Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Doğru’nun, " Bu birçok kaynakta ispatlanmış durumda sınır olarak ta bakarsanız gölün yüzde 65'lik sınırı Bitlisi il sınırları içerinde bulunuyor İsim hakkımızı geri istiyoruz.’ ifadeleriyle Bitlis’ten gündeme taşınan Van Gölü isim tartışması sıcaklığını korurken gölün Bitlis kıyısında tornistan anlamında yeni açıklamalar yapılıyor.
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mehmet Demirtaş, son günlerde “Tatvan Denizi mi? Yoksa Van Gölü’mü?” tartışmalarıyla gündeme gelen, Van Gölü'nden yararlanılamadığını ve bugünkü durumun geçmişle kıyaslanamayacağını söyledi.
Doç. Dr. Mehmet Demirtaş, Van Gölü'nün Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgenin ulaşımı ve ticareti bakımından büyük öneme sahip olduğunu belirterek, günümüzde göldeki taşımacılığın geçmişle kıyaslanmayacak kadar kötü durumda olduğunu savundu. Demirtaş, ''Van Gölü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgenin ulaşımı ve ticareti bakımından büyük öneme sahipti. Öyle ki, 17. yüzyılın ortalarında Van Gölü'ndeki ticaret gemilerinden vergiler almak üzere Tatvan'da çeşitli görevliler bulunuyordu. Bunlar Tatvan'da limana yakın bir kalede görev yapıyordu'' dedi.
Tatvan'da 'Ticaret İskelesi' anlamına gelen 'Bender' inşa edildiğini de anlatan Demirtaş, burada dönemin Van Beylerbeyi tarafından gönderilen bir gümrük görevlisinin görev yaptığını söyledi. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de Van Gölü'nün yer aldığını ifade eden Demirtaş, Seyahatname'de, ''17. yüzyıl ortalarında Van Gölü'nde ticari hayat öylesine canlıydı ki, gölün etrafındaki yerleşim birimleri arasında yolcuları ve tüccarları taşıyan 50 parça gemi faaliyet göstermekteydi'' ifadesinin kullanıldığını belirtti. Evliya Çelebi'den kısa süre sonra bölgeyi gezen batılı seyyah Tavernier'in de göldeki canlılığı gözlemlediğini anlatan Demirtaş, gölde büyük kayığın barınabildiğini, limandan Van'a ticaret malları taşıyan tüccarların faaliyetlerinin bulunduğunun aktarıldığını kaydetti.
''REŞADİYE'DE 200 TEKNE VARDI''
Mehmet Demirtaş, 19. yüzyılda Tatvan'a bağlı Reşadiye köyü limanında 150-200 tekne bulunduğunu ve bu teknelerin yakıt, kereste ve ticaret kervanlarını taşıdığını söyledi. Van'da 1741 yılında yaşanan kıtlığın ortadan kaldırılması için Diyarbakır'dan temin edilen buğdayın Tatvan üzerinden Van'a göl üzerinden ulaştırıldığını kaydeden Demirtaş, ''Bu sırada Van'a 30 bin kile buğday (yaklaşık 750 ton) gönderilmişti. Doğu seferlerinde de Osmanlı Devleti'nin en çok yararlandığı yollardan biri Tatvan-Van deniz yoluydu. Bu konuda Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan bir belgede, İran üzerine yapılan seferlerde ordunun ihtiyacı için Van Gölü üzerinden Van'a zahire gönderildiği belirtilmektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısında gölün iş hacminin oldukça artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu dönemde Reşadiye Limanı'nda yaklaşık 200 tekne bulunuyor, bunlardan biri yaklaşık 150-200 ton ağırlığında'' dedi.
''VAN GÖLÜ ŞİRKET-İ OSMANİYE KAĞIT ÜZERİNDE KALDI''
Demirtaş, 19. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı vatandaşlarından Artin Sarafyan ve Abraham Kavafyan'ın devlete başvurarak Van Gölü'ndeki çeşitli iskeleler arasında yük, yolcu ve hayvan taşınmasıyla ilgili gemi işletme imtiyazı talep ettiğini söyledi. Bu vatandaşlara talepleri uygun bulunarak gemi işletme imtiyazı verildiğini anlatan Demirtaş, ''Bu amaçla 1879 yılında bir nizamname de hazırlanmıştı. Ancak çeşitli siyasi düşüncelerle bu proje uygulanamamıştır. Böylece kurulmuş bulunan Van Gölü Şirket-i Osmaniye de kağıt üzerinde kalmıştır'' diye konuştu.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Van Gölü'nde işletilmek üzere Tersane-i Amire'de gemi inşa edilmesi için projeler hazırlandığını ancak gerek bürokratik engeller gerekse ekonomik sıkıntılar nedeniyle bunun gerçekleşemediğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Demirtaş, ''Ardından gemilerin yeniden inşasına karar verilmiş. Bunun için bölgeye gönderilen 2 görevli, yazdıkları raporlarda gölün seyrüsefer için çok müsait olduğunu belirtmiş, ancak bu girişimden de sonuç alınamamıştır. 19. yüzyılın sonlarında Tatvan ve Van Gölü kıyısındaki diğer iskeleler arasında 92 kayığın faaliyet gösterdiği kaynaklarda yer almaktadır. Aynı kaynaklarda bunların sadece 3'ünün Müslümanlara ait olduğu da belirtilmektedir'' ifadelerini kullandı.
“VAN-TATVAN ARASINDA YÜK VE YOLCU TAŞIYAN SADECE 4 FERİBOT VAR”
Bugün Van Gölü'nün o yoğun trafiğinden eser olmadığına işaret eden Demirtaş, Tatvan-Van arasında yük ve yolcu taşıyan sadece 4 feribot bulunduğunu söyledi. Feribotların dışında sayıları birkaç adedi geçmeyen balıkçı tekneleri olduğunu da ifade eden Demirtaş, ''Söz konusu 4 feribotun neredeyse ömürlerini tamamlamış olması, yeni gemi inşasını mecburi kılmaktadır. Son günlerde yeniden gündeme gelen gemi inşası, tarihsel süreç göz önünde bulundurulduğunda daha da önem kazanmaktadır. Bu durum Van Gölü'nün gemilerle ve diğer deniz araçlarıyla daha güzel olduğu gerçeğiyle de örtüşmektedir” dedi.
Geçmişte Van Gölü'nün sosyal hayatın önemli bir unsuru olduğunu vurgulayan Mehmet Demirtaş, bugün aynı hareketliliğin yaşanması için gölün her alanda en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.