Birbirimizi anlayabilmek
Gittikçe kalabalıklaşan bir anakentte yaşıyoruz.
İran’a komşu olan serhat şehri Van’ımız her geçen gün büyüyor, gelişiyor, genişliyor.
Memleketimiz, fabrika atıklarıyla kirlenmemiş havası ve çevresiyle, masmavi deniziyle, samimi, yapıcı, güzel insanlarıyla, tarihi ve turistik yerleriyle, son yıllarda ciddi anlamda gelişme göstermiş olan konaklama olanaklarıyla bir çekim merkezi olmayı sürdürüyor.
Bugün artık uzak, yakın başka şehirlerde yaşayan yerli ve yabancı pek çok insan yaz mevsimini geçirmek için Van’ı tercih ediyor. Evler ve yazlıklar kiralanıyor. Buraların havasını soluduktan sonra gelenlerin bir kısmı memleketimizi yurt seçip yerleşiyor.
Çarşıda, pazarda, mahallede, sokakta her geçen gün yeni yüzler görüyoruz.
*
Van’ımız uzun yıllardır ciddi nüfus hareketlerinin olduğu bir merkez durumunda.
Bir yandan ekonomik nedenler, deprem, bölgesel nedenler ciddi miktarda yerleşik şehirli nüfusun taşınıp Antalya, İstanbul, Ankara, İzmir, Balıkesir, Denizli, Bursa gibi başka şehirlere gitmelerine neden oldu.
Bir yandan da aynı süreçte çoğu yakın illerden ve bir kısmı da kırsaldan olmak üzere gidenlerden çok daha fazla insan benzer nedenlerle başka yerlerden gelip Van’ımıza yerleşti. Ana caddeleri, çarşısı kalabalıklaşan şehir, büyük bölümü deprem sonrası devlet desteği ile yapılmış yeni yerleşimlerle genişledi.
Benzer nüfus hareketleri başta Erciş olmak üzere ilçelerimizde de yaşandı. Deprem sonrası Erciş’te de çok sayıda yeni konut yapıldı.
Gidenler gittikleri yerlere Van’ın yerli kültürünü, hoşgörüsünü, Vanlının sıcaklığını, samimiyetini, dürüstlüğünü götürdüler; gelenler de kendi geldikleri yerlerin yine benzer değerleri ile gelip ilimizin yaşam kültürünü zenginleştirdiler.
Yani bazı eski can ciğer kapı komşularımızı yitirdik, onların yerine bir kısmıyla tanıştığımız, bir kısmıyla tanışamadığımız yeni komşularımız oldu.
Hem gidenler hem gelenler hem de kalanlar için bütün bu değişmelerin içselleştirilmesi de gerekiyordu o da zaman içinde bir yere kadar gerçekleşti.
*
Doğal olarak bütün bu süreçler başka değişkenlerden de etkilendi. Tek katlı, iki katlı, bahçeli evlerle birlikte onların özel ve yakın komşulukları da ortadan kalktı. Çok katlı apartmanlarda fiziksel anlamda yakınlaşsak da komşuluk anlamında, samimiyet anlamında aramıza mesafeler girdi.
Daha önceleri sokakta rastladığımız (Van deyimiyle) yeddi yabancı ile konuşan, onun halini ahvalini soran bizler artık bırakın yabancı ile yakınlaşmayı kendi hısım akrabalarımızdan da uzaklaşmaya başladık.
Geçmişte dağda, bayırda, çarşıda, sokakta karşılaştıklarında tanıdık olsun, olmasın selamlaşan, konuşan, kaynaşan insanlar yerlerini selamlaşmayan yeni kuşaklara bıraktı.
Daha dün yolda karşıma gelen 15 yaşlarında iki delikanlıya “uğurlar olsun gençler” dediğimde karşılık veremeyip mahcup bir tavırla gülümsediklerine tanık oldum.
*
Bugün artık akıllı telefonlar, internet bağlantılı bilgisayarlar her yerdedir. Çoğu fiziksel anlamda uzakta bulunsa da yakınlarımız, dostlarımız, işveren ve çalışanlarımız cebimizde, bir tık kadar yakınımızdadır.
Değişen, kolaylaşan, çeşitlenen haberleşme olanakları ile birlikte teknolojinin sağladığı bilgiye erişim, görsel, işitsel kaynaklara erişim doğal bir şekilde dikkatlerimizi dağıtmış, yaşam tarzlarımızı farklılaştırmış, bizleri daha meşgul insanlar haline getirmiş bireyselleşmeyi arttırmıştır.
Yani toplumsal bağları gevşetmiş, yeni bağlar kurmayı zorlaştırmıştır.
Cıvıl cıvıl gençlerimizin bir kısmı bu nedenle evlere kapanmış, toplum yaşamından uzaklaşmıştır.
Artık hepimiz fazlasıyla meşgulüz.
Küresel Kovid-19 salgını burada da işin tuzu, biberi olmuştur.
Tanımadığımız kişilerle selamlaşmıyoruz, görüşmüyoruz, buna gerek görmüyoruz.
Bugün artık sitelerde, apartmanlarda yaşarken karşı dairedeki komşuyu da, giriş kattakini de, en üsttekini de tanımıyoruz. Yeni bağ ve bağlantılar kuramıyoruz. Eski bağlarımızın çok sağlam olmayanları gevşeyip kopuyor.
Eski Van’ın çat kapı gelen akrabaları, dostları artık yok.
Birbirimize ayıracak zamanımız yok, kendimizi ifade etmiyoruz, öbürünü dinlemiyoruz. Giderek ötekileşiyor farkında olmadan, iyice tanımadan ötekileştiriyoruz.
Bir şeyler bizi kendine çekip meşgul ederken değerlerimiz, bağlarımız ellerimizden kayıp gidiyor. Yeni kuşaklar tanımadıkları o değerlerin neler olduğunu bile bilmiyor.
Birbirimizle gerektiği kadar tanışmadığımız, görüşmediğimiz, konuşmadığımız için insanlarla aramıza ayrık otları giriyor. Birbirimiz hakkında yanlış, sağlıksız ve bazen de olumsuz şeyler düşünenlerimiz artıyor.
Yanlış anlaşılmalar, yanlış yorumlar bizi birbirimizden uzaklaştırıyor.
Şehrimiz Van’ın o eski sıcak, samimi, herkesin herkesi tanıyıp bildiği, herkesle konuştuğu, duruma göre hoş gördüğü, sorunları el birliği ile çözdüğü yapısı değişiyor, ısınıyor, sertleşiyor.
Ve küresel ısınmanın dünyayı ciddi anlamda etkilemeye başlamış olduğu bu günlerde gözle görülmeyen her türlü ısınmaya karşı da bir kısmı acil olmak üzere etkili çözümler düşünmemiz icap ediyor. Hem ülkemizde, hem ilimizde toplum kesimleri arasındaki gerçekçi nedenlere dayanmayan kutuplaşmaların olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi için birbirimizi anlamaya, dinlemeye, duygudaşlıklar kurmaya çalışmamız; birlikte ve dayanışma içinde çözümler arayıp bulmamız giderek daha ciddi bir zorunluluk haline geliyor.