• Haberler
  • Güncel
  • Demirtaş: Barışı Haftaya Değil Hemen Şimdi İstiyoruz

Demirtaş: Barışı Haftaya Değil Hemen Şimdi İstiyoruz

Selahattin Demirtaş, 'Son leş kalana kadar devam edecek' diyen mi barış istiyor, yoksa üniforma ayırt etmeden bütün evlatların acısını paylaşan mı barış istiyor?' dedi.

Mardin'deki Arap halklarının buluşmasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Ülkenin ve toplumun geleceği için haftaya değil, yarın değil, barışı hemen şimdi istiyoruz. 'Ama'sız ve 'ancak'sız silahların susmasını istiyoruz." dedi.

"SON LEŞ KALANA KADAR..."

Mardin'de düzenlenen 'Arap halkı barışı sahipleniyor, barış sahipsiz değildir' konulu toplantıya katılan Demirtaş, "Üniformasına bakmadan, omuzlarımızda taşıdığımız cenazenin ağırlığını hissederek vicdanlarımızı dinlemek zorundayız. Her akşam haberlerde evladını yitirmiş anaları, yetim kalmış çocukları izleyemeyiz. Biz sadece sevinçlerinizin vekili değiliz. Siz acı yaşarken biz çözümsüz kalamayız. Vekaletinize halel getirmeyeceğiz. 'Son leş kalana kadar' diyenler mi barış istiyor, üstündeki üniformaya bakmadan tüm evlatların acısını paylaşanlar mı? Basit bir aile kavgasında bile konuşarak çözüm ararken, konuşmayı vatana ihanetle eşdeğer gören açıklamalar duyuyoruz." şeklinde konuştu.

"BİZİM MESAFEMİZ NET"

Selahattin Demirtaş, tek bir silahın patlamadığı, tek bir bombanın patlamadığı, tek bir mayının patlamadığı, tek bir savaş uçağının bombalama için kalkmadığı bir ülke için görev başında olduklarını belirterek, "Bizim şiddetle, silahla asla hiçbir şekilde işimiz olmadı, olmaz. Mesafemizi net olarak koyduk. Tercihinizi yapın diyenlere binlerce kez söyledik. HDP tercihini yaptığı için buradadır. HDP tercihini silahtan yana değil, şiddetten yana değil, demokratik siyasetten yana yaptığı için buradadır." diye konuştu.

"TEKÇİLİK DEVLET ANLAYIŞI HALKLARIMIZA HER ZAMAN KAYBETTİRMİŞTİR"

HDP'nin bu topraklardaki bütün zenginlikleri görerek, saygı duyarak, buna en güçlü miras olarak baktığını ifade eden Demirtaş, şunları söyledi: "Bizler çoğulcu demokrasiye inanıyoruz. Tekçilikten beslenen anlayışlar, tekçilikten beslenen siyasi çizgiler, tekçilikten beslenen yönetim ve devlet anlayışları halklarımıza her zaman kaybettirmiştir. Zannedilmesin ki bu tekçi anlayıştan dolayı Türk halkı mutludur, özgürdür. Bu tekçi anlayış Türk halkı da dahil bu bölgedeki tüm halkları, kimlikleri, inançları, kültürleri neredeyse birbirine karşı maalesef düşman haline getirmiştir. Ve aynı zamanda bu kültürlerin gelişimini de engellemiştir. Bizler eğer çok renkli bir toplumda, çok sesli bir toplumda, çok inançlı, çok dilli bir toplumda bir arada yaşamayı, bu vatanı ortak vatan olarak, Türkiye'yi hepimizin ülkesi, bu toprakları da ülkemizin kadim vatanı olarak görüyorsak, o halde farklılıklarımızla bir arada yaşamanın formüllerini bulmamız gerekiyor. İşte HDP bu düşüncenin partileşmiş halidir. HDP tam da Türkiye'nin partisidir."

"YÜZDE 13 KIYMETLİ BİR BAŞARIDIR"

Demirtaş, 7 Haziran seçimlerinden sonra HDP'nin barajı aşmasının bir partinin tek başına iktidar olmasından çok daha kıymetli bir şans olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti: "Türkiye'de hemen yanı başındaki Suriye gibi yangın yerinin bitişiğinde HDP'nin yüzde 13 oy alması kıymetli bir başarıdır. Bütün Türkiye toplumunun ve siyasetinin bu başarıyı görüp takdir etmesi beklenir. Ülkenin Cumhurbaşkanı, eğer bütün halkın ve ülkenin cumhurbaşkanı ise HDP'nin bu başarısının ne kadar önemli olduğunu görebilmesi gerekir. Bizim beklentimiz bu yönlüdür. Biz ırkçılık yaparak değil, halkları ve kimlikleri düşman ederek değil, ortak vatanımızda Türkiye'de, nasıl birlikte yaşayabileceğimizi, barışı ve demokrasiyi nasıl kurabileceğimizi pratikte gösterdik. Ve gerçek Türkiye partisi olarak halkın karışsına çıkıp düşüncemizi anlattık. Bu zor koşullarda engellemelere rağmen yüzde 13 halkın desteğini aldık. 7 Haziran seçimlerinden sonra beklenen şey, diğer partilerden beklediğimiz şey yeni durumun doğru okunmasıydı. Çünkü artık yeni bir durum çıktı. Artık çoğulcu demokrasiye doğru yürüyen, ilerleyen ve kendini bu çerçevede barışını inşa etmeye mecbur bir ülke olarak konumlandırması gerekirdi. HDP'ye verilmiş her oy 'bir arada yaşamalıyız' diyen oydu.HDP'ye verilen her oy 'biz barış istiyoruz. Silahla değil, demokrasi içerisinde diyalogla, müzakere istiyoruz' diyenlerin oyuydu."

"TÜRKİYE TOPLUMU OLARAK YÜZDE 80'DEN FAZLA HALÂ BARIŞ İSTİYORUZ"

7 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin cumhurbaşkanının basının karşına çıkıp, 'Milli irade bu şekilde tecelli etmiştir' demesi gerektiğini hatırlatan Demirtaş şöyle konuştu: "Parlamentomuz 4 partili bir parlamento olmuştur. Ve hepimiz buna saygı duymak zorundayız. Hepimiz partilere verilen her oyun şerefli, saygın olduğunu kabul etmek zorundayız. Bu saatten sonra 'Cumhurbaşkanı olarak bana düşen şey, ülkemde barışı ve kardeşliği tesis etmek olacaktır. Ve bizler barış sürecinde, müzakerelerimize kaldığımız yerden devam ederek ülkenin barışına katkı sunmalıyız' demesi gerekir. Bir ülkenin Cumhurbaşkanını işi partiler arası gerilimi yükseltmek değildir. Her şeye rağmen, bu kısa süre içerisinde, bizler bir kaç haftada polisi, askeri, gerillası, siviliyle onlarca evladını yitirmiş olmamıza rağmen, Türkiye toplumu olarak yüzde 80'den fazla halâ barış istiyoruz. Halen Arabı, Kürdü, Türkü, Çerkezi, Ermenisi, Êzîdisi halen barış istiyoruz. Bunun ne kadar kıymetli olduğunu Türkiye'yi yönetenler bunu görebilmelidir. Evet, ülkemiziSuriye gibi yapmak istiyorlar. Sayın Davutoğlu bunu belirtiyor. Katılıyorum kendisine. Evet, Sayın Davutoğlu, biz ülkemizin asla Suriye gibi olmasına izin vermeyeceğiz diyoruz. Ama bunun yolu birbirine hakaret etmek, birbirini ötekileştirmekten geçmez. Bunun yolu diyalogla, ematiyle, kendi dışındakilerin de bu ülkeyi sevdiğine inanarak, kendi dışındakilerin bu ülkenin düşmanı olmadığını bilerek hareket etmektir. Asıl Türkiye'yi Suriyelileştirecek bu tür politikalardır. 'Benim dışımda herkes düşmandır' gibi anlayışlar toplumu ayrıştırır."

"VİCDANLARI DİNLEMEK ZORUNDAYIZ"

Tam da bugünlerde aklı selim davranılması gerektiğine vurgu yapan Demirtaş, "Biz HDPolarak, tek bir silahın patlamadığı, tek bir bombanın patlamadığı, tek bir mayının patlamadığı, tek bir savaş uçağının bombalama için kalkmadığı bir ülke için görev başındayız. Bizim şiddetle, silahla asla hiçbir şekilde işimiz olmadı, olmaz. Mesafemizi net olarak koyduk. Tercihinizi yapın diyenlere binlerce kez söyledik. HDP tercihini yaptığı için buradadır. HDP tercihini silahtan yana değil, şiddetten yana değil, demokratik siyasetten yana yaptığı için buradadır. Savaş önce insanlarımızı öldürüyor. Sonra vicdanlarımızı öldürüyor. Sonra ekonomiyi, sonra geleceğimizi öldürüyor. Ve biz sesimizi yükseltmedikçe, bizler bir arada ülkenin her tarafından barış sesini yükseltmedikçe maalesef ki silahın sesi daha gür çıkmaya, etkili çıkmaya devam edecektir. bunu durdurmanın tek yolu barış haykırışını cesurca her yerde dillendirmektir. Bu nedenle bunu cesurca dillendirdik, eller tetikten çekilmelidir. Yarın değil, haftaya değil, bugün bu saatte barışı hemen şimdi istiyoruz. Bunun başlangıcı da silahların susmasından geçmektir. Silahtan daha etkili çözüm yollarını ispatladık. İmralı süreci bunu ispatladı. Bu nedenle savaş politikaları bizim boyun bükeceğimiz politikalar değildir. Halk istiyorsa barış olur. Vicdanlarımızın sesini dinlemek zorundayız." sözlerini kaydetti.

"BARIŞI BİZ İSTİYORUZ BİZ"

"Son leş kalana dek operasyonlar devam edecek diyenler mi barış istiyor, gerekirse köklerini kurutacağız diyenler mi barış istiyor?" diye seslenen Demirtaş, "Yoksa üstündeki üniformaya bakmaksızın bütün evlatlarımızın acısını paylaşan, taziyelerini paylaşan ve sürekli kanın durması çağrısı yapıp bunun için kamuoyu oluşturma gayretiyle, il il, mahalle mahalle çalışma yürüten HDP mi barış istiyor. Bıraksınlar artık bunları." diye sözlerini tamamladı.

Bakmadan Geçme