İlhan Siyahtaş
Bir dönem DEHAP'dan Van Belediye Başkan aday adayı olan, daha sonra CHP vitrininde görünen, Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Sosyolog Ahmet Özer muhabirimiz İlhan Siyahtaş'a Başbakanın iki yanlış yola girdiğini, Hüseyin Çelik'in siyaseten Ak Parti içinde marjinalleşmeye başladığını, Zana, Erdoğan görüşmesini anlattı.
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Başbakan'dan HAS Partiyle ilgili bütünleşme daveti aldı. Bu davet, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Kurtulmuş olarak değerlendirildi. Bu resim ne anlama geliyor?
Şimdi ayrıntılardan ziyade resmin tamamına bakmak lazım. Numan Kurtulmuş toplumda karşılığı olan, Erdoğan'a alternatif bir isimdir. Partilerde birleşme olsa dahi Erdoğan Numan Kurtulmuş'u asla başbakan yapmaz. Erdoğan kendisinin denetiminde bir isimi tercih eder. Bu teklif, birleşme Kurtulmuş'un gelecekte alternatif durumunu engellemeye yönelik bir operasyon olabilir. Resmin tamamına baktığımızda ben Başbakanının yanlış iki yola girdiğini veya sokulduğunu görüyorum. Başbakan bütün planlarını 2014 yılına göre yapıyor. İki yanlıştan birisi. Başbakan birinci dönemde açılımcı ve demokratik politikalar önerirken şimdiki dönemde daha çok askeri çözüm yoluna girdi. Askeri çözüm daha fazla kan demektir. Başka bir şey getirmez. 30 yıldır bu zaten deneniyor. Daha fazla ölüm daha az çözüm demektir. Daha az ölüm daha fazla çözüm demektir. Bu yol bizi ileri götürmez. Başbakanın ikinci yanlışı şu. 2014 yılında ilk turda yüzde 51'in üzerinde bir oy çokluğuyla başkan, olmadı yarı başkan, olmadı partili cumhurbaşkanı seçilmek istiyor. Bütün her şeyi buna göre düzenliyor. Şimdi bunu düşünüyor
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in Numan Kurtulmuş ile ilgili ifadeleri sonrası Başbakanın şahsen HAS Partiye birleşme teklifi yaparak Kurtulmuş ile görüşme yapması ilginç değil mi?
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e yönelik açıklamaları sonrası Başbakan yaptığı açıklama ile Çelik'i tekzip etmişti. Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu'nun Ak Partiye geçeceği habere ilişkin Hüseyin Çelik ; "tövbe etsinler, özür dilesinler gelsinler" açıklaması gelmişti. Başbakanın dün Kurtulmuş ile ilgili görüşmesi bence Hüseyin Çelik'in açıklamasına Başbakandan tekzip anlamı taşımaktadır. Bu tekzipler de Ak Parti içinde Hüseyin Çelik'i marjinalleştirir.
Leyla Zana Başbakanla görüştü, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Leyla Hanım Başbakanın elini güçlendirecek, onun kredisini yükseltecek, söylemlerde bulundu. Ben bu söylemlerin altına imzamı atıyorum. O da iki söylemde bulundu. Bir PKK'ye eğer amacınız Bağımsız bir Kürdistan değilse bu ölümleri durdurun. Bunu Leyla Zana'nın söylemesi lazım. Bunu BDP'nin içinden gelen birisinin söylemesi önemli. Leyla Zana gibi on yıllarca bedel ödemiş. Kürt halkı içerisinde kredisi yüksek birisinin bu açıklamayı yapması önemli. Bu çağrıyı yapması önemli. Leyla Zana eğer başkana yönelik bir temenni de bulunuyorsa buna ben de katılıyorum. Ama bir tespitte bulunuyorsa 2014 yılına kadar bu sorunu çözmeyeceğini çözüyormuş gibi yapacağını düşünüyorum. Leyla Zana doğru yaptı. Ben başbakanın 2014'e kadar .bu sorunu çözme konusunda ciddi bir adım atacağı kanaatinde değilim. Keşke çözse. Çünkü her şeyi seçime endekslemiş. Çünkü başbakan şunu düşünüyor. Ben bu sorunu çözersem oy kaybedebilirim, cumhurbaşkanı seçilmeyebilirim. Başbakan bunu çözebilecek güçtedir.
Van depreminde Türkiye muhteşem bir kardeşlik, dayanışma gösterdi bu enerji akan kanı durduramaz mı?
Burada bir şey var. Ben batıda bölünme fobisi var diyorum. Sosyolojik olarak Kürtlerle Türkler içi içe geçmişler. Göç var. Pazar birliği var. Birçok Kürt işadamı İstanbul da Ankara da yatırım yapıyor. Aynı zamanda bir din birliği var. Bunlar ayrılmayı güçleştiren şeyler. Van depreminde bu birliktelik, kardeşlik fiilen dolu dolu yaşandı. Ama bunlar yine de ayrılma olmaz anlamına gelmez. Formül şudur: Ne kadar çok ölüm o kadar az çözüm ne kadar az ölüm o kadar çok çözüm Bugün kadar 50 bin insan ölmüş. Bu 75 milyonu birbirine düşman edecek bir çoğunluk değildir. Bu 100 bin 200 bin olursa yarın iki halk birbirine düşman edebilir. İki arkadan fırtına çocukları dediğimiz bir kuşak geliyor. Bunlara kalırsak bunlarla çözüm bulmak zor. Yaşı 40'ün üzerinde olanlar çözüme ve müzakereye daha yakın.
Sizce çözüm olabilir mi?
Türkiye cumhuriyeti güzel bir ülkedir. Kürde de Türke de, Laza da Çerkeze de, Araba da yetecek kadar güzel kaynakları olan bir ülkedir. Yeter ki barış içinde kardeşlik içinde bir arada yaşayalım. Akılsız politikalar yüzünden her iki taraftan da halk çocukları ölüyor. Silifke'ye giden de yoksul halk çocuğu Şırnak'a giden de yoksul halk çocuğu. Artık bir an önce bu işi sonlandıralım. Bu işin üç tane çözüm yolu var. Bastırma, bastırmanın bir yol olmadığını ortaya koydum. Şeyh Said isyanı Dersim ve Ağrı isyanları örnek verdim. İki ayrılma. Bu kimsenin yararına olmayan bir yol. Üç demokrasi içinde bir arada yaşama. Türk'ünde Kürt'ünde ve Arabında yararına olan demokrasi içinde bir arada yasabilmedir. Demokrasiyi ihya edip bir ara da yasabilsek Türkiye en saygın konuma gelir. Türkiye demokrasisini kurarsa bölge en güçlü ülke haline gelir.