Biden'ın ekonomi politikalarında 'ABD'de üretim' öne çıkacak
ABD Başkanı Donald Trump'ın görev süresine Çin'e karşı başlattığı 'ticaret savaşı' damga vurdu. Trump seçimleri kaybetse de ABD'li üreticileri koruyan söylemleri Amerikalılar arasında önemli bir karşılık buldu. Bu sebeple yeni seçilen Joe Biden'ın vaatlerine de bakıldığında ekonomi politikalarında ABD'de üretimi önceliklendiren söylemler öne çıkıyor. Biden 4 yılda 400 milyar dolarlık 'yerli' hizmet ve mal alımı yapacağının sözünü verdi. 'Yerlilik kriterlerini' de sıkılaştıracağını açıkladı. Şirketlere 300 milyar dolarlık Ar-Ge desteği verirken, Ar-Ge çalışmaları sonucu ortaya çıkan ürünlerin ABD'de üretilmesini zorunlu tutacağını açıkladı. Çin'e karşı ABD'li üreticileri korumak için ise bu ülkeye karşı müttefikleriyle beraber çetin bir mücadele vereceğinin sözünü verdi
ABD Başkanlık seçimlerinden tartışmalı bir sürecin ardından Demokrat Joe Biden zaferle ayrıldı. Geçtiğimiz hafta oy sayımı devam ederken küresel piyasalar ilk anda mevcut Başkan Donald Trump'ın önde görünmesini olumsuz, ardından Joe Biden'ın öne geçmesini ise büyük bir coşkuyla karşıladı. Piyasaların Biden'ı, Trump'a tercih etmelerinin çeşitli nedenleri var. Ancak bunlardan en önemlilerinden birisi Trump yönetiminin Çin ile başlattığı 'ticaret savaşının' Biden'ın seçilmesiyle en azından şiddetinin azalacağına yönelik oluşan beklenti.
Ancak Biden'ın seçim sürecinde verdiği vaatler ABD ile Çin arasındaki sorunların bugünden yarına çözülemeyeceğini ortaya koyuyor. Detaylara girmeden önce Biden'ın neden bu vaatleri verdiğini anlamak gerekiyor. Trump 4 yıl önce tüm anketleri ve dünyayı şaşırtan bir biçimde başkan seçildiğinde en önemli desteği alt gelir gruplarındaki Amerikalılardan almıştı.
Trump siyasete girdiğinden bu yana, kontrolsüz küreselleşme sebebiyle üretimin ABD'den Çin ve Meksika gibi ülkelere kaydığını ve bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğini savundu. Trump'ın bu söylemi özellikle mavi yakalılarda önemli bir karşılık buldu. Bu söylemi 4 yıl önce başkan seçilmesine yardımcı olurken, bu son seçimde de beyaz hatta kendisine yöneltilen tüm ırkçılık suçlamalarına rağmen Latin kökenli işçi sınıfından önemli bir destek almasını sağladı.
Trump'ın ABD'de üretimi ve Amerikan mallarını destekleyici söylemlerinin toplumun azımsanmayacak bir kesimi tarafından desteklenmesi Demokratların da önceki seçimlere göre ekonomiye yaklaşımlarının değişmesine yol açtı. Önceki seçimlerde uluslararası işbirliği vurguları Demokrat vaatlerinde daha çok kendisine yer bulurken, Biden ve ekibi ekonomik vaatlerinde ABD'de üretimi ve Amerikan mallarının önemini vurguladı.
TRUMP'IN SAVAŞI İŞE YARAMADI
Biden Çin'le, Trump'ın ek gümrük vergileri vasıtasıyla yürttüğü ticaret savaşının ABD imalat sanayine yeterli katkıyı sunmadığını savunuyor. Seçim kampanyası sitesinde bu savaşın ABD'de üretilen malların ihracatında düşüşe yol açtığını savunuyor. Ancak bu görüş farklılığı Çin-ABD ticari ilişkilerinin eskiye döneceği anlamına gelmiyor. Biden'ın başta Çin olmak üzere ABD'li üreticileri uluslararası rakiplerine karşı korumak için yurtiçi ve yurtdışında olmak üzere 2 farklı planı bulunuyor.
400 MİLYAR DOLARLIK DEVLET ALIMI YAPILACAK
Yurtiçindeki hamlelerin merkezinde devlet alım ve harcamaları yer alıyor. Joe Biden seçmenlere verdiği sözleri tutması durumunda önümüzdeki 4 yıl boyunca devlet bütçesinden 400 milyar dolarlık Amerikan malı ve hizmeti alımı gerçekleştirecek. Bu alımların en az yüzde 23'ü küçük üreticilerden yapılacak. Mevcut ABD yasalarına göre halihazırda ABD'de devlet mal ve hizmet alımı yaparken bunları yerli sağlayıcılardan tedarik etmeye öncelik vermek zorunda. Ancak Biden bu alandaki yasaları daha da sıkılaştırmaya hazırlanıyor.
YERLİLİK STANDARDI KATILAŞACAK
Şu anda bir malın üretiminde kullanılan hammadelerin ve materyallerin yüzde 51'inin ABD'de üretilmesi o malın yasal olarak ABD'de üretilmiş sayılmasına yetiyor. Biden bu oranın artırılacağını açıkladı. Bunun yanında Biden'a göre ABD'de devlet yetkililerinin zaman zaman yabancı malları almasına olanak sağlayan yasal boşluklar bulunuyor. Şimdi bu 'boşlukların' hızlıca kapatılması bekleniyor.
'BURADA İCAT ET, ORADA ÜRET' DÖNEMİ SONA ERİYOR
Biden 400 milyar dolarlık yerli mal ve hizmet alımının yanında devletin Ar-Ge'ye 300 milyar dolarlık harcama yapacağını açıkladı. Bu harcamalar yapay zeka, 5G, temiz enerji gibi yenilikçi alanlara odaklanacak. Bu yeni Ar-Ge politikasının merkezinde ise yine yerli üretim vurgusu yer alıyor. Biden'ın kampanya sitesinde yer alan açıklamaya göre artık 'burada icat et, orada üret' dönemi son buluyor. Bu döneme örnek olarak ise MR teknolojileri gösteriliyor. Sitede yer alan bilgilere göre tıp alanında hayati öneme sahip olan MR teknolojileri 20. yüzyılda büyük ölçüde ABD'de geliştirildi. Ancak üreticiler maliyet avantajı nedeniyle MR cihazlarını Çin'de üretmeyi tercih etti. Biden'ın planına göre şirketlere 300 milyar dolarlık Ar-Ge desteği verilirken, bu destekler sonucu ortaya çıkan yeni ürünlerin ABD'de üretilmesi zorunlu tutulacak.
5 MİLYON EK İSTİHDAM
Bu plan sayesinde Biden'ın ekibine göre en az 5 milyon kişilik yeni istihdam yaratılacak. Bu 5 milyonluk ek istihdamın 2 milyonu imalat sanayinde yer alacak. Ayrıca otomotiv endüstrisinde yaklaşık 1 milyon kişinin işini korumasını sağlayacak. Bunun yanında Biden daha önce Trump'ın da verdiği gibi ABD'nin eskiyen altyapısını yenileme sözü verdi. Ayrıca 1.5 milyon yeni konut üretilmesi ve mevcut binaların enerji verimli hale getirilmesi de Biden yönetiminin önemli hedefleri arasında yer alıyor. Bunlar özel sektör eliyle yapılsa da milyarlarca dolarlık devlet desteği verilecek. Bu desteklerin en önemli şartlarından birisi ise yine 'yerlilik' olacak.
Biden ve ekibi uluslararası arenada ise ABD'li üreticileri koruyacağı sözünü verdi. Yukarıda belirtilen Ar-Ge desteklerinin en önemli amaçlarından birisinin Çin'in yeni ortaya çıkan sektörlerde lider konuma yükselmesinin önüne geçmek olduğu belirtildi. Ancak Çin'le mücadele Ar-Ge yarışıyla sınırlı kalmayacak.
ABD'Lİ ÜRETİCİLERİ DİĞER ÜLKELERE KARŞI KORUYACAK
Biden'ın kampanya sitesinde yer alan bilgilere göre yeni yönetim, ticari istimar yoluyla ABD'li üreticileri zor durumda bırakan başta Çin olmak üzere tüm ülkelere karşı sert bir tutum sergilenecek. Yani Biden açık açık söylemese de aslında Trump'ın, Çin'in ticarette haksız rekabete yol açan politikalar uyguladığını kabul ediyor.
Ancak Trump'tan farklı olarak bu sorunu ek gümrük vergileriyle değil, adil rekabete olanak sağlayacak kuralları Çin'e kabul ettirerek çözmeyi hedefliyor. Biden bu politikayı uygularken ABD'nin Trump dönemindeki gibi yanlız olmaycağını küresel ekonominin yüzde 50'sini oluşturan müttefikleriyle beraber hareket edeceğini vurguluyor.
Biden'ın planına göre Çin hükümetinin desteğiyle Çinli şirketlerin arz fazlası yaratarak fiyatları aşağı çekmesinin önüne geçilecek. Ayrıca ABD'li şirketlerin fikri mülkiyet hakları Çinli şirketler karşısında kesin olarak güvence altına alınacak. Çin devletinin sanal casusluk yöntemiyle ABD'li şirketlerin sırlarını çalmasıyla sert bir şekilde mücadele edilecek.
'SADECE EKONOMİK DEĞİL STRATEJİK BİR GEREKSİNİM'
Yani Biden bir yandan devlet bütçesinden ABD'li şirketlere destek olurken, diğer yandan da Çin'e karşı müttefiklerinin desteğiyle 'savaş' olmasa da yoğun bir 'ticari mücadele' verecek. Biden seçim sürecinde belli tedarik zincirlerinin ABD'ye geri gelmesinin sadece ekonomik değil stratejik de bir gereksinim olduğunu vurguladı. Koronavirüsün bu gereksinimi net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Hatta Trump yönetimini, ABD'lileri Çin'de üretilmiş maskeler ve Rus malı solunum cihazları kullanmak zorunda bıraktığı için sert bir dille eleştirdi.
Seçim sürecindeki vaat ve söylemlerin önümüzdeki 4 yılda politikalara yansıması durumunda Biden döneminde Trump'ın başlattığı 'korumacı ruhun' farklı bir şekilde varlığını sürdüreceğini söylemek yanlış olmaz.