- Haberler
- Sağlık
- Aşı hakkında merak edilen soruları yanıtlayan Prof. Dr. Saçar'dan 'Aşı olun' çağrısı
Aşı hakkında merak edilen soruları yanıtlayan Prof. Dr. Saçar'dan 'Aşı olun' çağrısı
Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Suzan Saçar, korona virüs aşıları hakkında merak edilen soruları yanıtlayarak, vatandaşları aşı olmaya davet etti.
Geçtiğimiz günlerde Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji branşında göreve başlayan Prof. Dr. Suzan Saçar, korona virüs aşıları hakkında merak edilen birçok soruya cevap verdi.
Covid-19 enfeksiyonunun son derece bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saçar, Dünya Sağlık Örgütü'nün bu hastalığı bir pandemi ilan etmesinden sonra bilimsel yayınların ve sağlık bakanlığının kılavuzları doğrultusunda hareket ettiklerini belirtti.
Prof. Dr. Suzan Saçar, “Hastalık kişiden kişiye çok farklı şekilde seyrediyor. Bazı risk faktörleri hastalığın daha ağır seyretmesine neden oluyor. Örneğin; ileri yaş, bağışıklık sistemi bozukluğu, kanser tedavisi, organ nakli, madde bağımlılığı, kortizon gibi bağışıklığı baskılayan ilaçların kullanımı, obezite, kalp, şeker, tansiyon hastalığı, astım gibi kronik rahatsızlıkları daha ağır seyretmesine neden oluyor. Hastalığın kimde nasıl seyredeceği ile ilgili yüzde yüz öngörülemiyor. Bazı hastalarda belirtisiz seyrederken bazı hastalarda ölüme sebep oluyor. Hastalığa bakmak gerekirse üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları (pnömoni), kalp enfeksiyonları, ritim bozukluğu, kalp yetmezliği, kalp dokusunun enfeksiyonları, karaciğer, böbrek yetmezliği, miyokardit ve ani ölümlere sebep olmaktadır” dedi.
Aşılar ve gerekliliği konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Saçar, “Covid-19 aşıları, hastalığa yakalanmamıza gerek kalmadan vücudumuzun Covid-19'a neden olan virüse karşı bağışıklık geliştirmesine yardımcı olur. mRNA aşıları, hücrelerimize virüse özgü zararsız bir proteinin nasıl yapılacağına ilişkin talimatlar veren materyal içerir. Hücrelerimiz proteinin kopyalarını yaptıktan sonra, aşıdaki genetik materyali yok ederler. Vücudumuz, proteinin orada olmaması gerektiğini kabul eder ve gelecekte enfekte olursak Covid-19'a neden olan virüsle nasıl savaşılacağını hatırlayacak T-lenfositleri ve B-lenfositleri üretir. Bazen aşılamadan sonra bağışıklık oluşturma süreci ateş gibi semptomlara neden olur. Bu semptomlar normaldir ve vücudun bağışıklık oluşturduğunun işaretleridir. BionTech gibi mRNA aşıları kişinin DNA'sında değişikliğe yol açmaz, kişinin DNA'sı ile etkileşime geçmez. Kişiye Covid-19 aşısından Covid-19 bulaşmaz veya hastalığı başkasına yayamaz. Aşı Covid-19 enfeksiyonuna yola açan canlı virüsü içermez, bu nedenle hastalığa yol açmaz. Aşılar Delta varyantı dahil olmak üzere Covid-19 varyantlarına bağlı ciddi hastalık ve ölüme karşı yüksek düzey koruma sağlar. Ne kadar çok insan aşılanırsa virüsün yayılma ve yeni varyantlar geliştirme imkanı azalır. Aşılanma kişinin kendisinin ve ailesinin Covid-19 enfeksiyonundan korumak için en iyi yoldur. Korona virüsüne karşı tam aşılanmış kişilerde Covid-19 enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatma ihtimali ve ölüm riski en az 10 kat daha düşüktür” diye konuştu.
Aşının hızlı ve kısa sürede bulunmasında mRNA yönteminin daha önceden biliniyor olmasının etkili olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Saçar, “mRNA tedavi yöntemleri son 10 yıldır araştırılan tedavi yöntemleriydi. Korona virüsle mücadele de temeli olan ve farklı hastalıklarda (Kalp ilaçlarında, hepatitlerde) zaten araştırılıyor olan bu yöntem süreci hızlandırdı ve kısa sürede aşı sonuçlarına ulaşıldı. Elinizde kod olduğu zaman yeni uygulamalara hızla geçilebiliyor, yani bir lego gibi bütünü hazırlanmış, bir parçasını alıyorsunuz, yerine başka parça koyuyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Hastalıktan kurtulmanın en önemli etkeni aşı”
Aşılamanın önemi ve bu konuda aleyhte yapılan söylemlere de değinen Prof. Dr. Saçar, şu uyarılarda bulundu:
“Bu söylemler tamamen bilimden uzak bir argüman ve ağırlıklı olarak mRNA aşılarını hedefliyor ama tabii ki bununla sınırlı değil. Komplikasyonlara gelince Covid-19 aşılarının komplikasyonları enfekte ilk 8 haftada iki gün içinde olmak üzere görülüyor. Uzun vadede görülen bir aşı komplikasyonu yok. Aşının miyokardit yani kalpteki miyokard kasının iltihaplanması ya da enfeksiyonuna sebep olduğuyla ilgili çalışmalar var ama kabaca 1 milyonda bir kişide rastlanıyor. Korona virüsle enfekte olan hastalarda ise en az yüzde 4 kişide görülüyor. Aşılama sonrası miyokardit olan biri de hemen basına düşüyor ve haber oluyor. Bu da aşı karşıtlığına sebep oluyor. Oysaki bizim bu hastalıktan kurtulmak için şu anda en önemli ve en etkili yöntemimiz aşılanmadır. Bu sebeple aşı son derece önemlidir. Ülkemizde uygulanan korona aşılarının en az iki doz yapılması gerekiyor. Şimdilerde 3. ve 4. dozlar için de haklar oluşmaya başladı. İsteğe bağlı olarak 3 dozu olmayı talep edilebilir. Gerekli durumlarda da 4. doz uygulanabiliyor. İlk iki doz arasında da 3 haftayla bir ay olması gerekiyor. Bununla birlikte iki aşı arasındaki sürenin 42 güne kadar uzatılabileceği de belirtilmekte ama diyelim ki bugün aşı olduk, 2. dozu olmayı unuttuk sonra 2-3 ay aklımıza geldi. Bu durumda aşılanmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz” dedi.
Aşıyı kimlerin yaptırabileceği ve aş konusundaki çekinler hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Saçar, “12 yaşından büyük herkes aşı yaptırabiliyor. Gebeler ve emzirme döneminde ki anneler de dahil olmak üzere herkes aşı yaptırabilir. Birinci dozu olmuş ve ciddi alerjik reaksiyonlar geçirenler, çok ciddi olmasa da aşıdan sonra dört saat içerisinde solunum sıkıntısı ve döküntü gibi ani alerjik reaksiyon geçirenlerin aşı olmamaları ya da tekrar değerlendirilmeleri öneriliyor. Aşının içerisinde etik olmayan hiçbir şey yok. Coğrafyamızda etik kabul edilmeyen domuz ürünleri yok. Aşılarda genelde yumurta hücresi bulunur bu aşılarda o da yok. Yumurta alerjisi olanlarda aşılama yaptırabilir. Korona aşılarında embriyo hücreleri de yer almıyor. Aşıların hiç birinde içerisinde etik olmayan bir şey yok o yüzden vatandaşlarımızın içi rahat edebilir. Hiçbir aşı şimdiye kadar kısırlığa neden olmuş değil korona virüs aşıları için böyle bir şey söylemek doğru değil. Yani üretilen aşılar kısırlığa sebep olmadığı gibi hastalık da kısırlığa neden olmuyor. Şimdiye kadar milyonlarca insan aşı yapıldı ama hiçbirinde uzun ve kalıcı yan etki görülmedi. Hepsi kısa süreli ve geçici etkiler oldu” şeklinde konuştu.
Hastalığı atlatanlar da aşı olmalı mı?
“Covid-19'u atlatan bir kişinin mutlaka aşılanması gerekiyor” diyen Prof. Dr. Saçar, uyarılarını şu ifadelerle tamamladı:
“Hastalığı geçirdikten sonra antikorların kişiyi ne kadar koruduğuyla ilgili net bir bilgi yok. Burada aşı bağışıklığı güçlendiriyor. Aşı olan bir kişi aşıdan birkaç gün sonra hastalığa yakalanabilir bu aşıya bağlı değildir. Çünkü aşının içerisinde virüse ait bir materyal yoktur. Dolayısıyla hastalık oluşturacak bir durum yoktur. Korona virüs enfeksiyonu daha bir süre bizlerle birlikte olacaktır. Bir süre daha korona virüs ile birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Sadece aşı korunmada yeterli değil tabi ki iki doz aşı yaptırmış kişiler açık alanlarda maske takmasa da olur ama kalabalık ve kapalı alanda ise yine risk altında olunabilir. Maske takmaya bir süre daha devam etmek gerekiyor” ifadelerine yer verdi.