YYÜ üzerine düşüncelerimiz (3)
1975 yılında milli cephe hükümetleri gündeme geldi. Süleyman DEMİREL Başkanlığında kurulan birinci MC hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığına getirilen Ali Naili ERDEM beyin eğitim konularındaki hassasiyetini biliyorduk. 1975 yılı ağustos ayı idi. Yüksek Öğretim kurulu (YÖK) nun Sayın Bakanın başkanlığında Ankara da toplanacağını öğrendik. Hemen Van' dan bir heyet teşkil edip Ankara ya gitmeyi kararlaştırdık. Bu heyette, Belediye Başkanı merhum Tayyar DABBAĞOĞLU' nun başkanlığında özellikle konuya aşina kişi ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir heyetle Ankara ya gidildi.
Heyette, merhum Tayyar beyin yanı sıra bu naçiz hemşerimiz, sendika temsilcisi olarak merhum Cafer AKKÖPRÜLÜ, tüccarlardan merhum Kazım EZBERCİ, Yol İş Van şube başkanı Halil ARPALI, İş adamı Merhum Mehmet KURALKAN, Eğitim Camiasından merhum Fahrettin UĞUR, Gazeteci merhum Servet MEHTERBAŞIOĞLU ve daha beni affetsinler ismini hatırlayamadığım bazı hemşerilerimizin de bulunduğu heyetle uçakla Ankara ya uçtuk. Ancak, orada öğrendik ki, YÖK toplantısı İstanbul'a alınmış. Tekrar oradan İstanbul'a uçakla geçtik. Toplantı ertesi gün saat 10:00' da İstanbul Üniversitesi Rektörlük salonunda yapılacaktı. Heyet olarak bazı firelerle ikinci gün saat 09:00' da Rektörlük binasının önünde Sayın Bakanı beklemeye başladık. Saat 10:50' de Sayın Bakan teşrif ettiler. Önünde bir grup görünce Bakan Bey, ne oluyor yol mu kesiliyor. Diye sordu? Heyet adına merhum Belediye Başkanımız Tayyar DABBAĞOĞLU; hayır Sayın Bakanım, bu bir yol kesme değil, karşılamadır. Siz değerli Bakanımızdan Atatürk ün vasiyeti olan Van Üniversitesinin açılması kararını YÖK' ten çıkarmanızdır. O sırada beraberinde bulunan müsteşar Ahmet Nihat ATAY beye baktılar ve kendisine tevdi edilen dosya ile birlikte Rektörlük binasına girdiler. Toplantı geç saatlere kadar devam etti. Bizler sonucu ancak ikinci gün sabah alabileceğimizi anlayınca oradan ayrıldık. Sabahleyin kalkar kalkmaz gazetelere baktık. Ve birde ne görelim. Bütün Gazetelerin başlıkları Van Üniversitesinin açılması kararı YÖK' ten çıktı diye haberlerle dolu. Bu çok sevindirici ve memnuniyet verici sonuç elbette ki hem bizleri hem de Vanlı hemşerilerimizi son derece sevindirmişti. Ben heyette aynı zamanda Van'ı Tanıma ve Tanıtma Cemiyeti başkanı olarak bulunduğumdan bütün gazeteleri alıp dernekte bir dosyaya koydurdum. Tam bu sırada da bendenizin tayini Van kız Öğretmen Okulu Müdürlüğüne çıktı. Van'a döndüğümde olaylar çoktan duyulmuş ve tüm hemşerilerim beni kutlarken, bazı çevrelerinde rahatsızlık duyduklarını müşahede ediyordum elbette.
Bizler YÖK' ten çıkan bu olumlu karardan sonra boş durmadık, özellikle Belediye Başkanı ve aynı zamanda Üniversite yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı merhum Tayyar DABBAĞOĞLU hemen Erzurum Atatürk Üniversitesi rektörü merhum Prof. Dr. Kemal BIYIKOĞLU ile temas sağlandı. Onunda desteği alındı. Merhum BIYIKOĞLU' nun bu konuda çok samimi hizmetlerini burada vurgulamalıyım. Hatta kendilerini Van'a davet ettiğimizde merhum belediye ayar memuru Abdurrahman CEBERRUT' un bahçesinde geniş çaplı bir yemek verilmişti. Ayrıca Edremit ilçemizde de ( O zaman Edremit Nahiye idi) yine bir başka davette yemek tertiplenmişti. Biz ısrarla Üniversitenin açılması için sayın BIYIKOĞLUN' dan Üniversitesinde Van Üniversitesi öğrencileri olarak açacağı bir dershane ile olayın bir an önce kuvveden fiile girmesini istiyorduk. Bu konuda kendileri ikna oldular ama bakanlıktan beklenen karar çıkmadıkça bunun mümkün olamayacağı aşikardı. İşte biz bu arayış içindeyken olay giderek gecikiyordu. Bu arada elim bir kaza sonucu Belediye Başkanı Tayyar DABBAĞOĞLU' nu kaybettik. Bu olay maalesef çalışmalarımızı büyük ölçüde etkiledi. Yine 1977 seçimlerinden sonra kurulan ikinci MC hükümeti de uzun ömürlü olmadı. Kısa sürede Adalet Partiden iki Milletvekilinin istifa etmesinin ardından Demirel hükümeti istifa etti. Böylece Ecevit CHP hükümetini kurdu. Bu hükümette beklendiği kadar uzun ömürlü ve başarılı olamadı. Yapılan ara seçimlerde altı milletvekili ve senatörü de adalet partisi kazanınca Ecevit hükümeti de istifa etti ve yeniden Demirel hükümeti kuruldu. 1979 yılı sonlarında kurulan bu hükümet de yaklaşık bir yıllık icraatından sonra 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesi ile iktidardan uzaklaştırıldı. Artık 1983 genel seçimlerine kadar ülkeyi Askeri idare, yani Milli Birlik Hükümeti yönetecekti. Bizler ise, yani Van' da Üniversite ve Yüksekokul Kurma ve Yaşatma Derneği mensupları, her fırsatı değerlendirmeyi gözden uzak tutmuyorduk. 09 Temmuz 1980 tarihinde yapılan referandumla yeni anayasa yanında Kenan EVREN paşada devlet başkanlığına seçilmiş bulunuyordu.
Artık yeni hükümette önemli ölçüde söz sahibi bulunan Kenan Paşanın durumunu dikkate alarak Van' dan da Üniversite için bir heyet teşkil edip Ankara ya gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu heyetin başında Kenan Paşanın harp okulundan arkadaşı olan emekli yarbay değerli hemşehrimiz İzzettin SARIMURATOĞLU Ankara ya gönderildi. Giden bu heyet Ankara dan eli boş dönmedi ve Kenan Paşanın emri ile Van' da Yüzüncü yıl adıyla bir Üniversite açılması müjdesini alarak Van' a döndüler. Zira o tarih 1981 yılı olması aynı zamanda Atatürk ünde doğumunun 100. yılı idi. Buna istinaden de Üniversiteye de Yüzüncü yıl üniversitesi adı verilmişti. Daha sonraki durum malum. Üniversite 20 Temmuz 1982 tarih ve 41 sayılı kanun hükmünde kararname ile kuruldu. Üniversitenin kurulmasını kolaylaştırmak bakımından Kız Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü binası olarak kullandığımız bina Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında yapılan bir protokolle üniversiteye devrolundu. Bundan sonra, daha önce Erzurum Atatürk Üniversitesinde Yüzüncü yıl üniversitesi adına kaydedilen Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri I. Yılı Erzurum da okuduktan sonra II. Yıl Van' a nakledildiler. Van' a nakledilen öğrencilerle 1982-1983 öğretim yılında alınan yeni öğrencilerle birlikte eğitim başladı. Üniversitenin ilk Rektörü de Prof. Dr. Hakkı ATUN' du.
Genel hatlarıyla Üniversitenin kuruluş safhası böyleydi. Belki benim de unutmuş olduğum hususlar olabilir. Ancak bunda bir kasıt aranmamalı. Zira hafıza-i beşer nisyan ile malumdur derler. İleride bu konuyu yeniden ele almak isteyen yazacakları hususlar için benim unuttuklarımı da ekleyerek, beklide benim yazdıklarımdan da faydalanma fırsatı bulmuş olurlar. Netice itibari ile yarım asır gecikmeli olsa da Van ve Vanlılar bekledikleri üniversitelerine kavuştular. Ancak Üniversitenin süratle yeni alanında eğitim ve öğretime başlaması gerekiyordu. Bu sıralarda yeni üniversite alanında (Yani bugünkü yerinde) yapılaşma çalışmaları ağır aksakta olsa devam ediyordu. Öncelikle yeni saha da (Bu sahayı da Belediye Başkanlığı döneminde merhum Tayyar DABBAĞOĞLU istimlak ederek almıştı. Anti parantez bunu da belirtmeliyim.) önce Fen-Edebiyat Fakültesi binasının inşaatı öncelikle bitirildi. Rektörlük makamı da geçici olarak bu binada bir süre devam etmişti. İlk Rektör Prof. Dr. Hakkı ATUN' un ayrılmasından sonra Prof. Dr. Nihat BAYŞU göreve atanmalarından kısa süre sonra hemen Fakülteyi ve makamını Kampüsteki yeni binalarına taşıdılar. Bu arada açılan yeni Ziraat Fakültesi de Fen- Edebiyat Fakültesinin boşalttığı binasına yerleştiler. Yani öğretmen okulu binasına. Bilindiği üzere Bülent Ulusu hükümeti çıkardığı yeni bir kanunla ülke genelinde 20 yılını doldurmuş memurların emekli edilmelerini ön görüyordu. Buna göre 20 yılını doldurmuş Memurlar dilekçelerini verme zorunluluğu ile karşı karşıya idiler. Emekli edileceklere ikramiyeleri % 25 fazlası ile ödenecekti. Eğer dilekçe verilmediği takdirde, re' sen emekli edilip, ikramiyeleri % 15 farkla ödenecekti. İşte bu satırların yazarı da bu kanunla emekliye ayrılan talihsizlerden biriydi. Ancak emekli olmakla her şey bitmedi. Yani hayata küsüp köşemize çekilmedik. Emekli olduktan sonra daha önce de sütunlarında köşe yazıları yazmış bulunduğum İki Nisan Gazetesinde, değerli ağabeyim Nail BAŞIBÜYÜK' ün gazetenin sorumlu Müdürlüğüne beni getirmesiyle hayatımda yeni bir sayfa açılmış oldu. İşte yaklaşık yirmi altı yıl süren bu süre içinde de memleketime bu sefer gazete sütunlarında yazdığım yazılar ve gazeteci olarak yine üniversitenin ve memleketimin geleceğini ilgilendiren meselelerle ilgilenmekten geri durmadık.
vanhaber,haberlervan,ali laleci,köşe yazıları
Heyette, merhum Tayyar beyin yanı sıra bu naçiz hemşerimiz, sendika temsilcisi olarak merhum Cafer AKKÖPRÜLÜ, tüccarlardan merhum Kazım EZBERCİ, Yol İş Van şube başkanı Halil ARPALI, İş adamı Merhum Mehmet KURALKAN, Eğitim Camiasından merhum Fahrettin UĞUR, Gazeteci merhum Servet MEHTERBAŞIOĞLU ve daha beni affetsinler ismini hatırlayamadığım bazı hemşerilerimizin de bulunduğu heyetle uçakla Ankara ya uçtuk. Ancak, orada öğrendik ki, YÖK toplantısı İstanbul'a alınmış. Tekrar oradan İstanbul'a uçakla geçtik. Toplantı ertesi gün saat 10:00' da İstanbul Üniversitesi Rektörlük salonunda yapılacaktı. Heyet olarak bazı firelerle ikinci gün saat 09:00' da Rektörlük binasının önünde Sayın Bakanı beklemeye başladık. Saat 10:50' de Sayın Bakan teşrif ettiler. Önünde bir grup görünce Bakan Bey, ne oluyor yol mu kesiliyor. Diye sordu? Heyet adına merhum Belediye Başkanımız Tayyar DABBAĞOĞLU; hayır Sayın Bakanım, bu bir yol kesme değil, karşılamadır. Siz değerli Bakanımızdan Atatürk ün vasiyeti olan Van Üniversitesinin açılması kararını YÖK' ten çıkarmanızdır. O sırada beraberinde bulunan müsteşar Ahmet Nihat ATAY beye baktılar ve kendisine tevdi edilen dosya ile birlikte Rektörlük binasına girdiler. Toplantı geç saatlere kadar devam etti. Bizler sonucu ancak ikinci gün sabah alabileceğimizi anlayınca oradan ayrıldık. Sabahleyin kalkar kalkmaz gazetelere baktık. Ve birde ne görelim. Bütün Gazetelerin başlıkları Van Üniversitesinin açılması kararı YÖK' ten çıktı diye haberlerle dolu. Bu çok sevindirici ve memnuniyet verici sonuç elbette ki hem bizleri hem de Vanlı hemşerilerimizi son derece sevindirmişti. Ben heyette aynı zamanda Van'ı Tanıma ve Tanıtma Cemiyeti başkanı olarak bulunduğumdan bütün gazeteleri alıp dernekte bir dosyaya koydurdum. Tam bu sırada da bendenizin tayini Van kız Öğretmen Okulu Müdürlüğüne çıktı. Van'a döndüğümde olaylar çoktan duyulmuş ve tüm hemşerilerim beni kutlarken, bazı çevrelerinde rahatsızlık duyduklarını müşahede ediyordum elbette.
Bizler YÖK' ten çıkan bu olumlu karardan sonra boş durmadık, özellikle Belediye Başkanı ve aynı zamanda Üniversite yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı merhum Tayyar DABBAĞOĞLU hemen Erzurum Atatürk Üniversitesi rektörü merhum Prof. Dr. Kemal BIYIKOĞLU ile temas sağlandı. Onunda desteği alındı. Merhum BIYIKOĞLU' nun bu konuda çok samimi hizmetlerini burada vurgulamalıyım. Hatta kendilerini Van'a davet ettiğimizde merhum belediye ayar memuru Abdurrahman CEBERRUT' un bahçesinde geniş çaplı bir yemek verilmişti. Ayrıca Edremit ilçemizde de ( O zaman Edremit Nahiye idi) yine bir başka davette yemek tertiplenmişti. Biz ısrarla Üniversitenin açılması için sayın BIYIKOĞLUN' dan Üniversitesinde Van Üniversitesi öğrencileri olarak açacağı bir dershane ile olayın bir an önce kuvveden fiile girmesini istiyorduk. Bu konuda kendileri ikna oldular ama bakanlıktan beklenen karar çıkmadıkça bunun mümkün olamayacağı aşikardı. İşte biz bu arayış içindeyken olay giderek gecikiyordu. Bu arada elim bir kaza sonucu Belediye Başkanı Tayyar DABBAĞOĞLU' nu kaybettik. Bu olay maalesef çalışmalarımızı büyük ölçüde etkiledi. Yine 1977 seçimlerinden sonra kurulan ikinci MC hükümeti de uzun ömürlü olmadı. Kısa sürede Adalet Partiden iki Milletvekilinin istifa etmesinin ardından Demirel hükümeti istifa etti. Böylece Ecevit CHP hükümetini kurdu. Bu hükümette beklendiği kadar uzun ömürlü ve başarılı olamadı. Yapılan ara seçimlerde altı milletvekili ve senatörü de adalet partisi kazanınca Ecevit hükümeti de istifa etti ve yeniden Demirel hükümeti kuruldu. 1979 yılı sonlarında kurulan bu hükümet de yaklaşık bir yıllık icraatından sonra 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesi ile iktidardan uzaklaştırıldı. Artık 1983 genel seçimlerine kadar ülkeyi Askeri idare, yani Milli Birlik Hükümeti yönetecekti. Bizler ise, yani Van' da Üniversite ve Yüksekokul Kurma ve Yaşatma Derneği mensupları, her fırsatı değerlendirmeyi gözden uzak tutmuyorduk. 09 Temmuz 1980 tarihinde yapılan referandumla yeni anayasa yanında Kenan EVREN paşada devlet başkanlığına seçilmiş bulunuyordu.
Artık yeni hükümette önemli ölçüde söz sahibi bulunan Kenan Paşanın durumunu dikkate alarak Van' dan da Üniversite için bir heyet teşkil edip Ankara ya gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu heyetin başında Kenan Paşanın harp okulundan arkadaşı olan emekli yarbay değerli hemşehrimiz İzzettin SARIMURATOĞLU Ankara ya gönderildi. Giden bu heyet Ankara dan eli boş dönmedi ve Kenan Paşanın emri ile Van' da Yüzüncü yıl adıyla bir Üniversite açılması müjdesini alarak Van' a döndüler. Zira o tarih 1981 yılı olması aynı zamanda Atatürk ünde doğumunun 100. yılı idi. Buna istinaden de Üniversiteye de Yüzüncü yıl üniversitesi adı verilmişti. Daha sonraki durum malum. Üniversite 20 Temmuz 1982 tarih ve 41 sayılı kanun hükmünde kararname ile kuruldu. Üniversitenin kurulmasını kolaylaştırmak bakımından Kız Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü binası olarak kullandığımız bina Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında yapılan bir protokolle üniversiteye devrolundu. Bundan sonra, daha önce Erzurum Atatürk Üniversitesinde Yüzüncü yıl üniversitesi adına kaydedilen Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri I. Yılı Erzurum da okuduktan sonra II. Yıl Van' a nakledildiler. Van' a nakledilen öğrencilerle 1982-1983 öğretim yılında alınan yeni öğrencilerle birlikte eğitim başladı. Üniversitenin ilk Rektörü de Prof. Dr. Hakkı ATUN' du.
Genel hatlarıyla Üniversitenin kuruluş safhası böyleydi. Belki benim de unutmuş olduğum hususlar olabilir. Ancak bunda bir kasıt aranmamalı. Zira hafıza-i beşer nisyan ile malumdur derler. İleride bu konuyu yeniden ele almak isteyen yazacakları hususlar için benim unuttuklarımı da ekleyerek, beklide benim yazdıklarımdan da faydalanma fırsatı bulmuş olurlar. Netice itibari ile yarım asır gecikmeli olsa da Van ve Vanlılar bekledikleri üniversitelerine kavuştular. Ancak Üniversitenin süratle yeni alanında eğitim ve öğretime başlaması gerekiyordu. Bu sıralarda yeni üniversite alanında (Yani bugünkü yerinde) yapılaşma çalışmaları ağır aksakta olsa devam ediyordu. Öncelikle yeni saha da (Bu sahayı da Belediye Başkanlığı döneminde merhum Tayyar DABBAĞOĞLU istimlak ederek almıştı. Anti parantez bunu da belirtmeliyim.) önce Fen-Edebiyat Fakültesi binasının inşaatı öncelikle bitirildi. Rektörlük makamı da geçici olarak bu binada bir süre devam etmişti. İlk Rektör Prof. Dr. Hakkı ATUN' un ayrılmasından sonra Prof. Dr. Nihat BAYŞU göreve atanmalarından kısa süre sonra hemen Fakülteyi ve makamını Kampüsteki yeni binalarına taşıdılar. Bu arada açılan yeni Ziraat Fakültesi de Fen- Edebiyat Fakültesinin boşalttığı binasına yerleştiler. Yani öğretmen okulu binasına. Bilindiği üzere Bülent Ulusu hükümeti çıkardığı yeni bir kanunla ülke genelinde 20 yılını doldurmuş memurların emekli edilmelerini ön görüyordu. Buna göre 20 yılını doldurmuş Memurlar dilekçelerini verme zorunluluğu ile karşı karşıya idiler. Emekli edileceklere ikramiyeleri % 25 fazlası ile ödenecekti. Eğer dilekçe verilmediği takdirde, re' sen emekli edilip, ikramiyeleri % 15 farkla ödenecekti. İşte bu satırların yazarı da bu kanunla emekliye ayrılan talihsizlerden biriydi. Ancak emekli olmakla her şey bitmedi. Yani hayata küsüp köşemize çekilmedik. Emekli olduktan sonra daha önce de sütunlarında köşe yazıları yazmış bulunduğum İki Nisan Gazetesinde, değerli ağabeyim Nail BAŞIBÜYÜK' ün gazetenin sorumlu Müdürlüğüne beni getirmesiyle hayatımda yeni bir sayfa açılmış oldu. İşte yaklaşık yirmi altı yıl süren bu süre içinde de memleketime bu sefer gazete sütunlarında yazdığım yazılar ve gazeteci olarak yine üniversitenin ve memleketimin geleceğini ilgilendiren meselelerle ilgilenmekten geri durmadık.
vanhaber,haberlervan,ali laleci,köşe yazıları