Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yabancı öğrencilere çalışma izni müjdesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki yabancı öğrencilere müjde vererek, 'Eskiden misafir öğrencilere çalışma izni verilmiyordu. Bir süre önce bu konuda hazırlıklara başladık. İnşallah hem öğrenciler, hem mezunlar için çalışma izni sorununu ortadan kaldırıyoruz' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, UDEF 11'inci Uluslararası Öğrenci Buluşumaları'nın Final Programı'na katıldı.
Cummhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye'deki misafir öğrencilere müjdeler verdi.
Misafir öğrencilerin ikameti ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Misafir öğrencilerimiz belli dönemlerde ikamet belgelerini yenilemek mecburiyetindeler. İçişleri Bakanlığımıza bağlı göç idaresi tarafından verilen bu belge için kurum önünde çok ciddi yığılmalar yaşanıyordu. Şimdi 115 bin öğrencimiz tamamı ikamet belgelerini göç idaresine gitmeden kendi üniversitelerinden alabilecekler. Böylece hem işlemler daha çabuk olacak, hem de yığılmaya meydan verilmeyecek. Bir başka düzenleme de Genel Sağlık Sigortası konusunda. Türkiye dünyadaki en gelişmiş Genel Sağlık Sigortası ve sağlık hizmeti sistemine sahip ülkedir. Artık öğrencilerimiz eskisi gibi 3 ay beklemeden derhal Genel Sağlık Sigortası kapsamına dahil olabileceklerdir. Eskiden kalma sigorta prim borcu olan öğrencilerimizin de gecikme faizleri silindi. Sadece ana paraları ödeyerek bu yükten kurtulabilecekler" dedi.
"Çalışma izni sorununu ortadan kaldırıyoruz"
Çalışma izinleriyle ilgili de öğrencilere müjde veren Erdoğan, "Bir başka önemli düzenleme de çalışma izinleri konusunda yapıldı. Eskiden misafir öğrencilere çalışma izni verilmiyordu. Bir süre önce bu konuda hazırlıklara başladık. İnşallah hem öğrenciler, hem mezunlar için çalışma izni sorununu ortadan kaldırıyoruz" diye konuştu.
"Sizden ricam kendi ana dilinize, kendi öz kültürünüze, tarihinize sahip çıkmanızdır"
Mİsafir öğrencilere nasihatlerde bulunan Erdoğan, "Bu alanı birlikte doldurmazsa FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerine ve sömürge ayıbını alınlarının ortasında taşıyan güçlere fırsat vermiş oluruz. Aynı medeniyetin mensupları olarak kendi geleceğimizi kendimiz belirlemeliyiz. Sizden ricam kendi ana dilinize, kendi öz kültürünüze, tarihinize sahip çıkmanızdır. Aynı tavsiyeyi kendi evlatlarımıza da yapıyoruz. Maalesef tıpkı batılı ülkelere gidenler gibi Türkiye’ye gelen öğrencilerimiz arasında da ahlaki yozlaşmadan, suç çeteleri pençesine düşmeye kadar yolunu kaybedenler de çıkabiliyor. Bu gençler geleceklerini de karartarak ülkemizden ayrılmak zorunda kalıyorlar. 115 bin öğrencimizden tek birinin böyle bir duruma düşmesine gönlüm rıza göstermez. Kendi evlatlarımızın geleceği konusunda ne hissediyorsak, sizler için de ayın duygular içerisindeyiz" şeklinde konuştu.
"Türkiye’yi ikinci vatanınız olarak kabul etmenizden büyük memnuniyet duyuyoruz"
"Herkese ulaşmak, herkese kol kanat germek elbette mümkün değil" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ama sizler kendi aranızda dayanışmanızı güçlü tutarsanız, biz de elimizden gelen desteği sağlayarak bu sıkıntıları en aza indirebiliriz. Sizlerin her birinin ülkelerinizin seçkin ve saygıdeğer birer temsilcisi olarak görüyoruz. Türkiye’yi ikinci vatanınız olarak kabul etmenizden büyük memnuniyet duyuyoruz. Ülkelerinize döndüğünüzde her birinizi fahri temsilcilerimiz olarak göreceğimizden şüpheniz olmasın. Bu ağı ne kadar genişletirsek hep birlikte o kadar kazancı çıkarız. Küresel düzenle özellikle cari siyasi ve ekonomik sistemde, bu ilişkinin tarafları için katlanarak artan olumlu sonuçlar olduğunu biliyoruz. Unutmayın yönetmezsek, yönetiliriz. Artık kendi kedimizi, onunla birlikte bölgemiz ve nihai olarak dünyayı özgürlük, demokrasi, refah ve güvenlik temelinde yönetme zamanın geldiğini düşünüyorum. Gelin hem kendimizin, hem ülkelerimizin hem dünyanın iyiliği için bu fırsatı değerlendirelim."
“Hedefimiz misafir öğrenci sayısını 350 bine çıkarmak”
Türkiye’de 115 bin misafir öğrenci bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “Hedefimiz bu sayıyı 350 bine çıkarmaktır. Böylece dünyada en çok misafir öğrenci barındıran ilk 5 ülke arasına gireceğiz. Türkiye bursları kendi alanında gün be gün bir marka haline geliyor. Ortaya koyduğumuz yoğun emeğin meyvelerini toplamaya başladık. Daha önce her yıl açılan 4 bin burs kontenjanı için 8 bin civarında başvuru oluyordu. Şimdi 5 bin kontenjan için hamdolsun 120 bin başvuru yapılıyor. Çünkü biz başvuru yollarını kolaylaştırdık. Elbette bu süreçte nitelikli, alanının uzmanlarından oluşan insan kaynağı ile teknoloji imkanlarından istifade ettik. Burs programların konusunda ülkemizin dış politika önceliklerine uygun bir çerçeve gerçekleştirirken büyük tecrübe kazandık. Öğrencilerimizin başarı oranlarında da ciddi sıçramalar yaşadık” şeklinde konuştu.
“Arnavutluk’ta FETÖ terör örgütünün hareketini çökerteceğiz”
Türkiye’nin son yıllarda FETÖ terör örgütünün pek çok saldırısına maruz kaldığına dikkat çeken Erdoğan, “FETÖ’nün en çok üzerinde durduğu konulardan biri de yurt dışından gelen öğrenciler, sizlerdiniz. Misafir öğrencileri kabulden, eğitime ve mezuniyet sorasında kadar her aşamada İslam’ın ve Türkiye’nin düşmanı bu terör örgütünün istismarından kurtaracak tedbirleri aldık, alıyoruz. Arnavutluk da o FETÖ terör örgütünün adeta istilası altında. Görüşmelerimiz oluyor er ya da geç onların o hareketini orada da çökerteceğiz. Her geçen gün orada mesafe alıyoruz. Maarif vakfımız Arnavutluk’ta okulları teslim alma sürecini devam ediyor” açıklamalarında bulundu.
“Güçlendiğimizden rahatsız oluyorsanız isteseniz de istemeseniz de güçleneceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Çadlı iki öğrencinin hikayesini de anlatarak, “Çad’da birbirlerine husumet besleyen iki ayrı kabileye mensup bu kardeşlerimiz eğitim için ülkemize geliyor. Gelmeden önce ülkelerindeki Fransızca öğretmenleri Türkiye’yi onlara öyle kötülüyor ki, dönüş biletlerini de ceplerine koyarak İstanbul’a ayak basıyorlar. Ülkemizde başlarına her türlü felaketin gelebileceği, hayati tehlikelerinin bulunduğu telkinleri, rakip kabilelerden olmalarına rağmen onları yakınlaştırılıyor. Aynı yurtta, aynı evde yaşamaya zorluyor. Aradan süre geçince Fransızca öğretmenlerinin kendilerine anlattığı Türkiye ile hakiki Türkiye’nin uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını görüyorlar. Bunun üzerine Çad’ı yıllarca sömüren gücün, kendilerine nasıl bir oyun oynadığının farkına varıyorlar. Sadece eğitimleri süresince birlikte olmakla kalmıyor, dönüşte kabileleri arasındaki husumeti de sona erdirecek adımlar atıyorlar. Bu Fransa var ya bunlar Afrika’yı az mı sömürdüler. Sadece bu Fransızlar yöneticiler, Cezayir’de 5 milyon insanı katlettiler. Libya’da aynı şeyi yaptılar. Ruanda’da on binleri, yüz binleri katlettiler. Türkiye’ye karşı son dönemde yaptıklarını görüyorsunuz. Biz size ne yaptık. Bizimler alıp veremediğiniz ne. Güçlendiğimizden rahatsız oluyorsanız isteseniz de istemeseniz de güçleneceğiz. Dürüst samimi olduğunuz sürece biz de size karşı dürüstüz. Dürüst olmazsanız kusura bakmayın gereği neyse onu yaparız” ifadelerini kullandı.
“Fransa Romanları dışladı, halbuki AB müktesebatında bu yasak”
Konuşmasında Roman vatandaşları ülkeden çıkarmaya çalışan Fransa’yı eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
“AB’de romanları bir kenara koyamazsın. Fransa Romanları Fransa’dan dışladı. Halbuki AB müktesebatında bu yasak. Ben Romanların içinden çıktım geldim. Ben Romanlarla beraber okudum. Aynı ilkokulda okudum. Roman mahallesinden bir başbakan, bir Cumhurbaşkanı çıktı geldi. Bizim inancımızın güzelliği burada. Burada tefrik yok. Afrika başta olmak üzere mazlum coğrafyalara gittiğimizde sadece ‘gelin beraber kazanalım çağrısı yapıyoruz, bunun ötesinde bir adıma tevessül etmiyoruz. Bu tür ülkelerle ticaret hacmimizde kendi lehimizde bir dengesizlik varsa hemen arkadaşlarıma ‘buradan alabileceğimiz neler var bakın’ talimatı veriyorum. Birlikte kazanmanın bereketine inanan bir ülke olarak tüm ilişkilerimizi bu doğrultuda kurmanın gayretindeyiz”
“Halkı Müslüman olan bir tane ülke BM Güvenlik Konseyi’nde yok”
Birleşmiş Milletlere (BM) yönelik eleştirilerini de yineleyen Erdoğan, “BM’yi reforme etmemiz şart. Peki BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri böyle bir şeye ‘evet’ derler mi. Çok zor. Niye çünkü yakaladıkları fırsatı kolay kolay bırakmazlar. Bıraksalar da bırakmasalar da biz bütün BM genel kurullarında bu düşüncemizi dile getiriyoruz. Getirmeye de devam edeceğiz. Fakat gel gör ki dünyada hemen hemen bütün ülkeler bir korku atmosferinin içerisinde yaşıyor. Çünkü bu 5 daimi ülkeden bunlar çok korkuyor. Ama biz inandığımızı inandığımız gibi söylüyoruz. Söylemeye devam edeceğiz.
Halbuki şu anda 196 ülkeye diyoruz ki ‘senin de BM güvenlik konseyinde daimi üye olma hakkın yok mu?’ 5 daimi 15 geçici üye. Bu 20 üyenin tamamı daimi üye olsun. Bu değişim devam etsin. Dolayısıyla 196 üyenin 196’sı da BM Güvenlik Konseyi’nde üyeliği yaşasın. Türkiye bunu niye yaşamasın, Japonya, Almanya niye yaşamasın. Hepsi irili ufaklı bunu yaşasın. Ama istemezler. Şu anda bir tane halkı Müslüman olan ülke BM Güvenlik Konseyi’nde yok. Nasıl iş bu. Biz adalet istiyoruz. BM adaleti tesis için kuruldu. Şu anda böyle bir yaklaşım yok. Biz bunu aramaya devam edeceğiz. Bunu er veya geç yakalayacağız. İnşallah bir gün mutlaka, dünya mazlumlarının adalet talebinin yerine geldiğini göreceğiz. Bize düşen o güne kadar mücadeleyi sürdürmektir” dedi.