Caydırıcılık!

Uluslararası diplomasi “höt”,”zört” ile yürütülemez. Hele hele:
“Benim babam senin babanı döver!” Mavallarına da kimse kanmaz.
Uluslararası siyasette güç kavramı ülkelerin tavizsiz politikasıyla ölçülür.
Yani önce bağımsız olacaksınız. Politikanızda arkanızda sizi destekleyen insan sayısı yüzde kırk dokuzların çok üstüne çıkacak ve hatta ülke nüfusunun en az üçte ikisi yaptıklarınızdan memnun olacak, sosyal adalet mekanizmanınız hep adaletten yana çalışacak. Milli geliriniz bir avuç azınlığa değil göre değil milyonlarca insanınızın huzur ve mutluluğuna göre paylaştırılacak. İnsanlarınız arasında din, dil, etnik değerler sosyal hayatın ustura ağzına dönüştürülmeyecek.
Türkiye sahip olduğu yeraltı ve yer üstü zenginliği dışında, olağanüstü stratejik önemiyle de dünyadaki şanslı ülkelerden birisidir. Ve isterse Batı ile arasındaki diplomasinin avantajının aynısını Doğu ile de hanesine artı olarak katabilir.
Yani; Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya gibi Batı bloğu ülkelerle arasındaki yakın ilişkiyi; Rusya, Çin, Japonya ile de sağlamlaştırabilir. Bunu başardığında da, Anadolu yarımadasında yaşayan milyonlarca insanımızın geleceği tek kutup gerilimi altına düşmeyecektir.
Akıllı liderler ülkelerini başka ülkelerin kelle sayısı, tank, tüfek sayısıyla kıyaslamaz. Akıllı liderler arkalarındaki suni destek güçlerine hiç güvenmez. Akıllı liderlerin en büyük güvenci barış ve huzur içinde, birbiriyle asla didişmeyen insanları ve o insanlarla birlikte yönetim erkinin de tam bağımsız olduğunu hissedebilme gücüdür.
Bugün arkasındaki güçlü ülke desteği olduğunu sanan liderler bilmelidirler ki o güçler kaygan ve hiç beklenmedik bir anda saf değiştiren çıkar odaklı güçlerdir. Yani gerçek güç; liderlerin ülkeleri ve kader birliği ettikleri insanları, dolayısıyla özgün koşullarıdır.
Küçümsemek duygusallıktır... Böbürlenmek de zaaf...
Barış içinde bir arada yaşama ve sonuna kadar barış için direnmek akıllı liderlerin politikasıdır.
Küçük hesaplar için büyük tavizler vermek ise karanlıkta yürümek gibidir.
Büyük Orta Doğu Projesini bir türlü hayata geçiremeyen emperyalist güçlerin son hamlelerinden birisidir Suriye ve İran’ı vurma veya ele geçirme. Ülkemizin asırlık kadim dostu bu ülkelerle, sırf liderlerinin basiretsizliğini bahane edilerek kavgaya tutuşmak, Türkiye’yi paramparça edecek cehennem yolunun başlangıç kapısıdır.
Sessiz Rusya ve Çin aslında görünmeyen ancak gürültüsü destekledikleri ülkelerin savaşçı naralarıyla kendisini gösterecek büyük güçlerdir.
Türkiye, Arap Baharını yaratanların ve bu kargaşalardan medet umanların karanlık oyunlarında ezeli dostlarının hasmı olmamalıdır.
Suriye ile yaşanan gerginlikte geçerli olan yol aklın yoludur. Caydırıcılık ta bu yolun sabır ve cesaretle korunmasıdır...

Bakmadan Geçme