Çocukluğumuzun şehri, Van'a

Biz çocukken Şehri Van'da mahallemiz Tepebaşı mahallesiydi, bahçeli evlerle sıralı, şehir merkezine çok yakın. Bahçeler ailelerin adları ile anılırdı.

Biz çocukken Şehri Van'da mahallemiz Tepebaşı mahallesiydi, bahçeli evlerle sıralı, şehir merkezine çok yakın. Bahçeler ailelerin adları ile anılırdı. Falancaların bağı, filancaların bahçesi diye. Biz o zamanın çocukları da diğer pek çok yerleşim yerinin çocukları gibi bahçelere girmeyi, meyve koparmayı severdik. Korkarak girdiğimiz tek bahçe Rahmetli Hamit Dayının bahçesi idi, Gömleğimizin içine ve ceplerimize doldurduğumuz birkaç elma, armut ya da ayvanın bir kısmını koşarken düşürdüğümüz de çok olmuştur.

 

Üstünden atladığımız, altındaki su arkından girdiğimiz duvarların çoğu hala möhre duvardı. Yani onlar kerpiçle değil, çamurun kürekle üst üste konulmasıyla yapılmış duvarlardı. Emin değilim ama belki bir kısmı da seferberlikten öncesine aitti."Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor" tekerlemesi de popülerdi.

 

O zaman pamuklu şeker vardı. Akşamüzeri Hatun ablanın evinin önünde dondurma almak için sıraya girerdik. Meleğin tepesinde kış aylarında, Kızak kaydığımız o günleri unutmak ne mümkün.

 

Dini bayramlar geldiğinde en çok sevinen elbette çocuklar olurdu. Bize alınmış olan bir çift ayakkabıya, bir çift çoraba ya da başkaca giysilere çok sevinirdik. Mevsim kışsa annemizin ya da ninemizin ördüğü yün çorapları, kazakları da giyerdik.

 

Şeker toplamak için, yeni giysilerimizi insanlara göstermek için sabahı zor ederdik.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme