Cumhuriyet Caddesinin temizliği ğalısoya emanet!
Ümit Kayaçelebi yazdı...
Başlık size tuhaf geldi sanırım. Merak ettiniz değil mi! Şimdi biriniz dediniz acaba emniyet amirim mi, biriniz dediniz herhal belediye baş çavuşu., her birinizin aklından bir şeyler geçti ama hiçbiri değil. Sizi çok merakta bırakmayayım ben hemen söyleyeyim!
Ğaliso dediğimiz Çöpçü Halis. Hani o yıllarda böyle tango, çıtkırıldım değildığ! Hepimiz latifeci gönlü bol insanlardığ. Mehmete Memo, Cemile Cemo, Aliye Elo,, Mustafaya Mısto dediğimiz herkesin bundan rahatsız olmadığı yıllardı.
Ğalıso dediğimiz de ismiyle müsemma Halisti. Çöpçülerin kralı da değildi. Baş çöpçü de değildi. Kimseyi çöp topladığı için Mustafa Altaylı, Şükrü Kösereisoğlu, Tayyar Dabbağoğlu, takdir edip de ona farklı maaş vermiyordu. Hele plaket ödül zaten o yıllarda bilinmeyen ne mene şeylerdi.
Ğaliso çöpçüydü. Şimdi temizlik işçisi falan diyorlar ama o yıllarda çöp toplayana çöpçü denirdi. Ğalıso da Van Belediyesinin bir çöpçüsüydü. Ve vazife mahalli de Sağlı sollu Cumhuriyet Caddesini temizlemek ve temiz tutmaktı. Vazifesi buydu ve Cumhuriyet caddesi ona ihale edilmişti. O da vazifeşinas işini en iyi şekilde deruhte etmek isteyen biriydi.
Vazifeşinas olmasının ötesinde o zamanların en namlı en cesur en kabadayı herkesin gölgesini bile gördüğü zaman gölgesinden bile ürküp kaçtığı Belediye çavuşu Zilli oğlu Hamdi Çavuş vardı. Esnaf, tüccar her ne kadar Hamdi Çavuşla samimi olsa da o vazife esnasında babasını bile affetmezdi. Özellikle Sebze hali esnafı bakkallar, manavlar ve de kasaplar o oraya geldiği zaman neredeyse esas duruşa geçerlerdi. Ğılafım varsa Naif Can hemen desin ki biz ondan gorğmazdığ.
Belediye Çavuşu Hamdi Özel eskiden ailesi Zilli oğlu lakabını kullandığı için kimse onu Hamdi Özel diye değil Zilli oğlu Hamdi Çavuş olarak tanırdı. Hamdi çavuş vazifesinde taviz vermezdi ve esnafın korkulu rüyası kabusuydu.
İşte Ğalıso da bir yandan amiri olması dolayısıyla esnaf ve diğer çalışanlar gibi ondan çok çekinir vazifesini en mükemmel şekilde yapmaya çalışırdı.
Ğalıso gardaşımın bir uyduruğ toplama küreği var bir de sekevil vari sert süpürgesi. Ha bir de neyi var derseniz? El arabası. Hani şu eskiden inşaatlarda harç taşınan bildiğiniz el arabası. Teçhizatı bundan ibaret sabahın köründe içtimaya çıkar akşam gün kararana kadar başta Cumhuriyet caddesi olmak üzere birde Cumhuriyete çıkan esnafın bulunduğu sokaklar da ona emanet.
Şimdi onlarca işçinin ve kaç tane kamyonun zar zar ortalığı temizlediği o kadar geniş bir sahayı o tek başına idare ediyor ve pırıl pırıl ediyordu. Ğalıso elbette işini yapıyordu ama caddede ki resmi teşkilatlar ve tüccarlar, esnaflar da hem belediyeye hem de Ğalısoya sen çöpçüsün biz istediğimiz gibi kirletiriz sen de toplamaya mecbursun zihniyetinde değillerdi.
Bakın Beşkardeş otelinde rahmetli Selahattin bey Şeref abi Seyfi baba kaldırımın ve kendi çevrelerinin önüne gözleri gibi bakarlardı. Yanında Gümrük müdürlüğü çevresini kirletir mi? Elbette kirletmiyordu. Öbür tarafta eski PTT Merkez Müdürü Hayrettin Alpaslan kendi mıntıkasında hiç çer çöp bırakırımıydı? Elbette ki hayır.
Şimdi sıra başında hemen Rahmetli Niyazi Türkmenoğlu var ve çoğu zaman hep dışarıda durur ve her zaman mütebessim somurttuğunu hayatımda görmedim. Nurlar içinde yatsın. Yanında radyo ve pırelli bayii Bilal Türkmen hemen dalında Hakkı Türkmen var. Onun yanında da zamanın en lüks kuaförü berberi ne derseniz deyin Cem-Ka var. Cem-Ka’nın yanında Enver Perihanoğlu hoş babacan biri ilk tüpümüz de ondan almıştık. Tüp değiştirmeye el arabamızla gelir alır değiştirip götürürdük. Zaten eski ziraat banka sokak da çok uzak değil ki. İşte Rahmetli Kahveci Salman yanında iş bankası.
Beri yanda iki dirhem bir çekirdek giyinir tabir edilen Nevzat Amiklioğlu. Yanında rekorlar, Şahap Ulugöl,. Beri Yanda Yapı Kredi Bankası ve bitişiğinde Aktan kırtasiye ve Cevdet büyük bay. Nuh palas oteli, Kuyumcu Memduh Tomar, İşte yol üzeride İsmet Yörük, Ahmet çelik, Aydın Saydan, Kent Kırtasiye ve Faruk Bekiroğlu, Ezberciler, Bitlisli Abdulbaki efendi Celal yüzbaşı oğlu, Saraçoğlu kardeşler, taç konfeksiyon, şifa eczanesi, Niğdeli Şevket ve mobilya dükkanı, İzmir Kunduracısı eczacı Günay, Ayhan Kayaçelebi, Van Muş nakliyat ambarı,
İşte Cumhuriyet caddesinde de böyle Van’ın kalburüstü esnafları ve tüccarları vardı.
Bunlar hepsi beyefendi kendini bilen haddini bilen gün görmüş insanlardı.
İçleri de temizdi dışları da. O yüzden herkes kendi çevresini ve mıntıkasını temiz tutardı. Aman belediye gelsin Ğalısoya emredeyim de şunu yapsın diye bir zihniyetin mensupları değillerdi.
Şimdi bu isimleri sembolik olarak zikrettim. Bunlar caddenin bir tarafı öbür tarafta, Belediye var, Shell petrol var, Toto bayisi İlhami Şengül, saray taksi, Donanma taksi, göl taksi, beş yol taksi var. Avukat Burhan Koçak
Avukat Münci ve Necat İnci kardeşler var. Vahdettin Dalgın, Kunduracı Fevzi, Memurlar kulübü, Doğan Pasta salonu Pastacı Nuri, Ertciş Oteli daha da kimler var ama zaman geçmiş bir kısmını da unutmuşuz haliyle. Bu arada aralarda da güzel insanlar var ama ben o aralara girseydim yazı daha da uzayacaktı onun için sadece Cumhuriyet Caddesinde kaldım..
İşte bu müstesna tüccar ve esnaflar etraflarına gözleri gibi baktıkları içindir ki Ğalıso ya fazla iş düşmezdi. Çünkü Ğalısoya onlar babalarının uşağı gibi bir gözle bakmıyorlardı ve bakmadılar da.
Kış olduğu zaman esnaf tüccar daha gelip kepenklerini, darabalarını açar açmaz hemen varsa veya yoksa bir mecrefe sekevül bulup kapılarının önünü kardan buzdan temizlerlerdi. Çünkü zerafet nezahet ruhlarında vardı. Derlerdi benim gelen müşterim kayar düşer niye olsun. Böyle zarif ve narin insanlardı onlar. E hal böyle olunca artığ Ğalısoya çok az iş kalıyordu.
Şimdi sonradan görmeler kar yağdığı zaman hemen belediyenin gelip kapılarının önünü temizlemesini bekliyorlar. İşte ne oluyor sonra bu günlerdeki gibi kar dağlarını meydana getiriyorlar. Sen kapın önünü temizle ortaya yığ gelsin belediye kaldırsın Yok efendim hiç olur mu gelsin belediye temizlesin! İşte bu günkü insan profilimiz de böyle.
Ah ah nerde kaldı o insanlar şimdi kimlerle baş başa kaldık. Şimdi atan atana kirleten kirletene reis ne yapsın belediye ne yapsın.
Ama o zaman öyle değildi. Çöp tenekesi bile yoktu. Herkes evde veya işyerinde gaz tenekelerini çöp toplama işinde kullanıyordu.Ya dükkanın içinde ya dışındaki ağzı kapalı tenekeleri Ğalıso arada bir toplayıp el arabasıyla alıp mahalline götürür ve akşam üzeri çöp kamyonu alıp götürürdü. Bahsettiğim yıllar 50’li ve 60’lı yıllar daha Van’ın nüfusunun yüz binleri bulmadığı yıllar. Ha bu arada hatırlatayım herkes aldığı gazyağını bitirir gaz yağı tenekesi çöp tenekesi olurdu. Yağ tenekesi çöp tenekesi olurdu.
Alet edevat olmadığı halde Ğalıso ölene kadar Cumhuriyet Caddesinde uğraş verdi. Tabi unutmamak lazım o zaman ki esnaf da ona izzeti ikramda bulunuyordu mesela gitse Selmanın gehvesinde otururdu demli çayını içerdi ve kimse ondan para istemezdi, Fırıncı İbo çörek verir şakir ekmek verir biri yemeğini verirdi. Yani vermekten kimse imtina etmezdi.
Şehir böyleydi sahiplenme vardı. Dini bayramlarda Ğalıso elinde bir tepsi ile caddeyi dolaşır çoban kolonyası ile şeker sunardı esnafa ,tüccara onlarda gönüllerinden kopanı verirlerdi hem de elleri titremeden.
İşte bele dostlarım. Rahmetli Yaşar Kemal’inde dediği gibi;
“Şimdi demirin tuncuna insanın piçine kaldık”
dediği bir zamandayız.
Artık bizim pisliğimizi ne belediyeler ne de Ğalısolar kolay kolay temizleyemez.
Allah rahmet esin Ğalısoya diyor ve yazımı noktalıyorum.
Hey gidi günler hey.