Çoğu gün sıradandır.
Sıradan olaylar yaşanır.
Saatler birbirine benzerdir böyle günlerde.
Tarihler, günler, saatler birbirinin devamı gibidir.
Yaşam sıradanlığıyla devam eder.
Böyle günlerin içinde de mutluluklar ya da mutsuzluklar yaşanır.
Doğumlar ya da ölümler vardır.
Ama sınırları dardır.
Bu sıradanlığa karşın;
Bazı günler, bazı saatler hatta bazı dakikalar vardır ki unutulmazdır.
İz bırakmıştır belleklerde.
Tarihte yerini almıştır daha o anda.
"Van Eciş Depremi 23 Ekim 2011 Saat 13:41"
"Van Depremi 9 Kasım 2011 Saat 21:23"
***
Kulakları sağır eden gürültü…
Ardından ayakların altından kayan yeryüzü…
Önce annelerin çığlıkları seslerde…
Sonra yitirilmiş canların korkusu yüreklerde. ..
Koşuşturma can hıraş…
Tırnaklarla kazılan topraktan çıkan canlar…
O canlara can vermek için çabalayan insanlar…
Sedyede bir gelin, bankın üstünde bir kadın…
Yabancı kucakta bir bebek…
Dudaklarında duayla bir adam…
***
Ölüm korkusu "Yunus" un gözlerinde.
Umutsuzluktaki umut "Azra Bebek" te
Amerika'dan gelen" Patikteki i" insanlık.
Yitirilmiş canların adı :
Basının ağbisi Sabahattin YILMAZ
Gülen gözleriyle Cem EMİR
Japonya'dan yardıma koşan Musuhi Miyazaki
Serkan Karabulut
***
Anıların saklandığı mekanlar..
Yıkılan her duvarda yok olan çocukluklar..
Yıkılan her mekanda yok olan yaşanmışlıklar..
Bayram Oteli…
Atatürk lisesi…
Ala Köy…
***
Değişen yaşantılar…
Önce küçük bir çadır,
Sonra 20 metrekare konteynır…
Soğuk alabildiğine, sonrada sıcak ve koku…
Dile kolay 365 günlülük mekan…
***
Adana'ya, Ankara'ya, İzmir'e, Diyarbakır'a…Savrulan insanlar
Uzatılan eller, açılan evler, paylaşılan sofralar, sıcak yürekler…
Mutsuzluğun içindeki mutluluk…
Kalabalığın içindeki yalnızlık…
Varlığın içinde yokluk…
Belki de en dayanılmazı
Giden dostların bıraktığı boşluk.