BAYRAMLAR TATİLİMİZMİDİR
Mustafa M. Atilla yazdı...
Evet, bayramlar hem tatilimiz hem de eşi benzeri olmayan kutsal ibadetleri de içinde barındıran güzelliklerimizdir. Kaleme aldığım bu yazı yazacaklarımın bulunduğu raftaki stoklarımdan biri.
Bayramlar yaklaştıkça yazarlar kendi kalemine değer katacak ilgili yazıları en güzel şekilde yazmayı tüm İslam allemini adeta hasat şenliğine dönüştürme planı içinde hafif adımlarla sorumluluğun kapısından yazarlar: yazacaklarını.
Geçen yıl minnacık sevimsiz virüs nedeni ile hasat şenliğine dönüştüremedikleri bayramlarımızı inşallah bu yıl yayla şenliklerine dönüştürürler.
Bayramlar milli ve dini bakımdan önemli gün ve günlerin yaşandığı özel olarak kutlanan sevinç ve neşelerimizdir. Peki, çocuklar için? neşe kelimesi yetersiz kalan bir çığlık, bir hayal, bir rüya içindeki baba, anne kardeş akraba komşu arkadaş tümüyle.
Bir lütuf olsa gerek bize bu bayramlar ki huşu içinde kılınan bayram namazı, aile ortamlarının sıcaklığı, birleştiriciliği dört nesil in dede nine, anne baba, çocuklar ve torunların heyacanla bekledikleri günlerin yaşandığı birkaç günlük en güzel tatil.
Belki insanların bir kısmı bir aylık oruç tutmanın mükafatı olarak nasip olunan manevi günlerin idrakinde yanılgıya düşüp adının fırsata çevrilmiş dinlenme, güneş, deniz, kum tatili yerine içine koyacakları birkaç günlük aileleri ile geçirecekleri bayram sepetinin kapağını ileride açtıklarında içinde görecekleri kumlar yerine ışıl ışıl hatıralar buketinin markajından belki de kendilerini alamayacak kadar neşeleneceklerdir.
EN SEVİMSİZ CİNAYET BAYRAM SEVİNCİNİ ÖLDÜRMEKTİR.
Gençliğin verdiği hoyratlıkla, yaşlandıkça anca anlayabilecekleri pişmanlığın üzgünlüğünü şimdiden kavrayabilmeleri için bayram sabahı yalnızlığı ve hüznü kahvaltı sofralarındaki anne ve babaların tabağındaki soğuk yiyeceklerin boğazlarda düğümlendiği anların yaşandığı sevimsiz aile profili kuşkusuz oluşturamadığımız zayıf aile bağlarının sonucu olarak karşımızda duruyor.
Ömürde insan hayatı ile tanışan aynı mevsim aynı ay 36 yılda bir olmak üzere 2 defa yakalayabildiğimiz bu bayramlar mevsimlerin ayrı ayrı güzelliği ile kışı ile yazı ile baharı ile yaşayacağımız gönüllerde bir olma fırsatıdır. Kalan mürekkebi kağıt üzerine bırakmaya devam ederken her zaman bizlerin hatıralarında yeşillenmeye bıraktığımız bayram heyecanını yeni nesillere aktarsak ta maya tutmamış gibi gözüküyor. Ben bir an bu konuyu çok mu abartım diye düşünürken ‘’Mine çiçeği çok sulandığında kurur’’ kurur diye düşünenler varsa sulamayı bırakıyorum.
Ahmet Hamdi Tanpınar şöyle der. Cahilsin öğrenirsin. gerisin ilerlersin. adam yok yetiştirirsin. Her şeyin bir çaresi vardır, fakat insan bozuldu mu bunun çaresi yoktur. İnsanı bozmamak veya bozulmaması için mücadele vermek iş işten geçmeden sanki ülkemiz üzerinde büyük harflerle beni yıka diye yazıyor.
Bazı zamanlar Allah bizlerin kulağımıza aileyi anne, baba hakkını, doğruluğu, dürüstlüğü, yedirmeyi içirmeyi, yardımlaşmayı hediyeleşmeyi, bayramlaşmayı ve özel günleri fısıldar bakar ki dinlemeye zaman bulamamışlar o zaman virüsü fırlatır.
Biraz da hak vermiyorum değil! Hızla değişen dünyanın stresi altında, yeşili de yok ettiğimiz, yüksek yüksek binaların inşasına alkış tuttuğumuz, renkli renkli parke taşlarının döşendiği, bilyeyi oynayacak, milavı kazacak, fındık oyunlarını oynayacak, toprağın yokluğunda toplanıp ev ev bayramlaşmaya gitmeyi, kolonyaların döküldüğü, tatlıların sinilerde dilimlendiği, yenice sigarasının tutulduğu ve şeker toplanmasını yaşamayan bu nesilden belki o zamanda böyleydi diyerek suçu zamana atacağız. Ülkeyi baştan başa yıkasak bile değişen veya değiştirdiğimiz, değişmesine izin verdiğimiz yaşama, karşı koyma o kadar kolay değil. Bundan sonra Allah’ın biz insanlara insanlar elli ile fırlatacak o kadar hayal edemeyeceğimiz senaryoları ile ardı ardına buluşacağımız vaktin öncesi.
Bayram günlerinin esenlik ve erdemi ile tüm okurlarımızın bayramını şimdiden kutlarım.
İnsanların kıymet verdiği şeyler azaldıkça mutluluklarıda azalır teşekkürler böyle bir güzel ve anlamlı hatırlatmalar için
