Anadolu'nun Buğulu Sesi: Kaval
Yağmur sonrası buğulu penceremden dağın eteklerine kadar inen sisi izlerken bir kaval sesi sızdı odama. Sanki bir günahtan arınırmışçasına insan ruhunun en inatçı pasını siliyor gibiydi. Hüznün penceresini araladım ve dertli kavalı aldım düşlerime. Hüzün en kırılgan yerinden çıt diye kırılarak gönlümün başköşesinde yerini bulmuştu.
Yağmur sonrası buğulu penceremden dağın eteklerine kadar inen sisi izlerken bir kaval sesi sızdı odama. Sanki bir günahtan arınırmışçasına insan ruhunun en inatçı pasını siliyor gibiydi. Hüznün penceresini araladım ve dertli kavalı aldım düşlerime. Hüzün en kırılgan yerinden çıt diye kırılarak gönlümün başköşesinde yerini bulmuştu.
Bu buğulu, gizemli ses tüm yaşamı tarif etmenin belki de sözsüz ifadesiydi. İnsanın iliklerine, ruhunun zerresine kadar yayılan içli bir haykırışın sesiydi bu ses.
Dokunaklı etkileyici sesiyle kaval insanlık tarihinin en eski enstrümanı, tüm üflemeli çalgıların atasıdır. Kültürümüzde binlerce yıllık geleneği olan bu müzik aleti oldukça otantik bir yere sahiptir. Onun için "nefesin özgürlüğünü bulduğu enstrüman" da diyebiliriz. Çünkü çalanın özü kadar gür çıkar sesi. Dinleyenin gönlüne dokunur, hüznün diyarına götürür. Bazen sevinci bazen de kederi ayrılığı, çileyi, gurbetliği üfler. Sizi kaygıdan huzura taşıyan ilahi bir güç gibi sesindeki yanık tınıda adeta inler…
Ses alanının ve perde yapısının genişliğinden dolayı duyguyu en iyi yansıtan enstrümandır. Bundan dolayı kaval halk türkülerinin başarılı bir şekilde icra edilmesine olanak sağlar. Anadolu insanı için kutsal bir alet olan kaval yüzyıllar boyunca duyguların dile getirilmesinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
O kadife ve buğulu ses bir duygu deryasıdır. Bir nefesin ağacın sesine dönüşmesidir. Yamaçlardan dalga dalga ovalara süzülen ve rüzgara karışan bazen sevinç, bazen kederli bir kadının gözyaşıdır. Kimi zaman bir çocuğun sıcacık gülümsemesi olur. Kimi zaman da alın teriyle sofraya gelen ve sıcacık dumanı tüten ekmeğin, emeğin, huzurun sesidir. Sıcacık ellerin birleştiği, bedenlerin sımsıkı kucaklaştığı bir duygunun sesidir kaval. Yaşamın izlerini bu derin kültürel doku içinde görmeği mümkün kılan kederin akışıdır.