Çalma! Üret!
Geçen hafta köşe yazarımız Sayın Azmi İlvan'ın kes, kopyala, yapıştır başlıklı köşe yazısını okurken üzerinde çokça düşündüğüm ve çok haklı bulduğum satırları oldu.
Geçen hafta köşe yazarımız Sayın Azmi İlvan'ın kes, kopyala, yapıştır başlıklı köşe yazısını okurken üzerinde çokça düşündüğüm ve çok haklı bulduğum satırları oldu. Yıllar boyunca suren intihal bu sıralar çok sık karşımıza çıkmaya başladı. Birçok şair arkadaşımdan ve yazar arkadaşımdan böyle yakınmaları çok sık duyar oldum.
Aklıma hemen bu soru geldi. İnsanlar artık üretemiyorlar mı? Hayal dünyalarını, duygu dünyalarını mı kaybettiler de bu yola başvuruyorlar? Yoksa yeterince okumuyorlar mı? Zira yazmak için mutlaka okumak lazım. Kelime dağarcığınız olmadan yazılarınız birkaç kelimeyle sınırlı kalır. Yazının içinde kısır bir döngü yaşatırsınız okuyucuya. Akıcı bir üslup okuyucuyu sarar, sarmalar yüreğini ısıtır.
Peki, yazan biri yazacağı konuda birikimi yoksa eksiği varsa ne yapar; yazacağı bir konuda önce araştırma yapar, not alır ve kendi cümleleriyle, kendi kalemiyle, kendi yorumu ve bakış açısıyla konuyu okuyucuya aktarır. Yazıyı okurken yazarın konuya ne kadar hâkim olduğunu cümlelerinden ve anlatımından anlarsınız.
Bu o yazarın tarzıdır. Okuduğunuz yazıdan cümlelerde adeta yazar size kendini htirir. Yazar tarzının dışına çıktığı anda anarsınız ya beğenir, ya da eleştirirsiniz. İyi bir okuyucu ve takipçi yazıyı okur okumaz yazının kime ait olduğunu yazarın altında imzası olmadan da anlar çünkü o kalem kendi tarzını yaratmıştır.
Ancak sosyal medyada çok rastladığımız bir olay var. Birkaç mısra yazıp altına o birkaç satırla hiç ilgisi olmayan bir şairin/yazarın adına rastlıyoruz. İyi bir okuyucu iseniz bunu hemen anlıyorsunuz ya da araştırma gereği duyuyorsunuz.