Van'daki sayıları 30-40.000 civarında olan Ermeniler, ellerinde binlerce mavzer tabancası, çok miktarda filinta ve tüfekle, halkımıza en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları katliamlarla vermişlerdir. Daha çok Ruslar hesabına casusluk yapmış, seferberlikte yapılan askere alma çağrısına uymayıp askerden kaçmış, askerde silâhaltında olanlar da silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana ihanet" suçunu topluca işlemişlerdir. Seferberliğin başlangıcında, birliklerimize karşı çeteler halinde saldırmış,Ruslarla birlikte yaklaşık 80 bin insanımızı katletmişlerdir.
Katliam esnasında ise asker sivil demeden önlerine kim gelmiş ise öldürmüş, özelliklede sivil halk üzerinde binlerce katliam yaptıkları hepimizce bilinen gerçeklerdendir. Bunlardan Zeve Köyün de, Çavuşoğlu Samanlığında olan katliamlar yapılan kazılar neticesinde bulunan toplu mezarlarda ıspatlanmış olduğu yine herkes tarafından bilinmektedir.Bir kaç köyün sivil halkını bir araya toplayarak Zeveye,ÇavuşköySamanlığı denilen yere getirilerek evlere ve ahırlara doldurulup delici ve kesici aletlerlebinlerce vatandaşımıza işkence yaptıktan sonra üzerlerine ateş açıp bütün evleri yaktıklarını birçoğumuz yaşlı dedelerimizden veya ninelerimizden de duymuşsuzdur.
Bütün bu katliamların ispatı elbet deki tarihçilerimizin görevidir.Bu konuda üzerlerine düşen görevleri yerine getirdiklerinden de en ufak bir tereddüttüm yok.Dün birçok gazetenin manşeti olduğu gibi kendi gazetemizin internet sayfasındabir süre manşet olan bir haber üzerinde durmak istiyorum. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu Hocamızın çok değerli tespit ve çağrısını yerinde ve zamanında olduğunu yinelemekte fayda gördüm.
Saygıdeğer Hocamızın isteği şöyle " Van'daki Akdamar Kilisesi ibadete açıldı. Ama bakın bunu yaparken bir şeyi göz önünde tutmadık, unuttuk bazı şeyleri. Van 1915'te Ermeni ve Rusların birlikte saldırıları sonrası düştü. 80 bin insan öldürüldü ve burada 50 Türk kadını alınarak Akdamar Kilisesi'ne götürülmek istendi. Götürülürken, kadınlar iffetlerini korumak için kendilerini göle attı ve iffetlerini korudu. Ama maalesef biz onlar için oraya bir iffet anıtı dikemedik."Diyor. Peki, sizce de yerinde bir istek değil mi?
Birçok yerde yer alan örneğin;Kastamonu merkezdeki Şehit Şerife Bacı Anıtına benzer veyaKara Fatma Anıtı gibi bir anıt dikilmesi fikrini gönülden destekliyor çok yerinde bir istek olduğunu söylemek istiyorum.Kendi iffetlerini korumak için hayatlarını feda eden 50 kahraman kadınımız bence simgeleştirilip anıt haline getirilmelidir.Dünyanın pek çok ülkesinde sokaklarında sayısız anıtlara rastlanır. Her millet kendi bölgesine ait olayın kişinin anısı adına anıtlar yaparlar. Çünkü bazen bir olayı ya da bir kişinin yaptıklarının anlatılması, gelecek nesillere ulaştırılmasının en güzel yolu görsellikten geçer. Bu bağlamda kahraman 50 yürekli kadına, yapılan zulmü canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için anıt yapmak zor olmasa gerek.
İçlerinde bazılarının anne olduğu 50 cesur kahramanı mademki Anneler Günü kutlanıyor bu günün anısına anıt dikilip bir sonraki senenin Anneler Gününe yetiştirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Anıt, adından da belli. O anı yaşanmışı ya da yaşayan kişiyi ölümsüzleştirmek. Yaşanan bir olayı, ya da bir kişiyi gelecek nesillerin hatırlaması, anması için gözle görülür büyüklükte ve sembol niteliğinde olan yapıt. Yapılan zulme karşı direnen 50 yürekli kadının yaptıkları anıtsal bir olay. O halde saygıdeğer büyüklerimize hatırlatmak babında, anıtsal iffeti. İffet anıtına dönüştürmeyi saygıdeğer hocam gibi bir kez de ben hatırlatmak istedim.Sevgilerimle…
Not: Günler öncesinden Evliya Çelebi'nin gözüyle Amsterdam'daki finalin Fenerbahçe ile Chelsea arasında yapılacağını yazdım. İnşallah yanılmam. Yarın akşam zorlu bir 90 dakika ya da uzatma maçı oynayacağız. Dualar ile bu dileğimizin gerçekleşeceğini diliyorum. Takımımızın Allah yardımcısı olsun, final maçı bizimle olsun…
