Depremle hatırladıklarım

İlkokul ikinci sınıf öğrencisiydim. Sabahçıydım. Öğlen eve geldiğimde saat neredeyse 13.00 gibiydi. Önlüğümü çıkarıp eşofmanlarımı giyindikten sonra anneciğimin hazırladığı, mis gibi kokan yemeklerle donanmış sofrada öğle yemeğini yemiş kız kardeşimle oynamaya koyulmuşken şu an ne olduğunu hatırlayamadığım bir konu yüzünden (muhtemelen evcilik oyununda paylaşamadığımız oyuncak bebek yüzünden) tartışmış ve çocuk odasına gidip kapıyı da kilitleyerek yatmıştım.

İlkokul ikinci sınıf öğrencisiydim. Sabahçıydım. Öğlen eve geldiğimde saat neredeyse 13.00 gibiydi. Önlüğümü çıkarıp eşofmanlarımı giyindikten sonra anneciğimin hazırladığı, mis gibi kokan yemeklerle donanmış sofrada öğle yemeğini yemiş kız kardeşimle oynamaya koyulmuşken şu an ne olduğunu hatırlayamadığım bir konu yüzünden (muhtemelen evcilik oyununda paylaşamadığımız oyuncak bebek yüzünden) tartışmış ve çocuk odasına gidip kapıyı da kilitleyerek yatmıştım. Derin uykum annemin "- kızım çabuk kalk, deprem oluyor sözleriyle bölünmüş, yarı uyanık korkulu bir halde kendimizi dışarıda bulmuştuk. Tarih 24 Kasım 1976. Muradiye ilçesine bağlı Çaldıran bucağında7.0 şiddetindeki depremin olduğu gündü.

 

Depremi htiklerinde annem ve ablam oda kapısını yedek anahtarla açmayı başarmış ve beni uyandırarak tek katlı devlet lojmanı olan evden çıkabilmiştik. Hepimiz çok korkmuştuk. Okullar tatil edilmişti. O sıralar babam Eğitim Enstitüsü Müdürü olduğundan biz de lojmanda oturuyorduk. Tek katlı, betonarme, sağlam bir binaydı. 7.0 şiddetine rağmen depremi çok fazla hmemiştik. Oysa Çaldıran, Muradiye, Özalp ve Erciş'te çok büyük hasar vardı. Çünkü buralarda evler kerpiçten yapılmış toprak evlerdi ve bu şiddete dayanamamıştı. AFAD verilerine göre 3840 kişi hayatını kaybetmiş, 497 kişi yaralanmış, 9232 konut oturulamayacak biçimde hasara uğramıştı. Depremin ardından okullar tatil edilmişti. Köylerde evleri hasar gören birçok insan bizim lojmanın yakınındaki yatakhaneye yerleştirilmişlerdi. Ülkemizin dört bir yanından yardımseverlerin gönderdiği yardımlar depremzedelere dağıtılıyordu. Can kaybının yanında gelen maddi yardımlarla bir nebze de olsa yaralar sarılmaya çalışılıyordu.

 

Aradan oldukça uzun bir zaman geçmişti. Üniversite üçüncü sınıftaydım. Bu sefer Erzurum'daydım. Öğrenci yurdunda kalıyordum. Sonbaharın kışa yakın günlerinden birinin akşamında, dördüncü katında kaldığım yurt odasında dört arkadaş sohbet ederken, bir anda duyduğumuz tuhaf bir uğultu ve ardından ranzalarımızın sarsılmasıyla depremin olduğu anladık. Öncelikle hepimiz yerimizde kalakaldık. Sarsıntı durmuştu ama yurttaki kızlar çığlık çığlığa kendilerini dışarı atmışlardı. Tabi ben ve arkadaşlarımda. Dördüncü kattan inip yurdun önüne çıkıncaya geçen zamanı hiç bilemiyorum. Uçarak mı inmiştik farkında bile değildim. Gruplar halinde yurt binasından da fazla uzaklaşmadan bekledik. Sonra yeniden odalarımıza çıktık. O gece oda kapılarımız açık, ışıklar yanar halde giyinmiş olarak sabahladık. Sabah herkes fakültesine dersine gitti. Sınıflarımızda da konuşulan konu yine depremdi. Öğleden sonraki ilk dersimize girmiştik. Saat 14.00 sıralarında koridordaki hoparlörden bir uyarı sesiyle dersimiz bölündü. Ne dediğini tam anlayamamıştık.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme