Bu kafalarla demokrasi, öyle mi?
Daha çok kavga günlerimiz var önümüzde... Anayasa değişikliği halkoylaması bir başlangıç değildi bu bakımdan... Kavgalı, gürültülü -demokrasi için değil- yolculuğun dahası pentatlon yarışının sadece bir etabı idi yaşadıklarımız.
Daha çok kavga günlerimiz var önümüzde... Anayasa değişikliği halkoylaması bir başlangıç değildi bu bakımdan... Kavgalı, gürültülü -demokrasi için değil- yolculuğun; dahası pentatlon yarışının sadece bir etabı idi yaşadıklarımız.
Önümüzde daha çoook kavgalı, hizipli günler var.
Belki de halkoylamaları...
Hepsi de görünürde demokrasi için...
Ama, sonuç?..
Sonuç alındı ya!.. Bir tarafta "maç kazanma", üç puan alma keyfi; diğerinde hakemin haksız penaltı kararından kaynaklanan yenilgiye itirazlar, isyanlar, öfke kusmalar...
Tıpkı Trabzonspor'un tescil edilmeyen şampiyonluğu gibi...
Sporda "fiili durum" yaratıp, ardından yasa, yönetmelik değiştirmeler, mahkeme karalarında tamirler...
Kim kimi kandırıyor, anlayabilene aşkolsun!
"Fiili durum" denildi, siyasi/hukuki çözüm anayasa değişikliğinde bulundu.
Ve "Fiili durum"a öyle bir anayasa kılıfı hazırlandı ki; horoz dövüşü anlayışına dönüşen bir siyasal rekabetle sonuç alınmaya çalışıldı.
Sonuç; sonuçsuzluğu da getirdi.
Şimdi bir tarafta itirazların muhatabı YSK ve "evet" grubu; diğer tarafta "hayır" diyenler.
Durum/manzara meydanda...
Başladı mı, yeni bir öfke dönemi? Ne zaman biteceğini de kul değil, ancak Allah bilir.
Bitmedi!..
Asıl siyasal ve de toplumsal huzursuzluk, kavga/gürültü önümüzdeki dönemde...
"Fiili durum" birinci siyasal krizdi. Getirdiği ortamı halkoylaması ile pansuman etmeye çalıştık, ağzımıza burnumuza bulaştırıp, yeni bir toplumsal yara açtık.