Beşikçi Hasan Usta: Usta ağşam olsada eve getsağ
Ümit Kayaçelebi yazdı...
Hayat öyle bir şey ki bir zaman sonra önünüzde hiçbir şey göremezken yaşanacak çok az şey varken ister istemez tıpkı arabada gider gibi dikiz aynasına baktığınızda çok şey görebiliyorsunuz.
Bir zamanlar her evde beşikler vardı kimisi tahta kimisi demir . Ancak varlıklı ailelerde belki formika benzeri beşikler olabiliyordu. Beşikler her evin asla vazgeçilmez en önde gelen eşyalarından biriydi.
Kimi balası için gider marangoz da tahta beşik yaptırırdı kimi ise gider demircide demirden beşik yaptırırdı.
İster tahta olsun ister demir olsun o beşiklerde bele tıngır mıngır sallanmak ne kadar hoştu ancak o beşiklerde sallananlar bilir.
Hatta çocukları çok mutlu olsunlar diye babalar anneler evlatları için tahta veya demirden beşikler bile yaptırırlardı.
Hiç unutmam ben birkaç yıl ardı ardına üç çocuğumuzu kaybedip ardı sıra ilk kızım dünyaya geldiğinde Allah işini rast getirsin Sadettin Özgüner komşumuz bir dost olarak sevinmiş kendi eliyle bir beşik yapmıştı ki bir sanat şaheseri hala durur.
Eskiden her annenin bebeğini büyüttüğü tahta beşikler, yeni nesil beşiklere karşı direnemiyor. Yıllarını beşikçilik mesleğine adamış beşik ustaları artık kepenklerini kapatmış artık beşik yapılmıyor mobilyacılarından hazır alınıyor.
“Eskiden beşik yetiştiremiyorduk” diyen bir usta maalesef şu anda Van’da yok.
Ama bu beşikler daha sağlıklıydı. Eski beşiklerin altında bir hazne olurdu. Çocuk beşikte yatarken kakasını o hazneye yapardı. Bez kullanılmazdı. Bez kullananlarda nerde beyaz patıska Amerikan bezinden başkasını zor bulurdu.
Neyse efendim gelelim sadede.
Bizler eski zamanlarda mektepler yaz tatiline girdiği zaman herkes mümkün mertebe oğul evlatlarını bir tanıdığı varsa o meslek erbabına bırakır çıraklık yapsın derlerdi. Maksat 4 ay boyunca çocuk sokakta kalmasın. Bir yerde hem iş öğrensin hem de ufakta olsa bir harçlığı olsun derlerdi büyükler..
Bu anlamda Dedem de mektep tatilinde tuttu elimden doğru cecimci Memet efendinin seccade (culfa) yaptığı dükkana götürerek Memet efendi al bu benim torun mektepler açılıncaya kadar senin yanında kalsın deyince o da başım üstüne dedi galsın memnuniyetle senin hatırın var Ziya bey.
Ve biz çıraklığa başladığ orada. Küçük bir dükkan zaten benim yapacak bir işimde yok su getir. Dükkanın içini önünü süpür get kahveden çay söyle böyle derken biz çıraklığa başladık. Komşumuz rahmetli tenekeci meşhur semaver ustası tatlı dilli güler yüzlü İbrahim usta hemen onun yanında gençlik berberi Ahmet Yedek ve arkadaşı Burhan, tam köşede Abidin Perihan alt komşumuzda beşikçi demirci rahmetli Hasan usta.
Karşımızda ve daha alt cenahlarda da çok güzel insanlar var ama ben oraya gitmek istemiyorum konuyu dağıtmama adına mevzumuz olan beşikçi Hasan Ustadan bahsetmek istiyorum.
Hasan Usta gayet uzun boylu ama çok zayıf birisi. Hemen yanımızdaki küçücük dükkanında ağırlıklı beşik yapan bir usta. Van’da o işi yapan başka beşik ustaları varsa da halkın umumiyeti beşik mevzu bahis olduğu zaman hep tercihlerini Hasan ustadan yana kullanırlardı. Hatta bizim eve de yaptığı demir bir beşik vardı.
Hasan Ustanın evi de eski ağır ceza reisi Şakir Çaldağın hemen evinin oradaydı. Eviyle dükkanının arası çok yakındı. Sabah işe çok erken gelmezdi ve akşam olanda da herkesten önce darabalarını kapatıp Allah bereket versin der giderdi.
Ben yine bir sabah çırak olarak erkenden gittim etrafı topladım sildim süpürdüm o esnada ustamda geldi.
Bu arada Hasan ustada geldi tahta darabayı ya Allah bismillah deyip açarken:
“Memet usta tez ağşam olsa da bi eva getsağ”
Ustada, Hasan ustaya dönerek:
“Hasan usta daha sen dükkana yeni geldin hele ağşama ne kadar var?”
Hasan usta derinden bi ağ çekti:
“Ağa nedim men bi türlü ğanımdan ayrılamıyam ele dükkana gelende hesretinden elim ayağım iş tutmiyi!”
Ustamda:
“Üzülme ağşam olur yine gidersen işine bağ”
Ben daha ortaokul 1.sınıf talebesiyim ne anlaram aşktan meşkten muhabbetten. Ustam :
“Oğlum o dedi herkes garısıni sever ama o çok sevi garisini onun için deyi ağşam olsada bi çabuğ eve getsem.”
Hasan ustada mehelle gomşumiz idi ailesini tanırdığ. Hanımı da gayet güzel bir ablamızdı. İşte Hasan abi de ondan ayrılanda ağşama gadar örse çekiç vurduğunda arada bir ağ ağşam olsa da eva getsağ demağtan kendini alamıyordu.
Geç gelip tez giderdi. Bir gün ben dükkanı açtım Hasan usta bekle babam bekle gelmedi dükkan darabaları gapalı. Herkes merak ederken öylen küçük camide sala okunan da Hasan ustanın vefat ettiği haberini aldığ.
O gün ustam ğoş bi söz söyledi heç unutmam
“Hasan usta artığ ne ağşam olacağ sana, nede erken eve gidacağsan”.
Ve Hasan usta o zamanının en tanınmış demirci ve beşikçisi Hakka uğurlandı.
Ruhun şad olsun hasan usta ve Perihan ablamız.
Nurlar ,içinde yatın zamanın Kerem ile Aslı’sı, Ferhat ile Şirin’iydi onlar.
İşte bele dostlar.
O zamanlar evlilik muhabbet bele idi.
Darısı şimdikilerin başına…