Çetin Altan ve Van Depremi
Dışarıda 48 saattir bazen yoğun, bazen yavaş yağan yağmur nedeniyle kapandığım evdeki bu kasvete Çetin Altan üstadın ölüm haberi ve Van Depreminin üzücü anıları da eklenince hüzün katmerleşti.
Çetin Altan benim hayatıma 1965 yılında ortaokulu bitirdiğim sınıf arkadaşım İsmail Sami Çakmak (Avukat) vasıtasıyla girdi. İsmail'in babası Ofis müdürüydü. İskele köyünde otururlardı, babası aydın biriydi, solu, İşçi Partisi'ni bilen biri. Beni Batı klasiklerini özellikle Rus Edebiyatını okumaya Varlık yayınlarını, Varlık Dergisini takip etmeye İsmail teşvik etmişti. O zamanlar İl Halk Kütüphanesinin bizim gibi okur olanlara katkısı büyüktü. Kütüphane müdürü rahmetli Hakkı Yakupoğlu (Bülbül Hakkı) bey, salonu sıcacık olan kütüphanede ders çalışmamız, dersten sonra kitap okumamız, ansiklopedi karıştırmamız için güzel bir ortam hazırlardı. Kütüphane kartımızla aldığımız kitaplar Van'ın kısır ortamında hayatımızın en önemli rengi ve katkısıydı. Her gün bir kitap bitirirdim. Aynı zamanda iyi bir gazete okuruydum harçlığımı saklar gazete alırdım. Mahallemizde gazete okuyan bir Ali Ekber abi (Akçap), bir de Hasan Yamaç vardı. Kış ayının çok yoğun yaşandığı Van'a yol kış koşulları nedeniyle sık sık kapandığı için gazeteler 3-4 günde gelirdi. Van'daki gazete bayii Alaettin Şen'e uğrar ve genelde her işi yapan kayın biraderi ve arkadaşımız Muhittin Bilgiç'ten gazetelerin ne zaman geleceğini öğrenirdik. Genelde gazeteler saat 15.00-16.00 sularında gelirdi. Arkadaşların yardımıyla 3-4 günlük gazeteler birleştirilir ve dışarıda kuyruk olmuş ha bire baskı yapan okurlara sırayla verilirdi. Akşam gazetesini de İsmail Sami Çakmak aracılığıyla okumaya başlamıştım. Çetin Altan'ın "TAŞ" adlı sütunundaki yazıları, akıcı üslubu ile hemen okurdum. Çok kez yazıları kesip Harita Metod defterine yapıştırır saklardım. Nurcu, dinci arkadaşlar Çetin Altan'a sütununun adı "TAŞ" olduğundan baba adını oraya vermiş O piç derlerdi. Biyografisini Meydan Larouss'ta aramış bulamamıştım onlara yanıldıklarını göstermek için. Teşekkürler güzel dostum, İsmail Çakmak hayatıma katkıların için. İşte o aydınlık yazar, o düşün adamı Çetin Altan 88 yaşında hayata gözlerini yumdu benim düşünce sistemimin oluşmasında katkısı olan o ulaşılmaz insanın Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak çalıştığım zaman Ankara'da mahkemelerini takip etmekle yakından tanıyıp hayranlığım arttı, çok uzun süre yazılarının takipçisi oldum. Ülkesine demokrasinin gelemediğini görmeden ölse de "enseyi karartmamak" gerek. Huzur içinde yat Çetin Altan.
23 Ekim aynı zamanda Van Depreminin yıl dönümü. İçimizi yakan, yüreğimizde yara açan o günün. Kasım ayının 2. haftası kız kardeşimin evi ağır hasar gördüğü için yardıma gittim. Kent üstüne kara bir örtü çekilmiş gibi sessiz ve karamsarlık içindeydi. Bir taraftan çadır kentler kurulurken bir çok kişi de evlerinin avlusuna kurdukları çadırda barınıyorlardı. Biz de bir yakının 2 aile olarak kaldığı çadıra misafir olduk. Bu benim Van'da yaşadığım 2 depremi aklıma getirdi. Sanırım 1966 da deprem olmuştu. Herkes panik olduğu için evlerine girememişti , gelen çadırlar elektrik santralinin karşısındaki Jandarma komutanlığı önünde dağılıyordu orada yediğim dipçik hala hafızamda. . O soğuk kış da 1 aya yakın çadırda kalmıştık. 2. hatırladığım deprem ise 24 Kasım 1976 Çaldıran Muradiye depremidir. 3400 kişinin yaşamını yitirdiği o depremde Rahmetli Bülent Ecevit ile eşi Rahşan Ecevit'i karşılayan kimse olmadığı için hava alanında bir kaç arkadaşla alıp Muradiye'ye götürmüş, ziyaretine destek olmuştuk. Sürekli depremlerin olduğu Van'da yıkımların ve acıların sebebi olan devletin imar yetkilileriyle, belediyelerin sorumlulukları unutulmamalı. Son depremde TOKİ'nin yaptığı konutların mağdurlara büyük karla satıldığı ve ailelerin uzun süreli borçlandırılmasının yarattığı kaygıların Van'a büyük katkısı olacağı dile getirilen AKP adayı Beşir Atalay'a hatırlatılması bu büyük yükün azaltılması için ne düşündüğünün sorulması, halka deklere edilmesini gazetem aracılığıyla hatırlatmayı görev biliyorum.