha ismini hatırlayamadığım birçok hemşerimiz bu dava için gayret gösteriyorlardı.
Burada hemen altını çizerek bir hususu hatırlatmam gerekir ki, Üniversitenin açılması konusundaki çalışmalar 1950 yılından sonra daha da hız kazandı, daha da sistemli bir şekilde devam ediyordu. O yıllarda açılan ''VAN'I TANIMA VE TANITMA DERNEĞİ'' Van'la ilgili birçok araştırmalar yapmanın yanında, Üniversitenin Van'da bir an önce açılması hususunda da gayretleri takdire şayan bir biçimde devam etmişti.
Nitekim o yıllarda bu asil dernek '' ZEVE '' deki toplu şehitliği ortaya çıkarmış ve bu mübarek beldeyi resmi ziyaretgah haline getirmede resmi kurumlara konuyu götürerek gerekli olumlu cevabı almış, bu toplu şehitlik her İki Nisan Van'ın kurtuluş gününde ziyaret edilerek burada da anlamına uygun törenler gerçekleştirilmektedir. Mevcut Bidenin yaptırılması ve çevre düzenlemesi hususi ise Rahmetli Tayyar DABBAĞOĞLU, bu naçiz kardeşiniz, Rahmetli Kaya KAYAÇELEBİ 'nin önemli katkıları olmuştur. Bu ara abidenin yapımı konusunda Zamanın Başbakanı Merhum Ferit MELEN Bey'in ilgisini de burada hatırlatmakta bir vefa borcumuzdur. Ayrıca böylesine şehitliklerin korunmaya alınmasında o dönemin Genel Kurmay Başkanı Merhum Orgeneral Semih SANCAR' ın gösterdiği hassasiyeti de yine bir vefa borcu olarak hatırlatmalıyım. (Zeve konusu ayrı bir yazıda ele alınacaktır inşallah) Biz şimdi esas konumuza, üniversite konusuna dönelim.
1950'li yıllarda başlayan çalışmalar hız kesmemiş, 1960'lı yıllarda ve daha sonrasında da devam etmiştir. İlk teşebbüs 1968 yılında Rahmetli Tayyar DABBAĞOĞLU' nun başkanlığında, Doktor Merhum Ertuğrul YEĞİNALTAY, Dr. Özçelik OKAYER, Diş Tabibi Saadettin ÖZOK ve bazı isimlerini hatırlayamadığım hemşerilerimin girişimiyle ''Van Üniversite ve Yüksek Okulları Kurma Ve Yaşatma Derneği '' kurulmuştu. Bu dernek özellikle Merhum DABBAĞOĞLU' nun gayretleriyle çok önemli görevler yapmışlardır. Şimdi o hizmetleri kronolojik sıraya uygun olarak izah etmeye çalışacağım.
Değerli okurlarım, bu derneğin kurulmasından sonra yaptığı ilk kongrenin ardından yeni yönetim kurulunda bende yer almıştım. Rahmetli DABBAĞOĞLU her fırsatta diğer arkadaşlar meyanında özellikle bendenizi ve Hocam Dursun UZEL Bey'i çağırır dernekle ilgili çalışmalara katılırdım. 12 Mart 1971 ara dönemde, zamanın Milli Eğitim Bakanı Prof Dr. Orhan OĞUZ Bey Van'a gelmişlerdi. Merhum DABBAĞOĞLU bu sırada öğretmen okulu müdürü idi. Beni hemen telefonla arayarak Bakanın okulu ziyaret edeceğini, derhal gelin, kendilerine Üniversite ile ilgili bir dosya hazırlayıp sunalım dedi. O gün öğlen sonrası başlayan çalışmamız gecenin ikisinde son buldu. Olayı bütün detayları ile açıklayıp, belgeleriyle dosyaya koyduk. O gün henüz bilgisayar teknolojisi ülkemize girmemişti. Arkadaşlar arasında seri bir şekilde daktilo yazan kişi bendim. Bütün isteklerimizi ihtiva eden konuları yazarak dosyaya koyduk. Ertesi sabah Sayın Bakan Tayyar beyin makam odasında bizleri kabul ettiler. Tahminin 5-6 kişi kadardık. Konuyu Tayyar bey sayın Bakana açtılar. Olayın safahatını kendilerine özetledikten sonra, hazırladığımız dosyayı Bakan beye tevdi ettiler.
Sayın Bakan şu şayanı dikkat cevabı verdiler; 'Değerli arkadaşlarım, üniversite açmak, kurmak zannedildiği kadar kolay değildir. Bu iş fedakarlık ister. Samimiyet ister, memleket hizmetinde idealizm ister. Yoksa sadece mücessem bir binanın önüne bir levha asmakla Üniversite açılmış olmaz. Ben Eskişehir Anadolu Üniversitesinin nüvesini orada ticari ve İktisadi Bilimler Akademisinin açılması için zamanın YÖK başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına (o zaman YÖK Başkanlığı görevi aynı zamanda Milli Eğitim Bakanına aitti) verdiği taahhütname ile sözü edilen akademinin tam olarak rayına oturması bakımından orada beş yıl süreyle kalacağımı taahhüt ediyordum. Ve öyle de yaptım. 5 yıl süreyle aynı görevde kalarak, Eskişehir Anadolu Üniversitesinin kurulmasını sağladık. Şimdi, sizlerde bana Vanlı akademisyenlerden beş kişi bulun onlarda benim gibi beş yıl süreyle Van' da kalacaklarını taahhüt etsinler bende sizin istediğiniz üniversiteyi hemen açayım dediler.' Üzülerek ifade etmek gerekirse maalesef biz o beş kişilik akademisyeni bulamadık. Olay böylece bir süre askıda kaldı. Daha sonra hükümetlerde yeni bir yapılanma meydana geldi. vanhaber,haberlervan,ali laleci,köşe yazıları
Burada hemen altını çizerek bir hususu hatırlatmam gerekir ki, Üniversitenin açılması konusundaki çalışmalar 1950 yılından sonra daha da hız kazandı, daha da sistemli bir şekilde devam ediyordu. O yıllarda açılan ''VAN'I TANIMA VE TANITMA DERNEĞİ'' Van'la ilgili birçok araştırmalar yapmanın yanında, Üniversitenin Van'da bir an önce açılması hususunda da gayretleri takdire şayan bir biçimde devam etmişti.
Nitekim o yıllarda bu asil dernek '' ZEVE '' deki toplu şehitliği ortaya çıkarmış ve bu mübarek beldeyi resmi ziyaretgah haline getirmede resmi kurumlara konuyu götürerek gerekli olumlu cevabı almış, bu toplu şehitlik her İki Nisan Van'ın kurtuluş gününde ziyaret edilerek burada da anlamına uygun törenler gerçekleştirilmektedir. Mevcut Bidenin yaptırılması ve çevre düzenlemesi hususi ise Rahmetli Tayyar DABBAĞOĞLU, bu naçiz kardeşiniz, Rahmetli Kaya KAYAÇELEBİ 'nin önemli katkıları olmuştur. Bu ara abidenin yapımı konusunda Zamanın Başbakanı Merhum Ferit MELEN Bey'in ilgisini de burada hatırlatmakta bir vefa borcumuzdur. Ayrıca böylesine şehitliklerin korunmaya alınmasında o dönemin Genel Kurmay Başkanı Merhum Orgeneral Semih SANCAR' ın gösterdiği hassasiyeti de yine bir vefa borcu olarak hatırlatmalıyım. (Zeve konusu ayrı bir yazıda ele alınacaktır inşallah) Biz şimdi esas konumuza, üniversite konusuna dönelim.
1950'li yıllarda başlayan çalışmalar hız kesmemiş, 1960'lı yıllarda ve daha sonrasında da devam etmiştir. İlk teşebbüs 1968 yılında Rahmetli Tayyar DABBAĞOĞLU' nun başkanlığında, Doktor Merhum Ertuğrul YEĞİNALTAY, Dr. Özçelik OKAYER, Diş Tabibi Saadettin ÖZOK ve bazı isimlerini hatırlayamadığım hemşerilerimin girişimiyle ''Van Üniversite ve Yüksek Okulları Kurma Ve Yaşatma Derneği '' kurulmuştu. Bu dernek özellikle Merhum DABBAĞOĞLU' nun gayretleriyle çok önemli görevler yapmışlardır. Şimdi o hizmetleri kronolojik sıraya uygun olarak izah etmeye çalışacağım.
Değerli okurlarım, bu derneğin kurulmasından sonra yaptığı ilk kongrenin ardından yeni yönetim kurulunda bende yer almıştım. Rahmetli DABBAĞOĞLU her fırsatta diğer arkadaşlar meyanında özellikle bendenizi ve Hocam Dursun UZEL Bey'i çağırır dernekle ilgili çalışmalara katılırdım. 12 Mart 1971 ara dönemde, zamanın Milli Eğitim Bakanı Prof Dr. Orhan OĞUZ Bey Van'a gelmişlerdi. Merhum DABBAĞOĞLU bu sırada öğretmen okulu müdürü idi. Beni hemen telefonla arayarak Bakanın okulu ziyaret edeceğini, derhal gelin, kendilerine Üniversite ile ilgili bir dosya hazırlayıp sunalım dedi. O gün öğlen sonrası başlayan çalışmamız gecenin ikisinde son buldu. Olayı bütün detayları ile açıklayıp, belgeleriyle dosyaya koyduk. O gün henüz bilgisayar teknolojisi ülkemize girmemişti. Arkadaşlar arasında seri bir şekilde daktilo yazan kişi bendim. Bütün isteklerimizi ihtiva eden konuları yazarak dosyaya koyduk. Ertesi sabah Sayın Bakan Tayyar beyin makam odasında bizleri kabul ettiler. Tahminin 5-6 kişi kadardık. Konuyu Tayyar bey sayın Bakana açtılar. Olayın safahatını kendilerine özetledikten sonra, hazırladığımız dosyayı Bakan beye tevdi ettiler.
Sayın Bakan şu şayanı dikkat cevabı verdiler; 'Değerli arkadaşlarım, üniversite açmak, kurmak zannedildiği kadar kolay değildir. Bu iş fedakarlık ister. Samimiyet ister, memleket hizmetinde idealizm ister. Yoksa sadece mücessem bir binanın önüne bir levha asmakla Üniversite açılmış olmaz. Ben Eskişehir Anadolu Üniversitesinin nüvesini orada ticari ve İktisadi Bilimler Akademisinin açılması için zamanın YÖK başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına (o zaman YÖK Başkanlığı görevi aynı zamanda Milli Eğitim Bakanına aitti) verdiği taahhütname ile sözü edilen akademinin tam olarak rayına oturması bakımından orada beş yıl süreyle kalacağımı taahhüt ediyordum. Ve öyle de yaptım. 5 yıl süreyle aynı görevde kalarak, Eskişehir Anadolu Üniversitesinin kurulmasını sağladık. Şimdi, sizlerde bana Vanlı akademisyenlerden beş kişi bulun onlarda benim gibi beş yıl süreyle Van' da kalacaklarını taahhüt etsinler bende sizin istediğiniz üniversiteyi hemen açayım dediler.' Üzülerek ifade etmek gerekirse maalesef biz o beş kişilik akademisyeni bulamadık. Olay böylece bir süre askıda kaldı. Daha sonra hükümetlerde yeni bir yapılanma meydana geldi. vanhaber,haberlervan,ali laleci,köşe yazıları