Depresyon, Satın Alma İsteğini Artırıyor

Depresyon, satın alma isteğini artırıyor. Çoğu zaman üzüntü, yalnızlık, kızgınlık ve engellenme gibi olumsuz duygular, satın almada artışa neden oluyor. Hastalar aldıkları eşyaların büyük kısmını paketinden bile çıkarmıyor, saklıyor İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Humanite Psikiyatri Tıp Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Özkan, alışveriş takıntısı hakkında bilgi verdi:

 

Depresyon, satın alma isteğini artırıyor. Çoğu zaman üzüntü, yalnızlık, kızgınlık ve engellenme gibi olumsuz duygular, satın almada artışa neden oluyor. Hastalar aldıkları eşyaların büyük kısmını paketinden bile çıkarmıyor, saklıyor

İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Humanite Psikiyatri Tıp Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Özkan, alışveriş takıntısı hakkında bilgi verdi:

 Psikiyatri Literatürü'nde 1900'lü yılların başında 'Oniomania' olarak tanımlanmış olan bu bozukluk, son yıllarda 'kompulsif alışveriş' şeklinde de ele alınmaktadır.

Bu rahatsızlıkta gözlenen belirtiler;

 

  • sürekli zihinsel uğraşı,
  • satın alma düşüncesi veya eyleminin belirgin bir huzursuzluğa yol açmasıdır.

 

Sosyal İlişkileri Bozar

Kompulsif satın alma, çoğu zaman hatırı sayılır borçlara, aile ve evlilik ilişkilerinde kopmaya, hatta yasal zorluklara yol açmaktadır. Satın alma eyleminin peşinden suçluluk duygusu, utanç ve sıkıntı gelmektedir. Hastalar aldıkları eşyaların büyük kısmını paketinden bile çıkarmaz. Genellikle aldıklarını gizleme eğilimindedirler. Bu nedenle sık sık yalana başvururlar. Hastalar, girdikleri borçları ödeyebilmek için çeşitli yasadışı işlere bile girişebilirler.

Kadınlarda Daha Sık Görülmektedir

Takıntının toplumda yüzde 2 ile 16 arası bir sıklıkta görüldüğü ve hastaların çoğunun kadın olduğu ortaya çıktı. Kadınlar genelde elbise, kozmetik eşya ve mücevhere karşı takıntılı bir ilgi duymakta, erkekler ise daha çok elektronik eşyaları tercih etmektedir. Alışverişin duygusallık ve kimlik ile ilgili boyutlarının kadınlar için erkeklerden daha önemli olduğu, kadınların alışveriş yapmayı sosyal etkileşim için olumlu bir davranış olarak gördüğü bilinmektedir.

Depresyonla Satın Alma Davranışı Arasında Güçlü Bir İlişki Vardır

Yapılan çalışmalar, kompulsif satın almanın psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bununla ilintili olarak, bu bozukluğu başka psikiyatrik bozuklukların (bağımlılık, duygu bozuklukları ya da obsesif kompulsif spektrum bozuklukları vb.) bir türevi olarak değerlendiren varsayımlar ortaya atılmıştır. Bütün bunlar, depresyonla kompulsif satın alma arasında bir ilişki olduğunu gösterir. Depresyon gibi duygulanımlar, kişilerin satın almaya yatkınlıklarını arttırır. Çoğu zaman üzüntü, yalnızlık, kızgınlık ve engellenme gibi olumsuz duygular satın almada artışa neden olur.

Ergenliğin Son Döneminde Başlamaktadır

Hastalığın başlangıcı geç ergenlik ve erişkinlik dönemine rastlamakla birlikte, tam olarak yerleşmesi birkaç yılı alabilmektedir. Ergenlik döneminde görülmesi nadirdir.

Modayı Çok Sık Takip Ediyorlar

Alışveriş takıntısı, daha çok dürtü düzeyinde ele alınan bir rahatsızlıktır. Kompulsif satın almada davranışların karşı konulamazlığı ve denetlenemezliği, OKB'deki gereksiz, aşırı ve istenmeyen ritüelleri hatırlatır. Ancak, denetlenemeyen satın alma davranışı sergileyen hastalar, marka takıntısında çok görmediğimiz şekilde, adeta ilgili davranış öncesi aşerme yaşamakta ve davranış ortaya çıktığı andan itibaren hedonik bir hoşnutlukla karşılaşmaktadırlar. Bunların yanı sıra, yeniliklerin farkında olmak, son modayı takip etmek, pazarlıkla en uygun fiyatı elde ettiğine inanmak genelde bu tip kişilerde kendine olan güveni arttırır.

Boşluk Duygusuna Karşı Savunma Olarak Gelişmektedir

Antisosyal, borderline, histrionik ve narsist kişilik bozuklukları, bu rahatsızlıkla daha sık birlikte görülür. Psikodinamik açıdan bakıldığında, kompulsif satın alma; narsistlik, zedelenme, psikolojik bağımlılık, öfke, utanç ve umutsuzluk gibi olumsuz duygular, boşluk ve yetersizlik hissi gibi çeşitli olgulara karşı bir savunma olarak işlev görür. Satın alma ya da paranın bir tür takıntı haline gelmesinde sadece biyolojik ya da psikolojik etmenler değil, içinde yaşadığımız toplumun bu davranışa bakış açısı da rol oynamaktadır. Bir davranış, toplum tarafından ne kadar kabul görürse, davranışsal bağımlılığa eğilimli kişilerin kendilerini rahatlatan bu tarz davranışları benimseyip devam ettirmesi daha kolay olur.

Tedavisi Zor Değildir

Yaşlılarda farmakolojik (ilaç tedavisi) ve psikoterapötik yaklaşımın birarada kullanılması büyük yarar sağlar. Ergenlerde ise daha çok grup terapisi yararlı olabilir. Yine aile terapisinin de olumlu etkileri vardır. Bazı davranışsal tedavi yöntemleri ile motivasyon düşükken bile olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

Özgüven Eksikliğini Bastırmak İçin Alışveriş Yapıyorlar

Kompulsif satın alma davranışının gelişiminde temel kabuller (kendilik değerinin düşüklüğü, incinebilirlik), ebeveynlerden birinin küçük yaşta kaybı, fiziksel yoksunluklar (sakatlık) bulunabilir. Hastaların kendileriyle igili algıları dar kapsamlıdır ve bazen gerçekle uyumsuz çarpıtmalar görülür. Bu da bazen özgüven eksikliği olarak özetlenebilecek bir görünümle karşımıza çıkar. Kişi, benlik algısını arttırmak için özellikle bazı nesneleri alma ihtiyacı duyabilir. Belirli bir konuyla ilgili nesneleri kompulsif şekilde alarak, o konu hakkında yeterli oldukları duygusunu yaşayabilirler.

Bakmadan Geçme