Batı... Yaşam.... Ve sömürü...
Görünen manzarayı tarif etmek gibi olacak ama... Olsun, biz yine yazalım. Yararı olur. İkinci Büyük Savaş sonrasında Nazi Almanya'sına karşı savaşanlar aralarında anlaşamayınca dünya yeni bir krizin içine girdi. Başını ABD'nin çektiği 'Demokrasi' cephesi ile Sovyet Rusya'nın liderliğinde oluşan 'Demirperde' cephesi olmak üzere dünya iki ayrı gruba ayrıldı.
Görünen manzarayı tarif etmek gibi olacak ama... Olsun, biz yine yazalım. Yararı olur. İkinci Büyük Savaş sonrasında Nazi Almanya'sına karşı savaşanlar; aralarında anlaşamayınca dünya yeni bir krizin içine girdi. Başını ABD'nin çektiği "Demokrasi" cephesi ile Sovyet Rusya'nın liderliğinde oluşan "Demirperde" cephesi olmak üzere dünya iki ayrı gruba ayrıldı.
Bu konuda dünyanın yaşadığı sıkıntıları, acıları biliyoruz.
Peki, böyle bir ortamda savaşa girmemiş Türkiye'nin iki ayrı dünya görüşündeki kamplardan Batı dünyasının yanında yer alması nasıl oldu. Türk diplomasisinin bu zaferini tarih yazıyor.
O günün koşullarında savaş boyunca tarafsızlık politikasını başarılı bir şekilde sürdüren Türkiye'nin; Batı dünyasını tercihinde yine günün koşulları gereği olduğu da bir gerçek...
Bu da çok isabetli bir diplomasi başarısıdır Türkiye'nin...
Artı, " soğuk savaş"ın had safhada yaşandığı 1950'li yıllarda Türkiye'nin NATO savunma topluluğunda yer alması da ülke güvenliği açısından ayrı bir zaferdir bilenler için...
Türkiye, Uzak Doğu'da Kore'de çıkan savaşa Mehmetçik'i gönderirken içte eleştiri aldı ama, dünya barışı için yaptığı bu jest karşılığında Batı dünyasının içinde yerini daha da sağlamlaştırdı, bu topluluğun bir parçası olduğunu gösterdi.