Bizim Şehidimiz… Soner İdil

Canım vatanım bir kaç senedir mutsuzluğa itilmek isteniyor. Gün geçmiyor ki son dakika haberleri televizyon kanallarında kırmızı bir başlıkla yerini almasın. Yine canlar gidiyor, yine şehitler Albayraklı tabutlara konuluyor. Gençlerimiz şehitlik mertebesiyle yüce yaradana doğru binlerin katıldığı cenaze namazı ile uğurlanıyor. İşte o zaman insanın içinden bir şeyler kopuyor, yüreğimizi yakan gözyaşlarımız akıyor.

Canım vatanım bir kaç senedir mutsuzluğa itilmek isteniyor. Gün geçmiyor ki son dakika haberleri televizyon kanallarında kırmızı bir başlıkla yerini  almasın. Yine canlar gidiyor, yine şehitler Albayraklı tabutlara konuluyor. Gençlerimiz şehitlik mertebesiyle yüce yaradana doğru binlerin katıldığı cenaze namazı ile uğurlanıyor. İşte o zaman insanın içinden bir şeyler kopuyor, yüreğimizi yakan gözyaşlarımız akıyor. 

Biliyorsunuz  Beşiktaş'ta alçakça yapılan bombalı terör saldırısında 20'li yaşlarda  44 genç fidanımız şehit olmuştu. O gün haberi yüreği parçalanan spikerler güçlükle okuyorlardı.  Kimisinin gözleri dolarken kimsinin boğazı düğümlenerek neler olduğunu  anlatmaya çalışıyordu..

Bir süre sonra 44 fidanımızın kimlikleri, memleketleri netleşince şehitlerimizden birinin Vanlı olduğu ortaya çıktığını öğrendik.

Aslında ne önemi vardı, hangi şehirden olduğu, hangi köyden olduğu ateş düştüğü yeri yakmıyor muydu?

Bir kez daha ocaklar sönmüştü. Hain bir pusu kurulmuş, şeytani bir plan hazırlanmıştı. Alçaklar kana doymuyorlardı! Şehitlerimizin acısıyla güzel Türkiyemin  canı yanıyordu. Artık sıcak ve  soğuk birbirine karışmıştı. Duygular tarifsiz ve dilsizdi.

 Beşiktaş saldırısının acısı hafızamdan silinmemişti.  Telefonum çaldı. Arayan değerli bir dostumdu. Bir kaç güzel cümleden sonra bana Beşiktaş terör saldırısında şehit düşen Vanlı Soner İdil'in abisinin yanında olduğunu ve benimle tanıştırmak istediğini söyledi. O an beynim kitlendi, yüreğim daraldı ve ne konuşacağımı bilemedim. Kelimeler yarım kalıyor, cümlelere dönüşemiyordu. Tek hatırladığım abisi Taner İdil beyin çok sakin bir şekilde kardeşi Soner İdil'in şehitlik mertebesinde olduğunu ve ölümünün Allah'ın taktiri olduğunu söylemesiydi. Taner beyin metaneti karşısında başsağlığı ve bir kaç cümleden sonra telefonu kapadım. Beynimde deli bir uğultu kulaklarımda çınlama... Birkaç saat sonra dostumu aradım.  Çünkü 27 yaşındaki  şehidimiz kısa bir yaşamda neler yapmıştı? Hayalleri nelerdi? Ailesinin bizlerle paylaşacağı hikâyesi var mı diye düşündüm.

 Taner İdil Bey hüzünle anlatmaya başladı.

" Biz 5 kişilik  bir aileyiz  şehit kardeşim Soner en küçüğümüzdü. Van Çatak da dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren üniformalı mesleklere karşı inanılmaz ilgisi vardı. Hayali bir gün asker veya polis üniformasını giyerek ailesinin karşısına çıkmaktı. Eğitimi için çırpınan, emek veren anne ve babasının ellerini öperek teşekkür etmekti. Üniversite hayatına Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinde Tarih bölümünü kazanarak devam etti. Tarih bölümünü bitirmesine rağmen üniforma sevdasından vazgeçmemişti. Hayallerinin peşinde koşmak Soner'e müthiş bir haz veriyordu. Subay ve polis olmak için defalarca sınavlara girdi. En çok arzu ettiği polislik sınavına bıkmadan usanmadan ve inancından vazgeçmeden 5 kez girdi. Sonunda polis olma hakkını kazanarak en büyük hayalini gerçekleştirmişti. Soner yerinde duramıyordu heyecanı ve sevinci görülmeye değerdi. Artık Bitlis'te polis okuluna gitme zamanı gelmişti. Bilemezdi onu yaradanın yanına çağırdığını. 8 aylık eğitimden sonra göstermiş olduğu başarıdan dolay İstanbul Bayrampaşa Çevik Kuvvete atandı. Burada bir müddet eğitim aldıktan sonra Çevik Kuvvet tim biriminde görevlendirildi. Hayalleri gerçekleştiği için mutlu ve umutluydu. Her gün ailesini arayarak mutluluğunu paylaşıyordu. Soner henüz yolun çok başındayken  bir gün gördüğü rüya sonrası annesi Sadet hanımı arıyor. Annesi Soner'in anlattığı rüyadan irkiliyor. Ölüm kelimesini bir anne nasıl duymak ister ki. Annesi Soner'e telefonda Soner'im boş ver bu rüyayı henüz yolun başındasın arzu ettiğin üniformayı giyindin artık mesleğinde başarılı olmanın keyfini çıkar. Karşılıklı sevgi özlem dolu görüşme sonrası telefonu kapatıyorlar.

Soner henüz aşık olduğu mesleğinde 3 üncü ayını doldurmuştu. Görev için Beşiktaş'a doğru yola çıkarken içini bir tuhaf duygu kaplamış.  Boşluktaydı bir şeyler his ediyordu fakat anlam veremiyordu. Saat 10 civarı o alçak terör saldırısı sonrası henüz gençliğinin baharında, hayallerinin peşinden koşan Soner 43 can gibi hayattan kopartılıyordu.

Oysa anne ve babası Soner'i ve iki kardeşini büyütmek okutmak hayallerine doğru uçurmak için ne çok emek vermişlerdi. Ah bir anne bir baba nasıl kabullenebilirlerdi ciğerparlerini kara toprağa vermeyi. Haklıydılar dünyadaki en büyük acı evlat acısı değil miydi? Artık yüreklerde kıyametler kopuyordu. Bir ah edip bin ah yükseliyordu.

Soner daha sevdalanıp, evlenecekti sevdiğinin kulağına nağmeler söyleyecekti. Ellerine kınalar yakılacak damatlık giyecekti. Düğününde babasıyla ağabeyleriyle halay çekecekti. Annesine eşini getirecekti ellerini öpsün hayır dualarını alsın diye. Annesine ve babasına sözleri vardı, onları yeni evinde yenidünyasında ağırlayacaktı. Çok hayalleri vardı çok. İlkbaharda açan mahzun ters lale gibi ömrü kısa oldu.

 Soner'in annesi ve babası geçmiş güzel günlere dönmek için her şeylerini vermeye hazırdılar. Tek arzuları Soner'e yeniden dokunmak, yeniden bağırlarına basmak öpmek doyasıya öpmek. Annesi Sadet Hanım ve sevgili babası Mikdat Bey Soner'in güzel kokusunu içine çekmek için ve arzuladığı özlediği yemekleri yapmak Soner'i masaya davet etmek için nelerini vermezdiler ki. Maalesef Soner resimlerde ve hayallerde kalacaktı. Soner yoktu, Allaha doğru yola çıkmıştı, mevkisi artık şehitlikti. Ailenin tek gurur duyduğu mertebe buydu. İçleri yana yana kabullenmek zorundaydılar.

Bunları anlatan Soner'in ağabeyi Taner İdil Bey Vanlılardan hemşehrilerinden kardeşi için yalnızca dua bekliyor. 

Vatan  için canını ortaya koyan bu şehidimize Van halkının ve bizim bir borcumuz vardı. Van'da Soner'in adı bir okulda, sokakta bir yerde yaşatılabilir. Hiç bir zaman ailesinin acısını hafifletemeyiz fakat onların acılarını bu şekilde paylaşabiliriz. Bu Van'ı yönetenlerin görevidir. Daha önceki şehitlerimiz ile birlikte Soner İdilin de adını layık oldukları yerlerde göreceğimize inanıyorum.

Bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Nurlar içinde yatsınlar. Her şey gönlünüzce olsun.

Bakmadan Geçme