Annemin Reyhan Kokardı Elleri
Binaların gri tonlardaki soğukluğu, içi dolu insansız büyük apartman daireleri ve burada kabuğuna çekilerek sürdürülen yaşamlar beni hep uzaklaştırır bu mekânlardan.
Binaların gri tonlardaki soğukluğu, içi dolu insansız büyük apartman daireleri ve burada kabuğuna çekilerek sürdürülen yaşamlar beni hep uzaklaştırır bu mekânlardan.
Hep bir kaygı taşırım ve yalnızlaşırım. Ruhuma yapışan zamanın pasını toprak damlı evlerin kireç duvarlarına silerek temizlerim. Hiç bir şey damı toprak, duvarı kireçle sıvanmış olan evler gibi ısıtamaz yüreğimi.
Tek katlı, uzun geniş avlulu bu toprak damlı, kerpiç duvarlı, kireçle sıvanmış evlerin avlularında illaki bir tulumba bulunurdu. Günümüzde bahçe aksesuarı olarak kullanılan tulumbalar bir hane için en önemli, en elzem araçtı. Tulumbadan çekilen buz gibi su ile kapı önleri sulanıp süpürülürken bahçede bulunan ağaç, çiçek ve bitkiler de sulanırdı.
Avluda bulunan tulumbalar kadar vazgeçilmez bir mekan vardı ki o da evin içinde bulunurdu. Salona açılan odaların dışında mutfağa bitişik en dip alanda bulunan serin kilerler evin en önemli bölümüydü. Kiler geniş ailelerin kullanımında vazgeçilmez bir unsurdu.
İşte bu toprak damlı evlerde karların içine doğan çocuklardık biz. Dünyanın kalp atışını sanki buradan hissederdik. Kışın burası farklı bir gezegendi.
Çetin geçen kış sonrası karlar eriyip bahar gözünü açarak uyanınca kar altında kalan her şey ortaya çıkardı. En çok ta gelişi güzel atılmış meyve kabukları, karda düşürülen kaybedilen eldivenler, atkılar, hırkalar, çocuk patikleri vs. bütün bunlar biz çocuklara ilkbaharın gelişinin bir göstergesiydi.