Dinimizin Birinci Kaynağı Kur'an-ı Kerim
Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...
Din duygusu insanın yaratılışında vardır. Efendimizin ifadesiyle: “Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.”
Mecusilik, Hint ve Pers kaynaklı olup, inancı ateşe tapma üzerine bina edilmiştir. Milattan 3500 yıl önceye kadar dayanır. Zerdüştlüğün aslı Mecusiliktir. İslamiyet’e göre şirk kategorisine giren batıl inanışlardandır. Buna inanan kimse ise müşriktir.
Allah Teala insanlara acıdığından, merhamet ettiğinden yanlış ve batıl inançların tesirinde kalmamaları için peygamberleri göndermiştir. Hiçbir dönem insanlık ilahi vahiyden mahrum kalmamıştır. Ancak zaman zaman insanlar ilahi derslerini unutmuş, tahrif etmiş, kendi düşüncelerini de içine katarak, kendilerini tatmin etmek için sahte dinler ihdas etmişlerdir. Peygamberlerden kendilerine ulaşan vahyi unutmakla beraber, vahyin bazı kırıntıları da kendilerine ulaşmıştır.
İnsanlığın hakikatten uzak, tahrif edilmiş bilgilerle kendilerini teselli etmeye çalıştıkları bir dönemde; Allah Teala, alemlere rahmet olarak Örnek Kul Son Resul Hazreti Muhammed aleyhisselamı insanlara ve cinlere peygamber olarak göndermiştir. Peygamber olduğuna dair, akla ve duyu organlarına hitap eden mucizeler(olağanüstü haller) bahşetmiştir. Duyulara hitap eden mucizeler o döneme mahsus olup son bulmuştur. Ayrıca gelecek ile ilgili Allah Teala, Efendimize gaybi mucizeler de vermiştir. Gaybi mucizeler kendi zamanında, kendisinden sonra da, birçokları tezahür etmiştir. Bundan sonra da haber verdiği mucizelerin gerçekleşeceğine iman etmekteyiz hak ve gerçektirler. Akli mucize ise hükmü kıyamete kadar baki ve en büyük mucize olan Kur’an-ı Kerim’dir.
O halde özetle Kur’an-ı Kerim’den bahsetmeye çalışalım.
Kur’an-ı Kerim: Fatiha suresiyle başlayan, Nas suresi ile biten, okunması ibadet olan, tevatürle Sahabe-i kiram’dan nakil yoluyla bize ulaşan, Mushaflarda yazılı olan ve peygamber asrı olmak üzere günümüze kadar sayısını Allah tela dan başka hiç kimsenin bilemeyeceği müminlerin ezberlediği Hazreti Cebrail vasıtasıyla vahiyle peygamberlerin sonuncusu olan Hazreti Muhammed’e indirilen Allah Teala’nın mucize kelamıdır.
İlk inen ayet, Alak suresinin ilk beş ayetidir.
‘’Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.’’ (Alak 1.2.3.4.5)
Bu ayetlerde;
Allah’ın adıyla okumaktan
İnsanın yaratılışından
Kalemle yazı yazmaktan
Allah telanın İnsana bilmediğini bildirmekten
İki defa okumayı emretmekten bahsetmektedir.
Birinci okumadan maksat; yaratılmış kainat ve kainatın içindekileri okumak. Ay, güneş, yıldızlar, dağlar, deniz, canlılar, bitkiler gibi. Bu yaratılmış alemdir.
İkinci okumadan maksat; yaratılmış alem olmayıp, vahyin eseri Kur’an-ı Kerim’dir. Bu vahiy Hazreti Cebrail vasıtasıyla Peygamber Efendimizin kalbine inmiştir. Birincisi kitab-ı manzur(kainat kitabı), ikincisi kitab-ı mastur(vahiy kitabı) Kur’an-ı Kerim’dir.
Şunu bilmemiz gerekir ki vahiyle müspet ilim arasında hiçbir çelişki ve tezat yoktur. Zira ikisinin de kaynağı Allah Teala’dır. Fen bilimleri ne kadar ilerlerse Kur’an hakikatlerini tasdik ediyor. Müspet ilim zaman zaman bazı konularda gerçeği göremese de bu vahyin eseri olan Kur’an’dan değil, Kur’an’ın gerçek hakikatine henüz ulaşamayan insanlardan kaynaklanmaktadır. O halde Kur’an ile kainat arasında bir zıtlık yoktur. Evreninde kendi arasında bir zıtlığı yoktur. Kur’an’ın kendi arasında herhangi bir zıtlığı söz konusu olmadığı gibi insanla kainat arasında da bir zıtlık yoktur. Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor
Müslümanın dünya görüşünde; madde sonradan yaratılmıştır, belli bir süre sonra tekrar yok olacaktır. İslam akidesi ile materyalizm felsefesi tamamen birbirinin zıddıdır. Çünkü Materyalist felsefe, hiçbir şey sonradan yaratılmamış ve yok olmayacaktır, düşüncesini esas almaktadır.
Yüce ve mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i en güzel anlayan, anlatan, tatbik eden, uygulayan Peygamber Efendimizdir. Bundan dolayı Hazreti Aişe: ‘’Peygamberin ahlakı Kur’an idi.’’ buyurmuştur. Peygamber Efendimize indirilen Kur’an-ı Kerim geçmiş kitapların doğrularını tasdik etmiş, yanlışlarını tashih etmiştir ve Kur’an-ı Kerim’in nüzulü ile geçmiş bütün şeriatler nesh olmuştur.
Peygamberlerdeki bütün üstün sıfatlar Peygamber Efendimizde toplanmıştır. Peygamberimize tabi olan ve O’nu seven geçmiş bütün peygamberlere tabi olmuş ve onları sevmiş demektir. Kur’an-ı Kerim geçmiş semavi suhuf ve kitapların özü ve özetidir. Kur’an’a uyan bütün kitaplara uymuş demektir. Peygamberimizin şeriatine tabi olan geçmiş bütün şeriatlere tabi olmuştur. Hatta Efendimizin şeriatında meleklerin de ibadetleri mevcuttur. Kıyamet gününde Peygamberimizin ümmetinden şikayetçi olacağı tek husus Kur’an ile alakalıdır.
‘’Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.’’ (Furkan 30)
İlahi vahyin eseri, akla hitap eden büyük mucize, mucizeliği kıyamet kopuncaya kadar devam edecek olan, inişinde, okunmasında, toplanmasında ve günümüze kadar bize ulaşmasında hiç şüphe olmayan, içinde öncekilerin tarihi, sonra gelecek olanların haberi olan hak ile batılı birbirinden ayıran yegane mutluluk ve saadet kaynağı Kur’an hakkında Efendimiz: ‘’Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.’’ buyurmuştur.
Yüce Allah mukaddes kitabımızda, Kur’an-ı Kerim hakkında şöyle buyurmuştur:
‘’Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.’’ (İsra 9)
Van’ın en güçlü sesi Vansesi Gazetemizin 85 yaşına ulaşmasını tebrik ediyorum. İmtiyaz Sahibi Erdal Perihan beyefendiye ve çalışanlarına başarılar dilerim.
Cumanız mübarek olsun.