Dün... Bugün... Ve yarınlar için...
Düşleriyle yaşayan insanlar olduk. Umut aşılayan kimi siyasetçilerin halkoylaması öncesi dağıttıkları mutlu Türkiye tablosuna şimdi münasebetsiz renkler atılıyor.
Düşleriyle yaşayan insanlar olduk. Umut aşılayan kimi siyasetçilerin halkoylaması öncesi dağıttıkları mutlu Türkiye tablosuna şimdi münasebetsiz renkler atılıyor.
Moraller çöküyor.
Ceplerin dibi görünüyor.
Umutlar gün-gün azalıyor.
Zamlar 'gel-git' yapıyor.
Vergiler çimdikliyor, iğneliyor.
Kendi-kendine yeten bir ülke iken, "Batan geminin malları" örneği; elde bulunan ne varsa satan olmak...
Ve bu varlıkları alanlar; varsıl anlamda uçurmuşlarken ortaya çıkan gerçek; "Demek ki biz bu işleri yönetmekten anlamıyormuşuz" yorumu yapılsa söyleyecek ne sözümüz olabilir ki?
Satılan değerler yine bu topraklarda...
Başka bir yere gitmedi ki.
Ama bizim değil!
Kurtuluş Savaşı öncesi, Osmanlı dönemine benzer bir manzara...
Bir tür yeni kapitülasyon mu desek!..
Bizler bu toprakların sahipleriyiz.
Ata yadigarı bu kutsal topraklar için tarihte oynanan oyunları hiç ama hiç unutmaya hakkımız yok.
Hiç bir zaman da böyle bir hakkımız olmayacak/ olamaz!
Unutmayalım!
Osmanlı'nın muhteşem döneminin gerilemeye ve çöküşe geçtiği yıllarda, insanımızın yaşadığı büyük ızdırabı/felaketi acı tarihi bir ders unutmuş isek vay halimize!
Unutmayacağız ve gelecek kuşaklara da unutturmayacağız.
Balkan bozgunu ulusça ibret olaylarıdır hepimize.
Ama maalesef böyle bir bilinçli durumu sergileyemiyoruz.