Zeki Müren

O’nu henüz yeni yetme bir çocukken tanımıştım. Bahçıvan Geldi adlı filmi ülkenin her yerinde büyük ilgi görüyordu. O filmi Emek Sineması Van’da gösterime sunduğunda sinema kapısının önünde kuyruklar oluşmuştu.

O'nu henüz yeni yetme bir çocukken tanımıştım. Bahçıvan Geldi adlı filmi ülkenin her yerinde büyük ilgi görüyordu. O filmi Emek Sineması Van'da gösterime sunduğunda sinema kapısının önünde kuyruklar oluşmuştu.

O filme bizi Sultan Halamız götürmüştü. Onca kalabalığı yara yara girdiğimiz salon hınca hınç doluydu.

Emek sinemasının salonu henüz o devasa salonuyla hizmette değildi. Dolayısıyla seyirci alan o küçük alanında o filmi izlemek bir şanstı.

Türkçe öğretmenlerimiz Türkçe'yi en güzel kullanan sanatçı olarak onu örnek gösterirlerdi.

“Tonlama, diksiyon ve yaymadan dilimizi kullanan ender isim odur.” Demişlerdi.

Bodrum'da bir süre işçi olan teyzemizin oğlu Sülhattin Çağan Sanat Güneşi ile tanıştığında çektirdiği fotoğrafı kalbinin üzerinde taşırdı:

“Abi ben hayatımda böylesine alçak gönüllü insan görmedim. O şaşalı hayatın zirvesinde olan o büyük sanatçı Bodrum'da bizlerle oturur, yarenlik eder, gözlerimizin içine bakarak can kulağıyla dinlerdi. Onun o yaklaşımı saygımızı ikiye katlardı.

Ve eklerdi:

“Bizi asla reklâm aracı olarak kullanmadı. Zaten onun reklâma ihtiyacı yoktu ki!”

Sanatçı olmak belirli bir zümrenin sanatçısı olmak değildir. Ya da zengin sofralarının veya sarayların sanatçısı olmak hiç değil. O muhteşem sesin sahibiydi ve engin müzik eğitimine vakıftı. Bütün bu meziyetlerini halkına saygıyla sunardı.

Zeki Müren hiçbir konserinde seyircisine sırtını dönmezdi. Yüzlerce televizyon programında onun seyircisine sırtını dönerek sanatını icra ettiğini göremezsiniz.

Gün geldi sağlığındaki olumsuzluklar yüzünden zor günler yaşadı. Ve bir gün tamam dedi, sahnelere veda etti. Veda ederken de:

“Beni yaratan halktır. Benden yana ne varsa onlara helal olsun!” Dedi.

Rahmet ve saygıyla anıyorum.

Bakmadan Geçme