Depremlerde acıyı da gördük, sevinci de

Deprem denilen yerin sarsılmasını eskiden büyüklerimiz zelzele/zenzele olarak tanımlardı. Deprem olgusuna insanlar geçmişte daha duyarlıydı. Örneğin eskiden bahçeli kerpiç evlerimizin bir köşesinde tahtadan yapılmış barakalar vardı.

Deprem denilen yerin sarsılmasını eskiden büyüklerimiz zelzele/zenzele olarak tanımlardı. Deprem olgusuna insanlar geçmişte daha duyarlıydı. Örneğin eskiden bahçeli kerpiç evlerimizin bir köşesinde tahtadan yapılmış barakalar vardı.

 

Baraka gerçeği 30 Haziran 1945'de başlayıp 1946 yılının Mart ayına kadar devam eden deprem fırtınasında Van ve civarında 2 bin yapının hasar görerek yıkılması Erciş Kocapınar'da 3 bin kişinin hayatını kaybeden depreme dayanıyor. Devletin kısıtlı yardımlarının olduğu deprem sarsıntılarının sürdüğü o dönemde Vanlılar bahçelerinin bir köşesine yaptıkları barakada aylarca barınmışlar. Deprem olgusunu ilk olarak çocukluğumuzda bir bölümü odunluk, bir köşesinde hırğeşek  (lüzumsuz eşyaların), el arabası, kazma kürek gibi ev aletlerinin yer aldığı işte bu barakalar sayesinde  öğrendim.

 

Yaz aylarında deprem sarsıntıları meydana gelince yatak yorgan çardağın altına, bahçelere taşınarak deprem korkusu atlatılıncaya kadar ev dışında kalınırdı. Biz çocuklar için eğlenceli geçen yaz ayının deprem gecelerinde yıldızları sayarak uykuya dalardık. Mevsim kış ise can korkusuyla evlerden dışarıya kaçan aile fertleri titreyerek bir süre sonra evlere geri dönmek zorunda kalırdı.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme