Bir kupa maçının anatomisi

Gelenek ve kültürle aktarılan, beyne işlenmiş basmakalıp ön yargılardan kurtulmak ne kadarda zor! Geçtiğimiz Salı günü, Van Atatürk Stadında maç anlatan A Spor'un genç spikeri de aynı duyguların esiri olmuş bir vaziyette idi. Sanki Türkiye'nin doğusuna ilk kez gelmiş veya yabancı bir ülkedeymiş gibiydi. Maç boyunca düzenli aralıklarla ''Van'dan tüm Türkiye'ye hatta Dünyaya Van seyircisi Türk bayraklarıyla maça gelerek birlik mesajı verdi.

Gelenek ve kültürle aktarılan, beyne işlenmiş basmakalıp ön yargılardan kurtulmak ne kadarda zor! Geçtiğimiz Salı günü, Van Atatürk Stadında maç anlatan A Spor'un genç spikeri de aynı duyguların esiri olmuş bir vaziyette idi. Sanki Türkiye'nin doğusuna ilk kez gelmiş veya yabancı bir ülkedeymiş gibiydi. Maç boyunca düzenli aralıklarla ''Van'dan tüm Türkiye'ye hatta Dünyaya Van seyircisi Türk bayraklarıyla maça gelerek birlik mesajı verdi. Hep bir ağızdan İstiklal Marşını okudular, çok güzel anılar biriktirerek gidiyoruz Van'dan'' deyip durdu. Hatta rejinin Toprak Kaledeki 'Ne Mutlu Türküm Diyene' yazısına ve karşı tribünlere asılı bulunan 'Vatanın sol yanı Van'dır Çanakkale'de yatan benim de atamdır.' pankartına atıfta bulunarak birçok güzelleme yaptı...

 

Oysa iyi niyetinden şüphe etmediğimiz deneyimsiz genç spikerin bilmediği bir şey vardı. O yazının yaşı Cumhuriyetle eş, ayrıca Van da bayraklarla maça gelmek ilk defa değildi! Van da ben kendimi bildim bileli, maça başlamadan önce saygıyla tüm stat, İstiklal Marşı okumadan asla maça başlanmaz. Hatta Van seyircisinin maç sonunda bile istiklal marşı okuduğuna şahit oldu bu gözler. Hakemlerden çok çekmiş olan Vanspor, 1996-97 sezonunda Van'da oynanan Trabzonspor maçında Hakem Muhittin Boşat'ın, tam anlamıyla katline uğramıştı. Boşat Van'a maç günü gelmiş, ayağının tozuyla hiç ısınmadan, maça konsantre olamadan sahaya çıkmıştı. Başa baş devam eden maçta hakem öylesine kötü bir yönetim göstermişti ki verdiği ağır ve haksız bir penaltıyla, güzel giden maç bir anda gerilmişti.  Sonrasında işler çığırından çıkmıştı. Boşat, kendi hatalarını örtbas etmek için maçı 85. dakikada tatil etmişti.5-1 biten maçta taraflı hakeme tepki olsun diye tüm stat, maç sonunda İstiklal Marşı okumuştuk. Yani,''yok bizim sizden farkımız, bizde bu vatanın evlatlarıyız'' demek için…

 

İşte bu kupa maçında da A Spor muhabirinin diline dolaşan ve bana göre asla asılmaması gereken o pankart, aslında her daim uğranılan o ötekileştirmenin haykırışı olarak o tribünlere asılmıştı. Fakat yıllar geçse de algı değişmiyor, ötekileştirme değişmiyor, hor görme bitmiyor. Bu sezon oynanan Elazığ ve Sakarya maçlarından tutun, dünkü kupa maçına kadar hep bu ön yargıların kurbanı oluyoruz. Bir türlü anlatamıyoruz kendimizi. Biz, siz yok bütün var. Bu tür pankartları asarak, tam tersine bu yaftayı üzerimize alıyoruz böyle davranarak. Van Türkiye'nin bir parçasıdır arkadaş. Daha geçen hafta Kırşehirli kardeşlerimiz bizi bağrına basmadı mı? Üstelik kendi evlerinde yenmemize rağmen bizi kardeşçe evimize yollamadılar mı? Bizim de yapmamız gereken bu. İşte üzerimize yapışmış olan o, 2009'daki talihsiz Eyüp maçı, yıllar geçse de ardımızdan geliyor bizimle. Yani o maçtan sonra Vanspor evinde birçok maç kaybetti ama seyircimizden bir daha asla o kontrolsüz hareketler görülmedi. Yani bunun düzelmesi için zamana ihtiyaç var. Ve fırsatlarda var. Örneğin Sakaryaspor'da Elazığspor'da Van'a gelecekler. Onları kardeşçe en iyi şekilde ağırlayıp, bu vatanın bölünmez bütünlüğünün garantisi Van'dır dedirtip, utandırarak göndermek en büyük propagandadır.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme