Benim Cumhuriyet'im

Birileri, anlamını bilmeksizin paranın verdiği şımarıklıkla ağızlarını yayarak dükkânını müteahhite verip "köşeyi neden dönmediğini" sormuş. Sevgili dayım, buna niyeti olmadığını, çok muhafazakâr toplumumuzda artık pek moda sayılmayan nezaketiyle sabrın eşsiz bir örneğini gösterip adamı dövmeksizin söylemiş.
  Dayımdan Cumhuriyet Caddesi'nin tarihini dinlemeniz çok ilginç olabilir. Aslında eskiden kalan bir kısmı görgüsüzce kaplanmış tek katlı az sayıdaki dükkân ile Cumhuriyet  Caddesi hâlâ ilginçtir.
İkindileri kemiklerinizi ısıtıp size bir aile gezintisi keyfi sunmasının sebebi de aslında Van'ın o parlak güneşini engellemeksizin, tevazuyla  bekleyen o dükkânlardır.
Bir de… Maraş tarafında sizi karşılayan ve kopkoyu yeşil bahçesi ile içinizi ferahlatan Gümrük Müdürlüğü binasını unutmamalısınız. Yanından geçip giderken görmezden geldiğiniz ama sizi misafirperver çocukluk anılarına götüren bahçesi olmasa sanırım Cumhuriyet asla böyle olamazdı. Kimilerine göre mimarisinin bir özelliği yoktur. Kimileri, her metrekaresi bir emlâk faciası olarak görebilir onu… Oysa Gümrük Müdürlüğü, Van güneşine alabildiğine açık büyük pencereleri ve gölgesi ferahlatıcı sundurmalı kapısıyla Van şehir tarihinin nişantaşlarından biridir.
Gümrük Müdürlüğü'nden bahsedip de eski TEKEL binasından bahsetmemek insafsızlık olur. Bana hep Ankara'nın Alman-Prusya  etkili ilk yapılarını hatırlatır. Pencerenin sadece bir delik olmadığını, kendi çevresindeki karakteristiğiyle yapının dünyaya açılan gözü olduğunu bize ne güzel anlatır. Betonun karaktersiz kütleselliğinden önceki, insan  emeğinin, en ince nakşedildiği taşın asaletini giyinmiştir. TEKEL binası şehirleşmenin öncüsü ve insan yaratıcılığının gurur verici sembollerinden biri olarak şehrimizin tarihine damgasını vuruyor. Bu yüzden, farklı bir zamanda yapılıp da belki hiçbir estetik değer taşımasa da arkada kalıp da şimdilerde harabe haline getirilmiş kısımları ile de saygıyı hak ediyor.
Elbette başka binalar da var… Van'a ilk geldiğimde iki farkı tabelasıyla dikkatimi çeken  güzelliği hâlâ gözümü alan Saraçoğlu Eczanesi, şimdilerde popüler bir  simit mekânı olan eski otel binası…  Aklıma geliverenler bunlar. Zayıf hafızam ve dağınık dikkatim için özür dilerim.
Dayım için "Cumhuriyet" şehrin nefes alan kalbidir.  O bilir ki Cumhuriyet hâlâ yaşıyorsa bu, kıyıcığındaki gerçek  esnafın, gerçek, insanlarla selâmlaşabilmesinden, heyula gibi "AVMlere" hapsolmamasındandır. Bu, "Cumhuriyet'in", Cumhuriyetin uygarlaşma ideali ile Türk insanının eşsiz geleneğini, insancıllığını bir arada sürdürebilmiş olmasındandır.
Bu yüzden belki Cumhuriyet artık araç trafiğine kapatılmalı,  canavarca yapılaşmasının önüne geçilmeli, Gümrük Müdürlüğü, eski TEKEL binası ve diğer  dönem yapıları koruma altına alınmalıdır.
Hayatları Beşyol'dan  Maraş'a kadar Cumhuriyet'i  defalarca amaçsızca kat ederek geçenlere tavsiyem, arada çevrelerine bakmaları ve aşındırdıkları kaldırımların anlamını öğrenmek için dayımın bir çayını içmeleridir.

Bakmadan Geçme