Depremde Kadın Olmak

Ümran Öztürk yazdı...

Depremin üzerinden bir ay geçti. Bizler günlük yaşamımıza devam ederken ne kadar acı hissetsek de deprem bölgesinden bakınca ülkenin değişen gündemi depremzedeleri kendi kaderlerine terk etmiş gibi görünüyor. Oysa yaralar çok taze, deprem bölgesinde yaralar sarılmayı bekliyor.

Bölgede yaşayan dostlarımız en büyük eksikliğin barınma, su ve beslenme olduğunu, (konteyner, çadır, içme suyu, iç çamaşırı, kadın pedi, çocuk bezi, hijyen temizlik maddesi, gıda)uzun zamandan beri banyo yapamadıklarını dile getiriyorlar.

Elzem olan bu ihtiyaçların acilen giderilmesi felaketi yaşayan bölge halkını özellikle depremin yaralarını en çok hisseden depremzede kadınları bir nebze olsun rahatlatacaktır. Zira barınma, ısınma, su, gıda ve hijyen gibi temel ihtiyaçların temini, idaresi yine en çok yükü taşıyan kadınlara düşmüştür.

Depremde enkaz altından süt kokan bebeklerinin, çocuklarının, ailelerinin, sevdiklerinin cansız bedenlerini gözyaşları içerisinde çıkaran da, yaralıları şefkatiyle sarıp sarmalayan da kadınlardı.

Gerek sahada gerek saha dışında depremzede olarak hayatta kalan kadınlarülkenin en sağlam kolonlarıydı.

Deprem sonrasında çocukların, yaşlıların, engellilerin, yaralıların günlük bakımı, beslenmesi, ihtiyaçlarının giderilmesi, yaraların sarılması yine her felakette olduğu gibi bu depremde de yükün en ağırı kadınların omuzlarındaydı.Çünkü kadın dayanışması ile erkeklerde, çocuklar da,yaşlılar da daha hızlı bir iyileşme sağlıyor.

Onun şefkatli yüreği, öngörüsü, toparlayıcı birleştiriciliği, koruma içgüdüsü ve sonsuz sabrı depremde morali ve umutları daha diri tutmuştu.

Depremde anneler çocuksuz, çocuklar annesiz kaldı. Ama en büyük yıkım annesiz kalan evlerde oldu. Depremin ilk günlerinden itibaren sosyal medyada aile bireyleri tarafından aranan kayıp çocuk ilanlarına çok sık rastladık. Ve bunun yanında ailesini yitiren yüzlerce çocuk…

Depremin yaralarını yine kadınlar sarıyordu. Zira deprem yine anneleri, emekçi kadınları canevinden vurmuştu.

Depremde hayat kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarında bizleri umutlandıran ve hafızalarımızda yer alan kadınlar da vardı.

112 Acil Tıp Teknisyeni Duygu Dağbaşı, deprem bölgesi Adıyaman'da enkaz altında bir depremzedeyi açtığı damar yolu ile hayata bağlamıştı.

DSİ 6. Bölge Müdürlüğü'nde görevli iki çocuk annesi Perihan Kaya deprem bölgesinde ekskavatör, dozer kullanarak enkaz kaldırma görevini sürdürmüştü.

Yine arama kurtarma çalışmalarına gönüllü katılan kadın dernekleri üyeleri depremzede kadınlarla birlikte omuz omuza verdiler.

Bölgeye gelen arama kurtarma ekipleri ile birlikte itfaiyeci kadınlar da teorik bilgilerini enkazlarda kullanarak çalışmalara katıldılar. Bunlar sadece bir kaçıydı.

Hayatın özü, yaşam kaynağımız 2. Dünya Savaşından sonra Almanya'nın tekrar kurulmasında en çok emeği geçenler de yine kadınlardı. Onlar o koşullarda "Enkaz Kadınları"  olarak isimlendirtmişti.  İşte bu kadınlar aylarca enkazın içinden işe yarar sağlam kalan tuğlaları temizlemişler ve tekrar kullanmak üzere ayırmışlardır.

 O zor koşullarda onlarda tıpkı bizim dirayetli, kadınlarımızın yaptığı gibi gerçekten büyük işler başarmışlardı.

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde tüm emekçi kadınlara bin selam olsun.

Bakmadan Geçme