A 50 yaşında ve iki çocuk annesiydi. Evin geçimini birden üstlenmesi gerekti. Herhangi bir mal varlığı ve birikimi olmadığından, 20 yıl önce geride bıraktığı iş hayatına bir an önce girmesi gerekiyordu. Evini geçindirecek, çocuklarını okutacaktı. Çocuklarının sıkıntı çekmesini istemiyor, onlara bırakılacak en büyük mirasın okutmak olduğuna inanıyordu. Ve iş aramaya başladı. Çocukları 15 ve 20 yaşlarındaydı. "Anne sen çalışma, biz okumayalım, çalışırız" demişlerdi ama ikna edememişlerdi annelerini. Zamanında memur olarak çalışmasına rağmen, içinde bulunduğu durum itibariyle memurluk şöyle dursun, iş seçme şansı da yoktu. Ve günün birinde iş buldu. Gözlerinin içi parlamıştı haberi çocuklarına verirken. Aynı heyecan çocuklarında oluşamadı.
Her sabah erkenden evden çıkardı. Kızı da her sabah gizlice pencereden onun gidişini yaşlı gözlerle seyrederdi. Başında örtüsü, üstünde 10 yıllık paltosuyla, ağır ağır yürüyordu. Kim için? Ne için? Çocukları için, onlar okusun diye. Nereye gidiyordu. Kaç apartman dolaşıyor, günde kaç kat çıkıp iniyordu.50 yaşındaydı ve ev hanımlarına ev aletleri-gereçleri pazarlama işini sevgiyle yapıyordu. Bu gücü nerden buluyordu.
Akşam olup, yemek yapmak için aldığı malzeme ve ekmekle eve geldiğinde görevini yapmış olmanın gururu ve sevinciyle tüm yorgunluğunu gizlemeye çalışıyordu.
Soğuk kış günlerinde devam eden bu süreçte, kızının dikkatini çekmişti annesinin zayıflığı. O kadar yoruluyor ve o kadar az yemek yiyordu ki annesi. Zaten ne zaman evde nadiren pişen yemeklerden yapılsa, anne ne hikmetse o günlerde tok oluyordu. Bu bahaneyi yutturmaya çalışıyordu ama çocukları da buna toktu. Bu durum devam etti yıllarca. Sonrasında anne zatürre olmuş, bunu da gizlemeyi başarmıştı. Malum, "dengeli beslenin ve sıcak ortamlarda bulunun" önerisi içinde bulunulan şartlara uymuyordu pek. Yıllar birbiri ardına geçiyordu. O çalışmaya devam ederken, çocukları da okumaya devam ediyordu. Nihayet amacına ulaşmıştı ve çocukları mezun olmuştu.
Çocukları annelerine minnettardı, her çocuk gibi. Annelerinin hakkını nasıl ödeyeceklerini sık sık düşünmelerine rağmen, ne yaparlarsa yapsınlar ödeyemeyeceklerinin farkındaydılar. Bu durumda bile anneleri yine imdatlarına yetişiyor, "insanlara faydalı olursanız beni memnun edersiniz" diyordu. Şimdi bu anne ne yapıyor biliyor musunuz? Sizin şu an okuduğunuz yazıyı yazana, hala sevgi dolu gözlerle bakıyor.
Anneler çocukları için her türlü fedakarlığa katlanır. Neden?
Şefkatle davranırlar, tahammül ederler her türlü zorluğa ve çocuklarına.
Bizler ister kadın ister erkek, ister genç ister yaşlı olalım fark etmez. Önemli olan anne gibi olmak. O sevgiyle, o güçle, o sabırla diğerlerine bakabilmek ve öyle davranmak.
Tüm annelerin ellerinden öper, anneler gününü kutlarım.
VAN HABER, HABERLER VAN