BÜTÜN PEYGAMBERLER İSLAMİYETİ TEBLİĞ ETMİŞLERDİR
Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...
Allahü Teâlâ’nın geçmişte, şimdiki zamanda ve gelecekte de kabul ettiği ve razı olduğu dinin adı İslam’dır. İslamiyet hak ve hakikat bilgisi, saadet ve selamet yolu, beka ve huzur duygusudur. Asr-ı saadeti haliyle kailiyle yaşamaktır. İslamiyet hicri 1. asırda 3 kıtaya yayılmıştır. İslamiyet kaynak itibariyle rabbani olup vahiyle bildirilmiştir akla uygun nakil dinidir. Allah’ın koruması altındadır. İslamiyet’i Hz. Muhammed aleyhisselâm tebliğ etmiş, açıklamış aynı zamanda tatbik etmiştir. Sabit hakikatlerden ibarettir. Herhangi bir teorinin, doktrinin, ideolojinin ürünü değil, kapsayıcıdır. Hayatın bütün yönlerini kapsar. Bu başka hiçbir dünya görüşünde yoktur. İklim, bölge, ırk ve sınıfa göre değil hedef kitlesi bütün insanlıktır.
Fetihler sonucu İslam coğrafyası genişlemiştir. İhtida edenlerin yanı sıra İslam toplumuna münafıklar da girmişlerdir. Gayri Müslimlerin İslam karşıtı faaliyetleri hiç durmamıştır. Allah’ın dosdoğru yolu olan sırat-ı müstakimden sapmalar meydana gelmiştir. Aşırılık, taassup, ilmi ve fikri yetersizlik neticesinde ötekileşme oluşmuştur. Müslüman adını taşıyan şahıs, grup ve tekfirci zihniyete sahip teşekküller katliamlar yapmışlardır. Yapılan araştırmalara göre gün geçtikçe Hristiyan nüfusu azalmakta Müslüman nüfusu artmaktadır.
Batının ılımlı İslam, radikal İslam gibi İslam’a yönelik faaliyetleri yanında dinler arası diyalog, İbrahim’i dinler gibi projeler ile “vasat ümmet” (aşırılıktan uzak) olan Müslümanların itikatlarını tahrif için faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu emellerine ulaşmak için medya dahil her türlü vasıtaları kullanmaktadırlar. İslamofobinin arka planında kültürel ırkçılık yatmaktadır. İslamofobiyle etkili bir mücadele için mutlaka güçlü bir medyaya ihtiyaç vardır.
İslam, Hz. Muhammed sallallahü aleyhi vesellem’e Hz. Cebrail vasıtasıyla vahyedilen ilahi kanunların muhtevasıdır. Bütün peygamberlerin insanları davet ettiği Allahü Teâlâ’nın razı olduğu ve beğendiği din İslam’dır. İman esaslarında, bütün peygamberler ittifak etmişlerdir. Çünkü kaynakları birdir, o da vahiydir. Din de birdir. “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.” (Âl-i İmrân 19) Allahü Teâlâ’nın zatı ve sıfatları hakkında kelimeleri tektir. Filozoflarda fikri ittifak söz konusu değildir. Öldükten sonra dirilme, haşır, peygamberlere iman, meleklere iman, vahyin hak olduğu, cennet nimetleri, cehennem azabı, cehennemin ebedi olduğu hususlarında sözleri birdir. Hz. Muhammed’in kendinden önceki peygamberlerin iman esaslarını aynen tebliğ etmiş olması tesadüf olamaz. “Onlar (peygamberler) Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Öyleyse sen de onların gittikleri yola tabi ol.” (En’am 90) Bu ayet-i kerime peygamberlerin aynı iman esasına tabi olduğuna işaret etmektedir. Kur’an-ı kerim önceki peygamberler tarafından tebliğ edilen dini insanlığa hatırlatmıştır.
Allahü Teâlâ’nın bütün elçileri adaletle hükmetmekle, helal kazanmakla, Allah’a ibadet etmekle, iyi işler yapmakla emrolunmuşlardır. Emrolunduğumuz ibadetler de daha önceki peygamberlerden bize intikal etmiştir. İbadetlerimizde meleklerin ibadetleri de mevcuttur. Namaz ve zekât Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. İsmail (Enbiya 73) Hz. Musa (Taha 13), Hz. İsa (Meryem 31) aleyhimüsselama da farz kılınmıştır. Oruç da daha önceki milletlere emredilmiştir. Hac ibadeti Hz. İbrahim’le başlamıştır. Dünyaperestlik, düşmanlık, ahlaksızlık Hz. Lut ve Hz. Salih tarafından kınanmıştır. Hz. Lut halkının ahlaksızlığına, Hz. Şuayb da ticarette hile yapılmasına karşı çıkmıştır. Hz. Lokman toplumu ayakta tutan mutluluğu sağlayan ahlaki kuralları emretmiştir.
Sonuç olarak yüce dinimiz İslamiyet insanlığın mutluluğu için Allahü Teala tarafından Hazreti Cebrail vasıtasıyla şanlı Peygamberimize vahyedilmiştir. İslamiyet kurtuluş yoludur ve sırat-ı müstakimdir. Allahü Teala yüce ve mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’de:
“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” (En’âm 153) buyurmuştur.
İstanbul İslam Enstitüsü eski müdürlerinden merhum Ahmed Davutoğlu hocamızın ‘’Dini tamir davasında din tahripçileri’’ ve Sultanü'ş Şuara merhum Necip Fazıl Kısakürek beyefendinin ‘’Doğru yolun sapık kolları’’ isimli eserleri acizane tavsiye olunur.